"Geleceği inşa etmek istiyorsak, geçmişin mirasına sahip çıkmalıyız. Sümerbank, sadece bir fabrika değil, bir ruhtu."

Sümerbank, bölgemiz için adeta çöl ortasında bir vahaydı. Üstelik bu vaha, sıradan bir yer değil; çevresiyle, üretimiyle, sosyal yaşamıyla tam anlamıyla bir hayat kaynağıydı. Her şey 1935 yılında başladı ve 1998 yılına kadar süren bu büyük serüven, Nazilli için eşsiz bir değeri temsil etti: Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası.

Kurulduğu yıllarda bölge ekonomisine sağladığı katkı öylesine büyüktü ki sadece Nazilli’nin değil, çevre illerin de kaderini değiştirdi. İnsanlar akın akın Nazilli’ye gelir, geri çevrilmeden, doğrudan fabrikanın yolunu tutarlardı. O dönemde anlatılanlara göre, aşağı Nazilli’de kurulu olan fabrikaya, yukarı Nazilli sokaklarında boşta gezen, kahvede oturan insanlar bile kolundan tutulup götürülür, işe başlatılırmış.

Sümerbank’ın açılışının yankısı yalnızca Aydın’la sınırlı kalmadı. Denizli, Afyon, Burdur, Uşak, Kütahya, Manisa, Muğla ve İzmir gibi çevre illerden insanlar bu fabrikada çalışmak üzere Nazilli’ye geldiler. Sümerbank, sadece bir iş kapısı değildi. Ata sporlarımızdan sinemaya, konserlerden yemekli balolara, futbol sahasından lojmanlara, anaokulundan ulaşım için kullanılan meşhur Gıdı Gıdı Treni’ne kadar sosyal yaşamın her alanında varlık gösterdi.

Fabrikanın futbol sahası o dönemin önemli kulüplerine ev sahipliği yaptı. Galatasaray hazırlık maçı yaptı, Göztepe ise Avrupa’da adından söz ettirdiği dönemde sık sık Nazilli’ye gelip Sümerspor’la maçlar oynadı. Sümerbank, sporun da kalbinde yer aldı.

NAZİLLİ, DENİZLİ’NİN ÖNÜNDEYDİ

1940’lı yıllarda, Nazilli sanayisiyle ve üretim kapasitesiyle Denizli'nin bile önündeydi. Nüfus açısından benzer seviyelerde olsalar da, Nazilli’nin sanayi potansiyeli ve çevre illerden gelen talepler, Denizli esnafını dahi Nazilli’ye yönlendiriyordu. Büyüklerimiz hep anlatır: O dönem Denizlililer bile işlerini Nazilli sanayisinde yaptırırdı.
Bugün Sümerbank’ın o ihtişamlı fabrikası yok belki ama hâlâ orası bir cazibe merkezi. Büyük bir yeşil alan, şehrimizin ve misafirlerimizin nefes aldığı, hayranlıkla gezdiği bir cennet köşesi. Bu anlattıklarım, Sümerbank Vahası’nın sadece bir bölümü.

Ancak Vaha’nın bir başka yüzü daha var ki hâlâ yüzlerce dönüm arazi atıl durumda. Küçük bir bölümü Adnan Menderes Üniversitesi’ne devredilmiş olsa da, mevcut binalar eski ve kullanıma elverişsiz. Oysa bu alan, yeniden değerlendirilebilir. Hatta edilmeli.

TEKNOKENT İÇİN MÜKEMMEL BİR ALAN

Şu an o geniş arazide tilkiler, çakallar, yaban hayvanları, yılanlar kol geziyor. Oysa burası Aydın’da kurulması planlanan bir Teknokent için mükemmel bir alan olabilir. Hep konuşuyoruz, hayaller kuruyoruz. Vaatlerde bulunan siyasilerimiz oluyor ama somut adımlar göremiyoruz.
Oysa Sümerbank arazisindeki bu atıl alan, tam da böyle bir teknoloji ve inovasyon üssü için biçilmiş kaftan. Haydi, güçlerimizi birleştirelim. Tüm kurumlarla, iş insanlarıyla, odalarla, belediyelerimizle, vekillerimizle el ele verelim. Varsa gerçekten bir irade, bu işi birlikte başlatıp birlikte bitirebiliriz.
Saygılarımla.