İslam'ın 3. kutsal şehri olan Kudüs, Filistin topraklarının ortasında olup 70 sene önce Siyonist İsrail tarafından işgal edilmiş durumdadır. Şehri-kadim (antik-eski kent) olan Kudüs, kenarları takriben bir km uzunluğundaki kare biçimindeki surlarla çevrilidir. İkisi kapalı, yedi kapısı bulunur. Kuzeydeki Şam kapısı ile batıdaki Yafa kapısından başlayarak merkezde kesişen iki ana cadde ile dört bölüme ayrılır: Kuzey doğusu Müslüman, kuzey batısı Hristiyan, Güney doğusu Yahudi ve Güney batı bölümü de Ermeni mahallesidir. Kudüs’ün Tarihi Beş bin yılı aşan tarihiyle dünyanın en eski kentlerinden olan Kudüs'ün adına M.Ö. 19-18. yüzyıl Mısır metinlerinde rastlanmaktadır. Bu metinlerdeki bilgilere göre kentin ilk adı “Urusalim” olup "Allah'ın kurduğu (yer)" anlamına gelmektedir. Üstad Sezai KARAKOÇ, işte bunun için Kudüs’e gökte yapılıp yere indirilen şehir demiştir. Yabusiler denilen karışık bir halkın yaşadığı Kudüs'ü M.Ö. 1000 dolaylarında Hz. Davud ele geçirerek Devletinin başkenti yaptı. Oğlu Hz. Süleyman Kudüs'ü genişleterek Beytü'l Makdis adıyla anılan Birinci Mabed'i inşa ettirdi. Böylece Kudüs o dönem İslâm'ın merkezi oldu. M.Ö.922'de Mısır firavunu I. Şesonk, İsrail Oğullarının Yaoş kentini yağmaladı. Hizkiya, kenti surlarla çevirdi ve Gihon Kaynağından su getirmek için yer altından kanal açtırdı. M.Ö.701'de Asurlular kenti haraca bağladı. M.Ö.614'te Kudüs kralı Babil'e sürgün edilerek kent talan edildi. M.Ö.586'da Nabukadnezar Beytü'l Makdisi ve kenti tümüyle yakıp yıkarak Yahudileri Babil'e sürdü. Sürgünü II. Kyros M.Ö. 538'de sona erdirdi. Kudüs'e dönen Yahudiler M.Ö. 515'te Beytü'l-Makdis'i ikinci kerre yeniden inşa ettiler. M.Ö. yaklaşık 444'te Nehemya'nın kent surlarını yeniden yaptırmasıyla Kudüs'ün konumu güç kazandı. İskender'in İssos'ta kazandığı zaferden (M.Ö.333) sonra Kudüs ilk kez Batı siyasetinde önem kazandı. İskender'in ölümü üzerine Kudüs Ptolemaisos l.Soter'in payına düştü. (M.Ö) 198)'de ise I. Selevkos Nikator'un soyundan gelen hanedanın eline geçti. M.Ö. 63'te Roma kralı Pompeus Kudüs'ü ele geçirdi. Yahudi Milliyetçiliği ile Roma arasındaki çatışma Büyük Herodes'in ustaca politikalarıyla engellendi. M.Ö. 40'ta Roma Senatosu kendini Celile valisi ilan etmiş olan Herodes'i Yahuda kralı yaptı. Herodes'in 36 yıllık krallığı sırasında Kudüs büyük bir gelişme gösterdi ve genişledi. Romalılar Herodes'in oğlu Arkhelaos'u krallıktan indirdiler ve yerine bir vali tayin ettiler. Kudüs'ün beşinci Romalı valisi Pontius Pilatus Hz. İsa'yı mahkum eden kararı onaylamasıyla tanındı. M.S. 66'da Yahudiler Roma'ya karşı ayaklandılar. 70'te Romalılar kente girerek Beytü'l-Makdis'le birlikte şehrin her yerini hakile yeksan ettiler. Kent 130'da bir ölçüde yeniden imar ve iskana açıldı. Yahudiler M.132-135 arasında Roma'ya karşı yeniden ayaklandılar. Kanlı bir şekilde bastırılan bu ayaklanma sırasında Yahudiler topluca katledildi, hayatta kalanlar ise dünyanın dört bir yanına göçe zorlandı. Hadrianus burada Roma tarzında bir kent oluşturmaya girişti. Onun uyguladığı planın ana çizgileri 20. yüzyıla kadar ulaştı. Roma Kralı Constantinus 313'te Hristiyanlığı resmen tanıdı. Constantinus'un annesi Azize Helena 326'da Kudüs'e giderekA başta Kamâme kilisesi olmak üzere birçok ünlü kilisenin yapılmasına neden oldu. Böylece kent Hristiyanlığın kutsal merkezi olarak geliştiği gibi adı da “Beytü’l-hayat” manasına gelen “İliya” olarak değişip yeni bir döneme girdi. Bu dönem 614'te Sasani istilasında Kudüslülerin kılıçtan geçirilmesi ve kiliselerin yıkılmasıyla sona erdi. Kudüs, Hz. Ömer döneminde fethedildi (638) Beytü'l Makdis'in yerinde Mescid-i Aksa diye bilinen mescid yapıldı. Emevilerden Abdülmelik bin Mervan, Mescid-i Aksa'yı genişleterek bazı kutsal emanetlerin de korunduğu Kubbetü's Sahra'yı inşa ettirdi. Kent, M. 969'da Fatımilerin eline geçti. Halife Hakim 1010'da Kudüs'teki tüm kiliselerin yıkılmasını emretti. Haçlılar 1099'da kenti istila ederek burada Kudüs Krallığını kurdular. Müslümanların kente girmelerini yasaklayan Kudüs Krallığı 1187'de Salahaddin Eyyubi tarafından yıkıldı. 13. yüzyılın ortalarında Yahudiler yeniden Küdüs'e dönerek kendi mahallelerini oluşturdular. 1517'de Yavuz Selim'in Mısırı fethiyle Kudüs'ün 400 yıl süren Osmanlı dönemi başladı. Kanuni döneminde büyük bir gelişme gösteren kentte yeni surlar, medreseler, imarethaneler yapıldı. Kanuni Sultan Süleyman'ın 1538-1540 yılları arasında Haçlılar dönemine ait sur kalıntıları üzerine yaptırdığı Eski Kent surlarıdır. Geçmişi  Bizans, Herodes, hatta Hasmon dönemlerine kadar uzanan surların yüksekliği on iki, kalınlığı bir metredir. Kentin sokakları, ana caddeler dışında genellikle dar ve dolambaçlıdır. Taştan yapılan evlerinin odaları, zemininde genellikle bir sarnıç bulunan merkezi bir avluya açılır. Kent, çeşitli üsluplardaki cami, sinagog, kilise ve sivil yapılarıyla mimari açıdan tam bir milletler, dinler, sanat ve kültürler mozaiği görünümündedir. Mısır valisi Mehmet Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa Kudüs'ü 1831'de ele geçirdi ise de Osmanlılar 1840'ta geri aldılar. Kudüs'ün Siyonistlerce işgali süreci 19. yüzyılın sonlarında başladı. Dünyanın dört bir yanına dağılmış bulunan Yahudiler, 19. Y.Y. başlarında kurulan Siyonist örgütlerce Filistin topraklarına göçe teşvik edildiler. Rusya'da yaşayan bazı Yahudilerin göçüyle Filistin'de ilk Yahudi yerleşim bölgesi kuruldu (1882). 1905'te Rusya'daki ihtilal hareketleri nedeniyle ortaya çıkan ağır baskılardan kaçan Yahudilerin de Filistin'e göçmesi üzerine buradaki Yahudi nüfusu 90 bine ulaştı. Bu sayı 1925'te 110, Hitler'in Almanya'da iktidarı ele geçirmesiyle Almanya'dan yapılan göçlerle 1939'da 450 bini buldu. 1917'de Kudüs ve Filistin topraklarını işgal ederek 1948'e kadar ellerinde tutan İngilizler, Yahudilerin yerleşmelerine büyük kolaylıklar sağladılar. Bu sıralarda İngiltere ve ABD desteğini arkasına alan Siyonist terör örgütleri Filistin'in müslüman halkına karşı terör ve katliam hareketine başladılar. Uluslararası alanda yaptıkları çalışmalar sonunda 1947'de BM'den Filistin'de bir Arap-Yahudi devleti kurulması yönünde bir karar çıkartan Siyonistler, İngilizlerin bölgeyi boşaltmaları üzerine Filistin topraklarının büyük bir bölümü ile Kudüs'ün yarısını işgal ederek İsrail devletinin kurulduğunu ilan ettiler (1948). Haziran 1967'deki Altı Gün Savaşı'nın ardından İsrail Kudüs'ün tamamını işgal etti ve burasının "sonsuz ve bölünmez" başkentleri olduğunu açıkladılar. Allah'ın Kur'an'da çevresini mübarek kıldığını açıkladığı ve son Peygamber'i Hz. Muhammed'i, âyetlerini göstermek üzere, İsra gecesinde götürdüğü (İsra, 1) Kudüs, bugün de Siyonizm'in işgali altındadır. Siyonist örgütlerin yürüttükleri terör ve katliam hareketleriyle Siyonist devleti kuran Yahudiler, o günden bu yana yürüttükleri soykırım ve zulüm politikalarıyla yüz binlerce müslümanın hayatına son vermekle kalmamış, milyonlarca Müslüman Filistinlinin vatansız ve bayraksız kalmasına neden oldular. Hz. Peygamber (s.a.s)'in ifadesiyle "Allah'ın takdis ettiği" toprakların bu şekilde işgal edilmesi, hiç şüphesiz tüm müslümanları sorumluluk altında bulundurmaktadır. İslam ülkesinin küfür ülkesi durumuna getirilmesi, müslümanlara cihad yükünü yüklemektedir. İslam'ın bu hükmü, Kudüs gibi kutsal bir yer söz konusu olduğunda daha bir önem ve aciliyet ifade etmektedir.