Sevgili Peygamberimiz şöyle buyuruyor:
“Sizden biriniz kendisi için arzuladığı şeyi din kardeşi için de istemedikçe (tam) iman etmiş olamaz.”(Buhari, İman, 17)
Okuduğum bu hadis-i şerif, bir Müslümanın bencil, cimri olamayacağını ortaya koyuyor. Çünkü bencillik cemaat olmayı engelleyen bir hastalıktır. Sadece kendini düşünen insan, başkaları ile paylaşmayı bilmediği için küçük kalmaya ve yalnızlığa mahkumdur. Yarattıklarını en iyi bilen Rabbimizin yüce ve yüceltici dini İslam, insanları işte bu cüce duygulardan kurtarıp, yüceltmek ve yükseltmek için; “Kendi nefsi için istenilen şey”in diğer insanlar için de istenmesi prensibini getirmiştir.
Dinimiz, Allah’a ve insanlara karşı vazifesinin bilincinde olan, ahlaklı fertler yetiştirmek suretiyle huzurlu bir toplumun oluşmasını hedeflemektedir.
Kur’an-ı Kerim bizlere, birbirini seven ve gözeten, din kardeşinin hayır ve iyiliğini isteyen ve yeri geldiği zaman onların iyiliğini kendi iyiliğine tercih eden insanları örnek göstermektedir.
Allah rızasını unutan ve ahrette bütün yaptıklarından sorguya çekileceğinin farkında olan müminler, birbirlerinin kardeş oldukları bilinciyle, kin, öfke, nefret, haset, bencillik gibi kötü düşünce ve davranışlardan titizlikle sakınacaklardır. Bunların yerine sevgi, saygı, merhamet, dürüstlük, yardımseverlik, fedakarlık, başkalarının iyiliğini ve hayrını düşünmek gibi en güzel ahlak özelliklere sahip olacaklardır. Bu ahlak özelliklerle olgunlaşacak olan müminler, Allah’a yapmakta oldukları dualarında bile din kardeşlerini
hatırlayacaklar, yüce kitabımızın bizlere örnek olarak sunduğu şu dualarda olduğu gibi, ben yerine biz diyerek, müminlerin hayır ve iyiliğini isteyecekler ve: “Ey rabbimiz! Bize dünyada ve ahrette iyilik ve bizi cehennem azabından koru”(Bakara, 201),
“Ey rabbimiz! Hesabın görüleceği günde, ben, ana-babamı ve müminler bağışla”(İbrahim, 41) diye dua edeceklerdir.
Dualarında ve düşüncelerinde din kardeşinin hayır ve iyiliğini isteyen müminin, bu güzel duygularını davranışlarına da yansıtmasını yüce Allah şöyle emrediyor: “Allah sana nasıl iyilik ve ihsanda bulunduysa, sen de aynı şekilde insanlara iyilik yap”(Kasas, 77)
Kişinin bunu hayatına nasıl uygulayacağının en güzel örneklerini ise sevgili peygamberimiz bir çok hadis- şeriflerinde ifade etmişlerdir. Kendisine faydalı olacak bir şey öğretmesini isteyen kişiye Resulallah (s.a.s.)
“Müslümanların yolundan rahatsızlık veren şeyler kaldır”(Müslim, Birr 131) buyurmuşlardır. Başka bir hadiste sevgili peygamberimiz: “Her Müslümanın sadaka vermesi gerekir” buyurmuşlar, buna gücü yetmeyen kişinin de darda kalmış birine yardımda bulunmasını tavsiye etmişlerdir. Kendisine; “Ya, buna da gücü yetmezse?” denilince Rasulullah (s.a.s.), kişinin insanları iyiliğe ve hayra teşvik etmesini ve kendisini başkalarına kötülük yapmaktan alıkoymasını tavsiye etmişlerdir. (Buhar, Zekat 30, Müslim, Zekat 55)