Ben gelmedim davi içün Benim işim sevi içün Dostun evi gönüllerdir Gönüller yapmaya geldim. ………………………… Yunus Emre Yunus Emre’nin hoşgörü ve sevgi üzerine yazdığı şiirin ilk dörtlüğüyle sizlere merhaba demek istedim. Hoşgörüsüzlüğün tavan yaptığı günümüzde herkes birbirine hınçlı, herkes birbirine tahammülsüz, herkes birbirine kızgın… Hoşgörüsüzlüğün etkileri ise daha vahim. İlki ve en etkilisi insan hayatında yarattığı kaygı. Kaygı, çoğu zaman nedeni belli olmayan korkudur. Çok fazla anlam yüklediğimiz konular bizim kaygı düzeyimizi daha da arttırmaktadır. Kaygılandığımız konular üzerinde beklentimizin yüksek olması olumsuz bir sonuç aldığımızda ruhsal çöküntüye sebep olabilmektedir. Yaşam kaygısı, aile kaygısı, iş kaygısı ... Ancak son dönemde biraz daha görünür hale gelen “sınav kaygısı” biz gençlerin öncelikli kaygıları arasındaki yerini almıştır. Kaygılar yumağı halinde gezen bir nesil söz konusudur.  Sınav kaygısı, bir sınav öncesinde, sırasında ya da sonrasında duyulan endişe, korku ve rahatsızlıktır. Öğrencinin sınavla ilişkili olarak, beklentilerinin olumsuz sonuçlanacağına dair zihninde yarattığı sıkıntı hissidir. Bu his, stresi daha da arttırır.Stres arttıkça olumsuz düşünceler zihni kaplamaya başlar. Bu durumda kişinin dikkat, öğrenme ve bellek fonksiyonları olumsuz olarak etkilenir. Başarı ve motivasyon düşer. Sınava girecek olan kişi potansiyelini tam olarak kullanamaz. Zihninde yarattığı başarısız olacağına dair kaygı gerçekleşmiş olur. Peki şimdi bu kaygıyı oluşturan asıl nedenlere bir bakalım mı? “ Kazanamazsam akılsız olduğumu zannedecekler ” kaygısı, “ ya bana  güvenenleri hayal kırıklığına uğratırsam” kaygısı, “ Ayşe Teyze’nin kızı kazanır da ben kazanamazsam rezil olurum” kaygısı… Kısaca saydıkça uzayıp giden giderken de genç ruhlardan umutları söküp götüren “ ya  el alem ne der?” kaygısı. Hoşgörüsüzlükten kaynaklı bu kaygıların sonu nereye gider biliyor musunuz? Kayseri’de yaşanan acı olaya.18 yaşındaki bir gencimiz “YGS’den düşük puan aldım” diye intihar etmiştir… Ya Çanakkale’nin Biga ilçesinde yaşayan Büşranur… Sözün bittiği yer değil mi?Arkadaşlarınızla, ailenizle, toplumla ilişkileriniz birkaç saatlik o sınava bağlı. Her şeyin başlangıcı da olabilir her şeyin sonu da. Kayseri’de, Çanakkale’de her şeyin sonu oldu. Şimdi karnemizin durumu ne? Geçebildik mi komşunun çocuğunu? Değerimize değer kattık mı sınav sonucumuzla? İçimize Sindirebildik mi şimdi bu durumu? Hadi itiraf edin, yazının başlığını gördüğünüzde gülerek arkadaşınıza gösterip “ bu kadar da yanlış yazılır mı arkadaş ya… sindirim sistemini ‘sindirin sistemi yazmış’ dediniz değil mi? Hayır değerli okuyucularım yanlış yazmadım.Bir harf, kelime anlamı için ne kadar önemliyse bir dakikanın insan hayatı için bin kat önemli olduğunu anlatmak istedim. Eğer olaylara hoşgörüyle yaklaşılsaydı…. Cümle sonunu gönlünüze göre siz yazın… Hoşçakalın, hoşgörüyle kalın!