Merhaba çok sevgili SES Gazetesi okurları. Normaleşemedik evet, hala içimiz acıyor. Ciğerimiz yanıyor. Kahroluyoruz. TV kanalları normale dönmüş durumda. Sosyal medya da hayat aynı şekilde devam ediyor. Feryat eden babalar anneler hiçbir zaman aklımızdan gitmeyecek. Türk halkı olarak bir olmayı çok iyi beceriyoruz, fakat bir şeyi daha çok iyi yapıyoruz. Unutmak gibi… Unutmayalım arkadaşlar, unutulmamalı ve unutturulmamalı.
Gelelim konumuza, bu hafta sizlere özgüvenden bahsedeceğim. Özgüven sahibi isek kendimizi olduğu gibi kabul etmeliyiz ve kendimizle barışık olmalıyız. Kendimiz hakkında olumlu düşüncelere sahip olmayı başarmalıyız. Hayatımız için gerçekçi hedefler kıyarak güçsüz yanlarımızı görüp onları geliştirmeyi istemek tam bir özgüvenli bir davranıştır. Kendini tanıyabiliyor olmak ve kendini diğerleriyle bir rekabete sokmak yerine kendi kapasitesine uygun emin adımlarla ilerleyebilmek kişisel gelişim için oldukça önemlidir.
Çocukluk döneminde ihmal edilmişsek, aile için şiddete maruz kaldıysak, dış görünüşümüz ile barışık değilsek, ailemizin büyük beklentilerini karşılamıyorsak bireyin özgüvenini sarsan bazı olaylardır. Bu durum için destek almaktan çekinmeyelim.
Özgüven, hayatımızın farklı dönemlerinde farklı seviyelerde olabilir. Mesela ergenlik dönemizde içine kapanık bir kişi kişiyiz, lise ve üniversite zamanlarında kendisine çok daha güvenen birine dönüşebiliriz. Bu bizim elimizde arkadaşlar.
Özgüven kazanmanın yollarından bazıları şöyledir;
Her konudan biraz, bir konuda her şeyi bilin, Üzerinize oturan giysiler tercih edin, dik bir postürde hareket edin, mizah yeteneğinizi arttırın, deneyimlerden ders çıkartın, olumlu düşünün.
Kalın sağlıcakla…
Saygılarımla!