Mısırlı milyarder sevgilisi dolandırıcı çıkmış Şeyma Subaşı gibi uyandığım bir günün sabahından hepinize günaydın.
Taze sıkılmış portakal suyu yerine Nazilli Belediyesi’nde geçen hafta ikram edilen elma çayı içerek başladım güne.
Röptaşambırımı üzerime geçirip balkona çıktım ve doğal elma çayımı yudumlarken telefonum çaldı.
Baktım site yönetiminden mesaj gelmiş.
“Acaba bugün neyi yasakladılar?” diye kendi kendime söylenerek okudum mesajı.
Yanılmamışım.
Havuza duş almadan ve bone takmadan girmek yasaklanmış.
Havuz alanında sigara içmek yasaklanmış.
Site içinde evcil hayvan gezdirmek kesinlikle yasaklanmış.
*
“Ne yasakçı bir zihniyet yarabbi” diye söylenirken Funda geldi “Hayırdır, neye kızdın sen?” diye sordu.
“Baksana yine yasaklarla başladım güne. Sitenin görüntüsü beş yıldızlı otele benziyor ama nedense yönetim zihniyeti Devlet Demir Yollarının Sosyal Tesisi gibi. Devlete ait lojmanda kalıyor gibi hissediyorum kendimi. Tribleks villamızda böyle yasaklar yoktu” dedim
Funda devlet memuru olduğundan daha sakin davrandı ve “Birlikte yaşamak için bazı kurallar konulmalı” dedi.
“İyi de hayatım taşındığımız günden beri sadece o yasak bu yasak mesajı geliyor. Yasaklarla yaşamak istesem Singapur’da yaşardım” dedim.
Funda şaşırdı “Niye Singapur?” diye sordu.
“Singapur’da sakız çiğnemek yasak mesela. Hatta bak bazı ülkeler var garip garip yasakları var. Burundi'de sabah koşusu yapma yasağı var. Her sabah düzenli koşarsan bir savaşa hazırlık gibi algılanıyormuş ve soruşturma açılıyormuş. Malezya'da sarı giymek yasakmış. İtalya'nın Capri adasında terlik giymek yasakmış. Kanada'nın bazı bölgelerinde ıslık çalmak yasakmış. Bizim sitenin yasakları da böyle anlamsız yasaklar” diye cevap verdim.
*
Evet, birlikte yaşamak için kurallar olmalı ancak insanlar farklılıklarıyla yaşamalı.
İstisnasız bütün çocukların sevdiği kediyi köpeği site içinde gezdirmenin kime ne zararı olur mesela?
*
Havuza duş almadan girmek doğru bir karar eyvallah ama havuzun yanına duş konulmamış.
*
Bone olayı zaten saçmalık.
Sağlık mağlık diyenler olacaktır.
Kıçın başın her yerin girmiş suya da saçından mı hastalık kapacaksın?
*
“Makine dairesindeki filtrelere zarar veriyor” diyenler de olacaktır.
Her gün binlerce kişinin kullandığı otel havuzlarında yok mu o filtrelerden?
*
Sitede havuza giren 15 kişi yok yahu.
Aydın’ın en değerli sitesini, en değerli yaşam alanı projesini yapmakla övünüp, yasaklarla keyifsiz bir hale getirmek yakışmıyor.
Kaldı ki özgürlüğüne düşkün bir aristokratım ben.
Unutmayın ki, “Birisi kafanıza yasak sokana kadar herkes özgür doğar”
Yasaklarla şekillenmeyi reddettim ve reddetmeye devam edeceğim.
*
Zengin, yakışıklı ve yasaksız bir aristokrat olarak yıllarca yaşadığım ancak ülkemizin beni bile etkileyen ekonomik nedenlerinden dolayı satışa çıkardığım villamı satmaktan vazgeçtim.
BİSİKLET VE KAPİTALİZM
Bisiklet sürmeyi severim.
Hatta “Mutluluk iki bacak arasındadır” derim bisiklet sürerken.
Geçen gün sosyal medyada “Kapitalizm bisikleti sevmez. Çünkü bisiklet sürmek ekonomi için kötüdür. Bisiklet süren otomobil almaz, dolayısıyla akaryakıt da almaz, kasko yaptırmaz, MTV ödemez, arabayı servise götürmez, lastik almaz ve işin kötüsü sağlıklı olur, sağlıklı insan doktora gitmez, ilaç almaz.” diye bir paylaşım gördüm.
*
“Gerçekten öyle mi?” diye düşündüm.
Mesela bir bisiklet tutkunu olan ve İzmir’de yaşayan Ali Kılıç tam tersini düşünüyor.
*
Karşıyakalı Ali Kılıç’ın neden öyle düşünmediğini kısaca özetleyeyim.
*
Ali Kılıç diyor ki,
Birincisi otomobil alacak gücü olan zaten alıyor. Hatta bisikleti otomobile yükleyip binmek istediği yere götürüyor, zevkini yaşadıktan sonra da otomobile yükleyip geri getiriyor.
Bisikletin de birçok parçası eskiyip, yıpranıyor ve bisiklet endüstrisine yedek parça üreten kapitalistlere para kazandırıyoruz.
Aldığınız sakızın bile yarısı vergi iken, ‘bisiklete vergi ödenmiyor’ demek de ironik gerçekten.
*
Kapitalizm ve ondan beslenen kapitalistler, basit insanlar gibi ‘sevmek-sevmemek’ gibi duygusal motivasyon araçlarına pek saygı duymaz hatta değer de vermez.
Kapitalizmin en temel ilkesi minimum çaba ile maksimum kazancı elde edebilmek değil mi?
Kapitalistler bu amaca hizmet edecek her nesneyi severler.
Buna bisiklet de dahildir.
*
“Sağlıklı insan doktora gitmez, ilaç almaz” tespiti de saçma.
Çünkü, kapitalizmin sömürü çarkının işleyebilmesi için sağlıklı insanlara ihtiyacı vardır.
Sağlıklı insan fazla rapor almaz, mecbur kalmadıkça izin kullanmaz.
Bu durum da işveren açısından iş gücü kayıplarının minimize edilmesi demektir.
365 günde 5 gün hastalık izni kullanan bir işçi ile 10 gün kullanan işçinin kapitaliste maliyeti birbirinden farklıdır.
Kapitalistler bizim gibi küçük düşünen adamlar değildirler.
Onlar için ilaç, doktor, hastane gelirlerinden yaşanacak kaybın hiçbir önemi yoktur.
Zira ölen bir işçinin yerine yenisini koymak çok kolaydır.
*
Bu tespitlerden sonra bende aynı şeyi düşündüm.
Eğer bir aristokrat olmasaydım da kapitalist olsaydım bende bisikletçileri çok severdim.
GÜNÜN FIKRASI
Temel evlenmeye karar vermiş.
Fadime’yi istemeye gitmişler.
Fadime’nin babası:
“Demek oğlunuz kızımla evlenmek istiyor. Pekiii bir aileyi geçindirebilecek maddi durumu var mı?” diye sormuş.
Temel:
“Yok, yok, yok bir dakikaa” diye ayağa fırlamış ve devam etmiş:
“Ben sadece kızınızı geçindirebilirim, siz artık kendi başınızın çaresine kendiniz bakacaksınız”
GÜNÜN TESPİTİ
“..‘çay, harareti alır’ sözündeki ‘çay’, içtiğimiz değil yüzdüğümüz çaydır..”
BEN
“..çocukla çocuk, büyükle büyük olmayı seviyorum.. bir keresinde gerizekalı ile gerizekalı olmayı da denedim ama o çok zor oluyor.. onu yapmamaya karar verdim..”
GÜNÜN SÖZÜ
“..bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa, gerçeği söyleyenlerden o kadar nefret eder..”
KADINLAR ERKEKLER
“..parasız erkeği sadece ‘anası’ sever..”