Elinizde tutmuş olduğunuz güzide gazetenin 9 Ocak 2018 tarihli sayısında yayınlanan 'Yıllar Geçse de Senaryo Hep Aynı' başlıklı yazımda Emperyalizmin aradan 20-30 yıl geçmeden aynı senaryoları uygulayarak özellikle İslam Ülkelerini parçalama operasyonları yaptığını anlatmaya çalışmıştım. Ki o günlerde kendisini Dünyanın Jandarması olarak gören ABD komşumuz İran'ı karıştırmış ve orada haftalarca süren gösterilere zemin hazırlamış,sergilenen gösterilerde ise yanlış hatırlamıyorsam 1 polis memuru da şehit edilmişti. Bir ülkede düzenlenen gösterilerde o ülkenin güvenlik güçleri öldürülüyor sa orada devlete karşı isyan var demektir. Tıpkı ülkemizde 1984 ten bu yana PKK'nın isyanı gibi.Neyse ki İran rejimi çok zaman geçmeden neredeyse isyan derecesine varan gösterileri bastırdı. Dün Irak'ta, İran'da sergilenen tezgahın bir benzerinin bu gün Suriye'de sergilendiğini görmekten oldukça endişeli olduğumu belirtmek isterim. Zira Suriye'de kurdukları tezgah başarıya ulaşırsa, inanın sıra Türkiye'ye gelecektir. Benim gibi yaşı kemale ermiş olan Arkadaşlar biraz hafızalarını zorlarlarsa hatırlayacaklardır. 1991 Körfez Harekatından önce ABD Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'i kandırarak İran ile 8 sene savaşmasını sağlamıştı. 1980 ve 1988 yılları arasında 8 yıl süren takriben 1 milyon kişinin ölümüne ve 150 milyar ABD Dolarına mal olan İran Irak Savaşı'nda yenilen olmadı. Ancak Saddam Hüseyin'i tahttan indirmeyi kafasına koymuş olan ABD aradan çok geçmeden 1990 yılında bu seferde Irak'ın komşusu Kuveyt'e saldırmasına ve işgal etmesine yeşil ışık yakmış,Ağustos 1990 da Saddam Hüseyin Kuveyt'i işgal etmişti. Peşinden Ocak 1991 de ABD öncülüğünde 28 devletli bir koalisyon gücü Irak'a saldırarak Kuveyt'i boşaltmasını sağlamışlardır.O tarihte ABD Başkanı olan George W.Bush'un sarf etmiş olduğu cümleler maalesef geçen süre zarfında unutulmuştur. "Çöl Fırtınası" adı verilen 1'inci Körfez Savaşını başlatırken Evanjelist Baba Bush önce "Yıldızlardan ilham aldım" demiş ardından "Haçlı Savaşları başlattım." demiştir. Maalesef  1991 yılında başlayan Haçlı Savaşları halen devam etmekle birlikte güya adı Müslüman olan bazı ülkelerde İslam'a karşı Haçlı Siyon İttifakının yanında yer almaktadır. 1991 yılında yapmış olduğu Körfez Harekatı ile Irak'ı 3 parçaya bölen ABD, 2003 Mart  ayında da Saddam Hüseyin'i tam anlamıyla tahttan indirebilmek için yeni bir Kara Harekatı düzenlemiş,TBMM'de 1 Mart Tezkeresi'nin ret edilmesine rağmen yine de o günkü iktidarın izniyle  İncirlik Hava Üssü ve Türk Hava Sahasını kullanarak Irak'ı işgal etmiştir. Hatırlanacağı üzere o dönemde Saddam Hüseyin ABD ve diğer Haçlı Ülkeleri tarafından Kimyasal Silah Kullanmak ve Kimyasal Silah bulundurmakla suçlanmış,Irak İşgalinin en güçlü argümanı bu suçlama olmuştu. Sonra aradan bir kaç yıl geçmiş Irak'ta 1,5 milyon insan ölmüş, ABD Conileri Irak'ta kadınların ve kızların yanı sıra erkeklerin de ırzına geçmiş, ABD askerleri tarafından tecavüzle hamile bırakılan bir çok Iraklı kadın,kendilerini öldürmeleri için yalvarmışlardı. Zira Coni'lerin piçlerini doğurmak istemiyorlardı. Sonra nemi oldu? Aradan bir kaç yıl geçince "Pardon." dediler."Irak'ta kimyasal silah yokmuş" dediler. Nedense ABD'nin yanılgıları en az yüz binlerce Müslüman kanı dökülmeden ortaya çıkmıyor. Görülüyor ki dün Irak'ta tezgahlanan Kimyasal Silah tezgahı bu gün Suriye'de uygulamaya konmuş durumda. Güya Doğu Guta'da kimyasal silah kullanılmış. Doğrudur belki kimyasal silah kullanılmıştır. Ancak Suriye Rejiminin kimyasal silah kullandığına inanmak için çok saf olmak gerekiyor.Görünen o ki Suriye'de ABD ve İsrail yenilmiştir.Beşir Esad aptal mı ki kazandığı bir savaşı kaybetmek için kendi ülkesinde kimyasal silah kullansın. Daha düne kadar ABD Suriye'den çekilmekten söz ediyordu. Büyük ihtimal Suriye'yi Rusya ve İran'a bırakmak istemeyen ABD bölgede kalmak için İsrail ile ortak bir plan kurdu. Şahsen inancım odur ki Doğu Guta'da kimyasal silah kullanıldı ise bunu bizzat kendileri kullandılar ve suçu Beşir Esad'ın üzerine attılar. Zira Yahudi Medyası'ndan başka bir şey beklemek saflık olur. Zaten Dünya'daki haber kanallarının yüzde 80'i İsrailoğulları'nın kontrolünde. İşin garibi bizi yönetenlerinde gelen haberlere hemen inanıp Esad Rejimini suçlamaları. Oysa Büyük Ortadoğu, aslında Büyük İsrail Projesi kapsamında sınırları değişecek,daha doğrusu bölünüp parçalanarak İsrail için uygun lokmalar haline getirilecek İslam Ülkelerinin arasında Suriye'de var. Tıpkı, Afganistan,İran,Irak,Tunus,Cezayir,Mısır gibi. Tabii Türkiye'de var. Bu gün Suriye'de hazırlanan tezgaha düşersek ABD'nin önümüzdeki bir kaç yıl içinde benzer bir tezgahı Türkiye'ye de kurmayacağının garantisi var mı?. Emperyalist ülkeler başta ABD olmak üzere,İngiltere,Fransa,Almanya,İsrail ile işbirliği içerisinde  gelişmekte olan ülkelerde önce diktatörler yaratıyor,sonra da "Demokrasi getireceğiz" diyerek bu diktatörleri devirip,halkın ayakları altında ezdiriyorlar. Saddam Hüseyin ile Muammer Kaddafi yakın tarihten birer örnektir. Nitekim Saddam Hüseyin döneminde Saddam'ın zulmünden bıkan Irak halkı "Irak'a demokrasi getireceğiz" diyen ABD askerlerini neredeyse ellerinde çiçeklerle karşılamışlardı. 2003'ten bu yana görüyoruz Irak'a nasıl demokrasi getirdiklerini. Bu gün Suriye'de ABD çıkarlarına hizmet eden Suriye'liler,yarın ABD ülkelerine bir askeri operasyon yaptığı zaman görürler nasıl demokrasi geldiğini ülkelerine. Netice de 1991 yılında ABD Başkanı George W.Bush'un başlatmış olduğu Haçlı Seferleri 27 yıldır devam ediyor. Ve bu savaşta Suudi Arabistan Prensi gibi bazı gafiller Haçlıların safında İslam Ülkelerine karşı kullanılmak üzere milyar dolarlar döküyorlar. Olan gariban Müslümanlara oluyor.Akıllı olmak lazım. ABD'nin yanında saf tutmak yerine bölge İslam Ülkeleriyle işbirliğine gitmek lazım emperyalistleri bölgeden uzak tutabilmek için. Tabii bunun için önce kendinize özgüveniniz olması lazım. Selam ve Saygılarımla.