ÜRETMEK VE PAYLAŞMAK, MUTLULUKTUR..! (1)
Ömer Hakan Yavaşoğlu
İnsanoğlunun dünyaya arzı endam oluşunun üzerinden yaklaşık sekiz-on bin sene geçmiş olmasına rağmen her bir insan tekinin, küçük ve büyük insan topluluklarının, köy, şehir,ülke ve medeniyetlerin mütemadiyen ihtiyaca binaen her türlü üretimine şahid olmuşuzdur. Çünkü insanoğlunun ihtiyaçları hiç bir zaman bitmemekte. İnsan beyni geliştikçe ihtiyaçların şekli, şemalı, boyutu, teknolojisi vs.herşeyi hızla değişmekte. Mağara döneminde yaşayan ilk insanların yaptığı mağara resimlerine bile baktığımızda sadece onların biolojik bedenlerini ayakta tutmak için değil ruhsal taraflarını beslemek için sanatsal üretim yaptıklarını görmekteyiz.
Velhasıl insanoğlunun beyin gelişimine sadece odaklanabildiğimizde; ilk insansıların frontal lobları(ön-beyin) o kadar küçüktü ki, zamanla ihtiyaçlarını gidermek için yeni yeni eşya,alet, vs. yaşamı daha kolaylaştırmak için malzemeleri ürettikçe beyin yapıları da gelişti ve bugün uzaya, denizaltına şehirler kuracak kadar teknolojiyi manüple edebilecek beyinlere sahip oldular.
Dünyaya ilk geldiğinden bu yana zaman geçtikçe insanoğlunun, ön-beyin olan frontal lobunun çok çok daha geliştiğini ve büyüdüğünü nörobilim açıkça ifade ediyor. Bu gerçekte insanoğlunun yeni ve farklı farklı üretim yapabilmek için sürekli değişim geçirdiğini bir nevi ihtiyaçlara göre evrildiğini(=nöroplastisite kazandığını)dolayısıyla sürekli değişim/dönüşüm geçirdiğinin kesin bir kanıtı.
Aslına bakarsanız Oluş(Kevn)X bozuluş(Fesad) bu kainatın temel kanunlarından birisi.
Termodinamik yasaların ikincisi derki : Entropi , varolan yapıların zevale doğru (yokoluş, ölüm,bozuluş) giderken onları ayakta/canlı tutabilmek için mutlaka enerji harcanması gerektiğidir. Örneğin insan 120 trilyonluk olağanüstü yaratılmış mucizevi bir kainattır…Ve her bir organ ve herbir organdaki hücre yapılarının bir ömrü vardır ve “apopitoz=doğal ölüm” programına göre belli süre bir yaşamı vardır her bir hücrenin.Mesela cildin epidermis hücrelernin ömrü 24 saat, kemik hücrelerinin 3 ay, eritrosit vb kan hücrelerinin 3 hafta….Bilimsel çalışmalar bir yıl içinde tüm vücut hücrelerinin Yüzde 99 nun yenilendiğini ortaya koymakta.
Şimdi entropi, işte bu bozuluş kanununa karşı koymak için gösterilen çaba/enerji yi ifade etmekte. ENTROPİ bir “anahtar kavram” her bir alana uygulayarak başka alanlara girizgah yapıp alan değiştirip zihinsel tefekkür okyanusuna dalabileceğiniz alanlar.
Örneğin “küresel ısınma”yı ele alalım. 3.5 milyar yıllık kainatın bing-bang tan sonraki giderek zevale yokoluşa gidişini düşünelim…İnsanoğlunun sahip olduğu çok büyük bir nimet olan ve olağanüstü yaratılmış mavi gezegenimizi hoyratça kullandığımız için yani SOSYAL ENTROPİ sorumluluğu ile onu koruyamadığımız için kendi sonumuzu hazırlamaya başladık.
Bedenimizi düşünelim. Hedonizmin(zevkperestliğin/sınırsız hazcılık) bataklığına gömülmüş insanoğlu sağlıklı kullanabilirse 80-100 yıl ömür sürebilecek bu bedeni hoyratça kullandığında(toxik /zararlı şeylerle metabolizmayı bozduğunda, uyku ,hareket,spritüalite,doğru duygular ve doğru beslenme gibi en temel düsturları uygulayamadıkça) hızla bozulmaya doğru gitmekte(olağanüstü artan kr.hastalıklar ,demans ve ona bağlı ölümler).Yani bu bedeni sağlıklı, huzurlu ve uzun süreli ayakta tutmanın (dolayısıyla sonsuz hayat sermayesini en güzel şekilde kullanmanın) tek ama tek yolu “bireysel ENTROPİ” sorumluluğu ile hem biolojik bedenimiz hem de ruhsal yapımız için çaba göstermekten geçmektedir.
Şimdi sıra asıl odak konumuz; ÜRETMENİN ve PAYLAŞMANIN MUTLULUK oluşuna doğru bir girizgah yapmaktı. Bu ise ancak ve ancak tefekkür,tezekkür, soyutlama, plan yapma, zihinsel geviş getirme(beyin fırtınası),ayartıcı benliğimize ket vurma, empati yapma gibi fonksiyonların ana komuta merkeiz olan FRONTAL LOB umuzu kullanmakla mümkündür(devam edecek).
Yorumlar