Türkiye’de üretimde olan jeotermal santrallerin (JES) yüzde 58’i Aydın’da yer almaktadır. Aydın’da tarım ve canlı yaşamı yok sayılarak jeotermal kaynaklardan sadece elektrik enerjisi üretme pahasına birinci sınıf tarım ve sulak alanlar işgal edilerek üretim dışı kalmakta, JES’lerin denetimsiz ve kanunsuz kurulmaları ve çalışmaları sonucu Aydın’da hava-su-toprak-gıda ürünleri kirletilerek yok edilmektedir. Aydın’da ilginç diğer uygulamalarda, JES’lerin arkeolojik-sit-koruma alanlarında, yerleşim yeri ve mezarlıklar içinde, sağlık ocağı ve hastane bahçelerinde bile kurulmasına izin verilmesidir. Aydın Efeler mahalle sınırları içinde Kızılcaköy’de kurulması için start verilen JES’in kamuoyunda yarattığı infial geçmemişken yine Aydın Efeler mahalle sınırları içinde Kalfaköy’de ve Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Uygulama Hastanesi dibine yeni bir JES yapılmak için ÇED sürecinin başladığını bildiren Aydın Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü duyurusu, Aydın kamuoyunda adeta bomba etkisi yaratmıştır. Kalfaköy’de kurulması düşünülen JES’in, Aydın’da canlı ve cansız yaşam üzerine ne tür etkileri olacağını şirketin hazırlattığı Proje Tanıtım Dosyası (PTD) üzerinden değerlendirecek olursak; 1) PTD’NA GÖRE; KEN KİPAŞ Elk. Ürt. A.Ş. tarafından "Aydın ili, Efeler ilçesi, Kalfaköy mahallesi mevkinde “Ken-4 JES (18 MWe) Projesi”nin inşa edilmesi planlanmaktadır. Proje kapsamında, 158 Ada ve 4 No’lu Parsel ile 157 Ada ve 1 No’lu Parselde yer alan, Aydın Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı verilen sondaj kuyuları kullanılacaktır. Proje alanı ve yakın çevresi zeytinlik tarım arazileri ile kaplı olup, santral alanının 300 metre güneyinde Aydın ADÜ Kampüsü ve ADÜ Uygulama ve Araştırma Hastanesi, 1 km güneyinde Aydın Efeler İlçesi, 1 km kuzeydoğusunda Kalfaköy Mahallesi bulunmaktadır. DEĞERLENDİRME; PTD’na baktığımızda Kalfaköy’de 1 JES ve 3 jeotermal kuyu zeytinlik tarım alanında, ADÜ Kampüsü ve Hastanesine 300 metre mesafede kurulacaktır. 3573 sayılı Zeytincilik Kanunu’na göre zeytinlik alanlara 3 km’den yakın mesafede her hangi bir tesis kurulamaz. PTD’na baktığımızda ise JES ve kuyuların zeytinlik alanın içinde kurulduğu görülmektedir. İlginç ve kanunsuz olan ise ÇED süreci bitmeden kuyu yapılacak yerlerde zeytinlerin sökülmesi, zeminin betonla kaplı hale getirilmesidir. ADÜ Kampüsü ve Hastanesine 300 metre mesafede hava-su kirliliği yaratan JES işletmesine Valilik tarafından nasıl izin verildiğini, Aydın Çevre ve Şehircilik Müdürlüğünün “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı verdiğini, ADÜ Rektörlüğü’nün bu uygulama ve kararlara nasıl itiraz etmediğini ise anlamak mümkün değildir. Aslında Aydın’da JES kurulumu sırasında “Çevresel Etki Değerlendirmesi” uygulamasının ne kadar yetersiz olduğu ve yetkililer tarafından etkisiz hale getirildiği, bu tip kuruluşların yapım aşamasında mutlaka “Sağlık Etki Değerledirmesi” raporunun da istenmesi gerektiği ortadadır. 2) PTD’NA GÖRE; Santralde kullanılacak olan jeotermal akışkanın rezervuardaki ortalama sıcaklığı 170 °C olarak beklenmektedir. Santralde kullanılacak jeotermal akışkan miktarı 1.200 ton/ saattir (333 lt/sn). Jeotermal sular, toprakta Bor kirlenmesi ve Sodyum birikimine neden olabilmekte ve tarımda verim kaybına neden olmaktadırlar. Bu nedenle, jeotermal kaynağın kullanıldıktan sonra dere, akarsu gibi alıcı ortamlara verilmemesi, jeotermal rezervuara geri basılması gerekir. Bu proje dahilinde de işletme aşamasında reenjeksiyon uygulaması yapılacaktır. Reenjeksiyon uygulaması devreye alınmadan tesis işletmeye geçmeyecektir. Hem üretim aşamasında hem de reenjeksiyon çalışmaları sırasında tatlı su akiferlerinin zarar görmemesine dikkat edilecektir. DEĞERLENDİRME; Jeotermal kanununa göre çıkan akışkan 10 lt/sn üstünde ise mutlaka reenjekte edilmesi gerekir. PTD’na göre buradaki JES’in kullanacağı akışkan miktarı 333 lt/sn olduğu için çıkan akışkanın mutlaka reenjekte edilmesi gerekir. Raporda şirketin reenjeksiyon uygulaması devreye alınmadan tesis işletmeye alınmayacak sözü ise gerçeklikten uzak ve samimi olmayan bir beyandır. Kalfaköy’de JES kurulması için çalışmalara 2 yıl kadar önce başlanmış, kuyu açma faaliyetleri sırasında pek çok defa çıkarılan akışkanlar derelere salınmış, bu akışkanlar Ilıcabaşı’nda yer alan tarım alanları ve evlerin içine kadar girip zarar vermiştir. Normalde JES kurulumu sırasında önce reenjeksiyon kuyusunun kurulması, daha sonra diğer aşamalara geçilmesi gerekirken Aydın’da hiç bir JES kurulumunda bu şart yerine getirilmemiştir. Kalfaköy’de JES kurulacak alanı dolaştığımızda metrelerce uzunlukta boruların yer altından döşendiği, bunların ucunun derelere ve Tabakhane deresine kadar ulaştığı görülmektedir. Bu işlem ise raporda “işletme sırasında reenjeksiyon uygulaması yapılacak, akışkanlar dere ve akarsulara verilmeyecek” sözünün samimi ve gerçekçi olmadığını göstermektedir. 3) PTD’NA GÖRE; Proje alanı etrafında yer alan yüzeysel su kaynaklarından DSİ’den izin alınmadan su kullanılamayacak olup, işletmeden kaynaklı atıksuların ve işletme sırasında santralde kullanılacak akışkanın DSİ tarafından işletmeye açılmış tesislere (sulama ve drenaj kanalları, dere yatakları vb.) hiçbir şekilde deşarjı olmayacaktır. Proje alanı ve çevresinde yer alan Kuvaterner alüvyonlar ve alüvyon yelpazeleri bölgede yeraltısuyu tatlı su– soğuksu akiferi olması açısından önemlidir. Tatlı su – soğuk su akiferleri jeotermal sistemi besleyen rezervuar ve örtü kayaçlarının çok üstünde yer almakta olup, tamamen kendine özgü beslenme ve dolaşıma sahiptir. DEĞERLENDİRME; PTD’na baktığımızda Kalfaköy’de JES’in kurulacağı alanda zengin yeraltı su kaynakları mevcuttur. Aydın’da kurulan JES’lere baktığımızda istisnasız hepsinin en fazla 500 metre uzağında mutlaka dere-çay-sulama kanalı-nehir olduğu görülmektedir. Bunun nedeni ise JES işletmelerinin akışkanları kolaylıkla bertaraf etmek istemeleridir. Bu işlem sırasında JES kuruluşları, DSİ dahil hiç kimseden izin almadan bu uygulamayı yapmaktadır. Kalfaköy’de de benzer uygulamaların olacağı Ilıcabaşı akışkan baskın olayı göz önünde bulundurulduğunda kesin gibidir. Projede Kalfaköy’de yeraltı su kaynaklarının jeotermal rezervuar üstünde yer aldığı o nedenle JES’ler tarafından kirletilmeyeceği sözü gerçekçi değildir. Alangüllü ve Pamukören jeotermal alanları başta olmak üzere Aydın JES uygulamalarına baktığımızda, JES’lerin akışkanları çıkardıkları seviyeye reenjekte etmediği, yeraltı su kaynaklarını kirlettiği görülmektedir. 4) PTD’NA GÖRE; Proje alanlarında santral binasının oturtulacağı alanda çalışmalara başlanmadan ortalama 20 cm bitkisel toprak sıyrılacak, yaklaşık 18.400 m3 toprak açığa çıkacaktır. DEĞERLENDİRME; 1cm2 toprağın oluşması için 500 bin yıl gerekir. Kalfaköy’de JES yapımı sırasında 18.400m3 toprağın ortadan kaldırılacağı belirtilmekte. JES’ler belli bir süre faaliyet gösterebildikleri için, JES’lerin üretim dışı kalması sonrası o bölgelerde çok uzun süre tarımsal üretim yapmak mümkün olamayacaktır. Nitekim Kalfaköy’de de JES’lerin üretim dışı kalması sonucu tarımsal faaliyet yapabilecek yeni toprağın oluşması için en az 18 milyon yıl beklemek gerekir. Aydın’da JES’lerin birinci sınıf tarım alanlarında kurulduğu düşünüldüğünde, Aydın’ın JES’lerin plansız programsız kurulumu sonucu topraklarını kaybetmeye mahkum bırakıldığı görülmektedir. 5) PTD’NA GÖRE; Proje kapsamında her bir santral alanında yapılacak inşaat çalışmalarının, günde 10 saat, ayda 25 gün, 16 ayda çalışılarak tamamlanması planlanmaktadır. Santral inşaatı sırasında toplam 0,5 kg/saat (günde 5 kg, ayda 125 kg, 16 ayda 2000 kg) toz emisyonu ortaya çıkacaktır. Toz emisyonlarından, bölgede yer alan ağaçların etkilenmemesi için özellikle çiçeklenme döneminde arazözle yolların ve kazı yapılan alanlarının sulanması için gerekli tedbirler alınacaktır. DEĞERLENDİRME; Kalfaköy’de kurulacak olan jeotermal santral ADÜ Uygulama ve Araştırma Hastanesine 300 metre mesafede kurulacağı için, buradaki JES’in hem kurulumu hemde faaliyeti sırasında oluşacak tozlar, hem hastanede yatan ve muayene olmaya gelen hastaları, hemde ADÜ kampüsünde bulunan öğrenci ve öğretim elemanlarını etkileyecektir. 2017 yılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Raporuna göre ise Aydın’da meydana gelen PM10 toz miktarı limitlerin 9 kat fazlasıdır. Yapılan bilimsel çalışmalara göre JES bacalarından çıkan PM10 toz miktarı, JES dışı alandaki havaya göre 10 kat fazladır. Havadaki toz varlığı ise başta nefes darlığı ve kanser olmak üzere pek çok hastalığa sebep olmaktadır. 6) PTD’NA GÖRE; KEN-4 JES’den yaklaşık 16 ton/saat (384 ton/gün) yoğuşmayan gaz atmosfere salınacaktır. Yoğuşmayan gazların içeriğinde genel olarak CO2, N2, CH4, NH3, H2S, O2 ve H2 olup, hacimce yaklaşık yüzde 98-99’nu CO2 oluşturmaktadır. Salınan gaz emisyon miktarları; CO2 16.000 kg/saat, N2 53 kg/saat, CH4 25 kg/saat, NH3 2.68 kg/saat, H2S 0,55 kg/saat, H2 0.02 kg/saat olarak hesaplanmıştır. DEĞERLENDİRME; JES’lerin salgıladığı gazlar içindeki su buharı ve yoğuşmayan gaz miktarları jeotermal kaynağın özelliğine, akışkanın sıcaklığına bağlı olarak değişmektedir. Dünyadaki jeotermal kaynaklarda yoğuşmayan gaz oranları toplam gaz içinde yüzde 1-2 düzeyinde bulunurken, Türkiye’deki jeotermal kaynaklarda yoğuşmayan gaz oranları toplam gaz içinde yüzde 19-21 arasında yer almaktadır. Aydın’da şu anda faaliyete bulunan tüm JES’ler bir yıl boyunca havaya toplam 9 milyon ton kadar yoğuşmayan gaz salmaktadır. Yoğuşmayan gaz içindeki bileşiklerin hepsi havadan ağır olduğu için JES faaliyeti sırasında havaya salınan gazlar denildiği gibi uçup girmemekte, havada belli süre asılı kaldıktan sonra yeryüzüne asit yağmurları olarak çökmektedir. Bu gazların içinde ağır metal, toksik ve radyoaktif maddeler olduğu için hem tarım hemde canlı sağlığı için tehdit oluşturmaktadır. Bu gazlar hem ADÜ Kampüsü ve Hastanesindeki, hemde Aydın kentinde yaşayan insanların sağlığını kaybetmesine sebep olacaktır. 7) PTD’NA GÖRE; Projeye göre JES inşaat alanında 16 ay boyunca çalışıp gürültü oluşturacak araçlar şunlardır; Kamyon 94 dB, Ekskavatör 105 dB, Vinç 105 dB, Jeneratör 106 dB, Beton Pompası 109 dB, Mikser 108 dB, Yükleyici 110 dB, Kompresör 115 dB. “Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliğine” göre insan sağlığını etkilememesi için gürültünün 70 dBA sınırının altında olması gerekir. DEĞERLENDİRME; Kalfaköy’de kurulacak jeotermal santral ADÜ Hastanesi ve Kampüsüne 300 metre mesafede olduğu, JES inşaat ve faaliyeti sırasında oluşacak gürültü seviyesi insan sağlığını etkileyecek düzeyde olduğundan, buradaki hasta ve diğer insanlar gürültüden etkilenerek sağlıklarını ve yaşam konforlarını kaybedeceklerdir. 8) PTD’NA GÖRE; Proje alanı ve etki alanı içerisinde 40 familyaya ait 114 takson tespit edilmiştir. IUCN Kırmızı Listeye göre proje alanında belirlenen türlerin 9’u “LC” kategorisinde olup tehdit altındadır. DEĞERLENDİRME; 2016 yılı Dünya Çevre Performansı endeksine göre Türkiye “Doğa ve Yaban Hayatı Koruma Kategorisinde” 180 ülke arasında 177’ci sırada yer almıştır. Yine Dünya Doğayı Koruma Birliliğine (IUCN) göre Türkiye’de 364 türün soyu yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Aydın’da JES’lerin kurulduğu ve etkilediği alanlarda pek çok canlı türleri yaşamakta olup, JES’ler bu canlıların soylarının devamını tehlikeye atmaktadır. Ve Kalfaköy’de PTD’na baktığımızda 9 tür canlının varlığının tehdit altında olduğu görülmektedir. 9) PTD’NA GÖRE; Proje alanı Büyük Menderes Havzası içerisinde yer almaktadır. Ruhsat alanı sınırları içinde gözlenen başlıca yüzey suları; 70 m mesafede Halkapınar Çeşmesi, 1 km mesafede Tabakhane Çayı, dereler ve sulama-kurutma kanallarıdır. Büyük Menderes Nehri santral alanına yaklaşık 7 km, İkizdere içme su barajı 8.8 km mesafede yer almaktadır. DEĞERLENDİRME; Aydın’da JES’ler çıkardıkları akışkanların büyük çoğunluğunu reenjekte etmedikleri ve su kaynaklarına saldıkları için, mutlaka dere-çay-sulama kanalı- nehir yakınları yanına kurulmaktadır. Büyük Menderes nehri şu anda Türkiye’nin en kirli 3’cü nehri olup, su kalitesi tarımsal sulamada kullanılmaması gereken seviye olan 4’cü sınıftır. Aydın ili yeraltı ve yerüstü su kaynakları JES’lerin kirlilik tehdidi ile karşı karşıyadır. 10) PTD’NA GÖRE; Proje alanı, “Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası”na göre 1. Derece Deprem Bölgesi içerisinde yer almaktadır. Aydın ili ve çevresinde 1900-2006 yılları arasında toplam 3572 deprem olmuştur. 1960 yılına kadar her 20 yıllık periyotta en az bir tane büyük deprem olmuştur. DEĞERLENDİRME; Aydın’ın diğer bölgelerinde olduğu gibi Kalfaköy’de de kurulacak olan JES deprem fay hattı üstündedir. Kalfaköy’de JES’in kurulacağı toprağın yapısı Kuvaterner alüvyonlar özelliğinde olup, olası depremde hasar verici etkilerinin çok fazla yaşanmasına sebep olacaktır. Prof. Haluk Eyidoğan’ın yaptığı “Aydın-Denizli jeotermal kuşağında jeotermal enerji üretimi ve tetiklenmiş depremsellik ilişkisi” adlı çalışmada, Kümülatif Kurulu Jeotermal Güç ile Kümülatif Deprem Enerjisi arasında pozitif ilişki var. Yani bir bölgede JES ne kadar fazla ise deprem meydana gelme olasılığı o kadar fazladır. Nitekim Aydın’da JES’lerin artış gösterdiği 1974 yılından sonra Aydın’da meydana gelen deprem sayısı artmıştır. Aydın kent merkezinin tepesinde yer alan Kalfaköy’de JES kurulur ise, olası bir depremde tüm Aydın kentinin 170 derece sıcak su ile haşlanması kaçınılmazdır. SONUÇ OLARAK; KEN KİPAŞ Elk. Ürt. A.Ş.” tarafından Aydın ili, Efeler ilçesi, Kalfaköy mahallesi mevkiinde kurulması düşünülen “Ken-4 JES (18 MWe) Projesi”ne baktığımızda, Kalfaköy’de JES kurulumuna izin verilirse; ADÜ Kampüs ve Hastanesi ile Aydın kent merkezinin jeotermalin kurulumu ve faaliyeti sırasında meydana gelecek toz-gürültü-yoğuşmayan gazlardan etkileneceği ve insanların sağlıklarını kaybedeceği; yeraltı ve yerüstü sularının kirleneceği; zeytin tarım alanlarının yok olacağı; bölgede yaşayan canlı varlıkların geleceğinin tehdit altına gireceği; olası depremde tüm Aydın kentinin yanma tehlikesi altında olduğu görülmektedir. Tüm bu gerekçeler nedeni ile Kalfaköy’e ne amaçla olursa olsun jeotermal santral kurulumuna izin verilemez.