Ehl-i Sünnet ve Cemaatten maksad: • “…Peygamber size ne verirse onu alınız, nehyettiğinden sakının (almayın dediğini almayın, yapmayın dediğini yapmayın) ve Allah’dan korkun…” meâlindeki Haşir Sûresinin 7. âyetinde buyrulduğu üzere hareket etmektir. • “Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin velileri, yardımcılarıdır. Onlar iyilikleri teşvik edip kötülükleri menederler…” meâlindeki Tevbe sûresinin 71. âyeti hükmünce vazîfesini memnuniyetle yapmaktır. • “…Siz iyilik etmek, fenalıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın, günah işlemek ve başkasına saldırmak hususunda birbirinizi desteklemeyin. Allâh’a karşı gelmekten sakının! Çünkü Allâh’ın cezası çok şiddetlidir.” meâlindeki Maide sûresinin 2. âyetinin emri üzere yardımlaşmaktır. • “…Bir de birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler.” meâlindeki Asr suresinin 3. âyetinin tavsiyesine sarılmaktır. Çünkü “Müminler ancak kardeştir.” (Hucurât s., â. 10)  ASHÂB-I KİRÂM-I SEVMEK VE HÜRMET ETMEK VACİPTİR Abdullâh bin Ömer (r.anhümâ) bir adamın Resûlullâh’ın (s.a.v.) Ashâbı’ndan bazısına dil uzattığını işitti. Onu çağırdı ve Haşir Sûresi’nin: “(Allâh’ın verdiği bu ganimet malları,) o fukarâ muhâcirler içindir ki yurtlarından ve mallarından çıkarıldılar. Allah’tan bir lütuf (dünyadan rızk, âhirette cennet sevabı) ve Allâh’ın rızasını ararlar ve Allâh’a ve resûlüne hizmet ederler. İşte onlardır sâdık olanlar.” meâlindeki sekizinci âyetini okudu. “İşte bunlar Ashâb’ın Muhâcirler’idir. Sen onlardan mısın?” dedi. Adam “Hayır” dedi. Sonra Haşir Sûresi’nin: “Ve şunlar ki onlardan önce yurdu hazırlayıp îmâna sâhip oldular, kendilerine hicret edenlere muhabbet beslerler ve onlara verilenden nefislerinde bir kaygı duymazlar. Kendilerinde ihtiyaç bile olsa îsâr ile (Ashâb’ın muhâcirlerini) kendilerine tercih ederler. Her kim de nefsinin hırsından korunursa işte onlardır o felâh bulanlar.” meâlindeki dokuzuncu âyetini okudu. “İşte bunlar da Resûlüllâh’ın Ensâr’ıdır. Sen bunlardan mısın?” dedi. Adam “Hayır” dedi. Sonra da Haşir Sûresi’nin: “Ve şunlar ki arkalarından gelmişlerdir, şöyle derler: Ey Rabbimiz! Bizlere ve önden îmân ile bizi geçmiş olan kardeşlerimize mağfiret buyur ve gönüllerimizde îmân etmiş olanlara karşı kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şübhe yok ki sen Raûfsun, Rahîmsin.” meâlindeki onuncu âyetini okudu ve “Sen bunlardan mısın?” dedi. Adam “Ümit ederim.” dedi. Abdullah İbn-i Ömer (r.anhümâ): “Hayır, vallâhi onları(Resûlüllâh’ın Ashâbını) kötüleyen bunlardan olmaz.” dedi. Haşir Sûresi’nin onuncu âyet-i kerîmesi, bütün Ashab-ı Kiram’a karşı hürmet ve muhabbetin vacip olduğuna delildir. Bu bakımdan bütün Ashâb-ı Kirâm’a karşı muhabbet ve hürmette bulunmak vazifemizdir.  ** BİTKİLERİN ÖLÜMÜ ZİKRİNİN BİTMESİYLEDİR Bir üstâz, mürîdlerine içlerindeki bir garip dervişin mertebesini bildirmek ve ders vermek için: “Eğer beni seviyorsanız şu sahraya çıkıp muhabbetinizin derecesini bildirecek kadar kır çiçeği getirin” demişti. Dervişlerin her biri çiçek toplayıp getirmişti. O garip derviş ise kuru ve kokusunu yitirmiş bir çiçek getirip arzetti. Üstâzı: “Sen beni bu kadar mı seversin? Baksana, kardeşlerinin her biri demet demet çiçekler getirdi” demesi üzerine: “Efendim! Bendeniz de efendimizi severim. Lâkin her hangi bir çiçeği koparmak için davransam onun Hak Teâlâyı zikir ve tesbîh ettiğini apaçık görüp işitirdim. Zikir ve tesbîhlerine mâni olmamak için hiç birini koparmaya cesaret edemedim. Şu çiçek tesbîh ve tehlîlden kesilmiş ve sararıp kuruya kalmış olduğundan onu getirdim” dedi. (Eyüb Sabri Paşa, M. Haremeyn)