Aydın’da JES’lerin kurulumu sonucu ekilebilen tarım toprak alanları azalmakta, topraklarımızın mülkiyeti el değiştirmekte, kirlenerek tarımsal üretim yapılamaz hale gelmektedir. JES’lerin kirlettiği Büyük Menderes nehir suları ile sulanan topraklar, bu topraklarda yetişen tarımsal ürünler ve bu tarımsal ürünleri tüketen tüm canlılar kirlilikten etkilenmekte, genetik yapıları bozulmaktadır. 2000 yılında Büyük Menderes Havzasında yapılan çalışmada bitkilerin yüzde 80’de Bor toksik değerlerde bulunmuş. ADÜ’den Burcu Keser 2008 yılında yaptığı çalışmada Büyük Menderes nehir suları ile sulanan bölgelerde yetişen bazı sebze ve meyvelerde ağır metal kirliliği saptadı. Bugün Menderes nehrindeki yüksek tuzluluk ve Bor içeriği nedeniyle Menderes Havzasında 130 bin hektardan fazla alan zarar görmüştür. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 2016 yılı raporuna göre de Aydın’da toprak kirliliği yapan 2’ci sebep JES akışkanlarıdır. 2015 yılında ADÜ’den Sunay Dağ Alangüllü’de yaptığı araştırmada JES’e yakın incirlerde JES’e uzak bölge incirlere göre daha yüksek değerlerde Bor, Kükürt, Nikel, Kurşun, Kobalt, Kadmiyum, Krom, Mandan saptadı. Bu maddelerin hepsi ise kanserojendir. Aydın’daki jeotermal uygulamaları ile Aydın kenti tarım kenti olma özelliğini kaybediyor. Oysaki bu topraklar üzerinde yetişen 24 çeşit tarımsal ürün üretiminde Aydın Türkiye’de ilk 10 il arasında yer almaktadır. Aydın incir, zeytin, kestane üretiminde 1’ci, pamuk ve çilek üretiminde Türkiye’de 2’ci sırada yer alırken şimdi bu topraklarda JES’ler kurulmakta. Bu uygulamalara isyan eden halka ise resmi makamlarca tarım dışı kalan alanlarda seralarda muz yetiştirileceği müjdesi verilmektedir. Dünyada en fazla kuru incir üretimi Aydın’da olmasına ve Aydın’dan yıllık ortalama 264 milyon dolar kuru incir ihracatı yapılmasına rağmen, incir ağaçlarını kökleyerek, yok edilen incir üretim alanlarında seralarda muz yetiştiriciliğini önermek anlaşılır ve kabul edilebilir bir şey değildir. JES’ler Aydın’da yılda milyon tonlara varan ölçülerde saldıkları zehirli ve radyoaktif gazlarla hava kirliliği yaratmakta, sera gaz artışı ile iklim değişikliğine sebep olmaktadır. Hava kirliliği ise sağlığa yönelik ilk 10 risk faktöründen biri olup, kanserojendir. 2014 yılında Aydın, Türkiye’de hava kirliliğinin en fazla olduğu 8’ci il oldu. Aydın yaz dönemi Kükürt dioksit kirliliğinin en fazla olduğu 2’ci il. Aydın’da Kükürt dioksit salınımı yapan en önemli sanayi kuruluşu ise JES’lerdir. Kükürt dioksit salınımına bağlı olarak Aydın sürekli şekilde çürük yumurta kokmakta, koku evlerin içinde dahi hissedilmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 2017 verilerine göre Aydın’da Kükürt dioksit limit-gün/yıl sınırını 14 kat, Partikül Madde 10 ise limit-gün/yıl sınırını 9 kat fazla aşmıştır. Aydın’da nüfus başı en fazla kanser ve ölümler, çevre kirliliğinin en fazla olduğu bölgelerde olmaktadır. 2017 yılında Türkiye ortalamasına göre Aydın’da kansere bağlı ölümler yüzde 16, solunum sistemine bağlı ölümler yüzde 28, dolaşım sistemine bağlı ölümler yüzde 40, tüm ölümler ise yüzde 26 daha fazla olmuştur. Aydın’da bebek ölümleri, 5 yaş altı çocuk ölümleri, anne ölümleri Türkiye ortalamasından fazla. 2018 TÜİK verilerine göre Aydın halkı Türkiye’de en mutlu 68’ci il. Aydın halkı mutsuz ve umutsuz. Aydın halkı artık intihar ediyor. Aydın’da giderek artan oranlarda görülen kanserler, intiharlar, ölümler normal değildir. Şimdi burada sorulması gereken soru şudur. Aydın’da ve dünyada yapılan pek çok bilimsel çalışmada JES’lerin insanları kanser yaptığı ispatlanmışken hangi gerekçe ile Aydın’da JES sayısının sürekli artışına izin verilmekte, var olan JES’lerin denetimsiz ve keyfi şekilde çalışmasına göz yumulmaktadır? Aydın’da JES’lerle ilgili kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve bakanlıklar tarafından pek çok bilimsel çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda JES’lerin yerüstü ve yeraltı sularını, toprakları, havayı, tarımsal ürünleri kirlettiği, canlı varlıkların yaşamını tehlikeye attığı, Aydın ekolojisine dönüşümsüz zararlar verdiği gösterilmiştir. Aydın halkı JES’lerin zararlarından sürekli şekilde her ortamda şikayetçi olmasına rağmen maalesef resmi makamlar bu çalışmaları ve zararları inatla görmezden, duymazdan, bilmezden gelmektedir. Ne yazık ki TBMM’de şimdiye kadar bu soruna çözüm olamamış, Aydın’daki çevre kirliliği ve çevre kirliliğinin yarattığı sonuçlara duyarsız kalmış, çevre kirliliği konusunda yürütülen çabalara “siyasi damga” vurarak bu sorundan ve görevinden kurtulma kolaycılığına gitmiştir. Aydın’da yaşayan insanlar hangi siyasi düşünceye sahip olurlarsa olsun aynı havayı soluyor, aynı suyu içiyor, aynı toprakta yetişen tarımsal ürünleri tüketiyor. Aydın’da yaşayan insanlar hangi siyasi düşünceye sahip olursa olsun hep beraber incir-zeytin-pamuk-kestane-çilek ve pek çok diğer tarımsal ürünleri yetiştirerek geçimini sağlıyor. Ortak yaşamın, ortak üretimin siyaseti olamaz. Aydın’da yürütülen siyaset yaşama ve geçim kaynaklarına sahip çıkma, çocuklarına temiz ve yaşanabilir bir Aydın bırakma siyasetidir. O nedenle TBMM’de hangi siyasi düşüncede ve partide milletvekili var ise Aydın’da jeotermallerin çevreye ve yaşama yönelik yarattığı yıkıcı-yok edici etkilerini ortadan kaldıracak kalıcı çözümlere destek vermesi kaçınılmazdır. Bu milletvekilliği sorunu olmayıp, bir insanlık sorunudur. Biz sizleri önce vicdanlı insan, sonra milletvekili olmaya davet ediyoruz.