JEOTERMALLER AYDIN’DA İNCİRLERİ VE YAŞAMI KURUTUYOR
Metin Aydın
Dünyada incir üretiminde Türkiye bir numara. Türkiye’deki incirin yüzde 63’ü ise Aydın’da üretilmektedir. 2016/2017 yılları incir üretim sezonunda Aydın’daki dikili incir alanların yüzde 5’i, dikili incir ağaç sayısının yüzde 5,4’ü, üretilen kuru incir ton miktarının yüzde 3,8’i Kuyucak ilçesinde yapılmıştır. Pamukören 2.747 kişilik nüfusu ile Kuyucak’ın mahallesidir. Pamukören Büyük Menderes nehrine 1,5 km mesafede kurulmuş, halkın geçimi incir-zeytin ve turunçgil tarımına dayalıdır.
Şu anda Pamukören mahalle sınırları içinde 5 adet jeotermal santral (JES) ve bu santrallere ait 200 kadar jeotermal kuyu faaliyettedir. Bu JES ve kuyular ile bunlara ait kilometrelerce boru Pamukören mahallesi yerleşim alanları içinde, incir-zeytin tarım alanlarında, su kaynakları yanında, birinci sınıf-özellikli-dikili toprak alanlarında kurulmuştur. Yeni JES kurulum faaliyetleride halen devam etmektedir. JES’ler akışkanlarını derelere, çaylara ve şehir kanalizasyon şebekesine bırakarak yerüstü-yer altı suları içme ve kullanma sularını, bu sularla sulanan toprakları ve bu topraklarda yetişen tarımsal ürünleri kirleterek zehirlemektedir.
2016 yılında Adnan Menderes Üniversitesi(ADÜ) Fen Bilimleri Enstitüsünden Simge Er tarafından “Aydın-Buharkent yöresindeki jeotermal sularında bazı kirletici parametrelerin araştırılması” çalışması yapıldı. Bu çalışmada tüm örneklerde JES akışkanları içinde kalsiyum-sodyum-magnezyum-bor yüksek, bazı örneklerde mangan-alüminyum-krom-kadmiyum-kurşun iyonları yüksek saptanmış.
Yine 2016 yılında ADÜ Fen Bilimleri Enstitüsünden Gülsüm Poyraz “Aydın Buharkent yöresinde jeotermal sularla sulanan toprak ve bitki örneklerinde bazı kirletici parametrelerin araştırılması” çalışmasını yaptı. Bu araştırmada JES çevresindeki 9 toprak ve 5 meyve istasyonunda pH, tuzluluk ve Bor- Demir -Alüminyum ve Çinko yüksek saptanmıştır.
Bu araştırmaların yapılması üzerinden 2 yıl geçtikten sonra Pamukören mahalle sınırları içinde kurulan Çelikler Enerji’ye ait jeotermal santralin 1000 metre etrafında yer alan incir ağaçları kurumaya başladı. Yine bu firmaya ait bir jeotermal boru Ramazan ayı Arife günü incir bahçesi içinde patlamış, onlarca dönüm toprak ve bu toprak üstünde başta incir ağacı olmak üzere ne varsa kurumuş, bölge çoraklaşmış-çölleşmiştir. Bu patlamadan sonra incir bahçelerini sulayan çiftçilerin ağaçlarında var olan kuruma artmış, incir ağaçlarındaki yapraklar dökülmüş, dallar ve dallar üzerinde olan incir meyveleri yanmış veya kurumuştur.
Bölgeye 16-17 temmuz tarihlerinde yaptığımız ziyarette olaya kendi gözlerimiz ilede şahit olduk. Konunun daha iyi anlaşılır olması adına yaptığımız ziyarette görüştüğümüz çiftçilerin görüşlerini paylaşıyoruz:
•Mustafa Uzuntepe (73); 40 yılı aşkın süredir çiftçiyim. Burada taş içinde incir ağacı yetiştirmek kolay değil. 2 ay içinde 400 incir ağacım yaprağını döktü, kurumaya başladı. İncirler meydanda kaldı. Yaprağı dalı, ürünü olmayan ağaçtan ne beklersiniz. Yöre bölgesinde tüm çiftçiler mağdur. 1000 dönümden fazla arazi bu durumda. Burada en azından 2500 ağaç var. Biz kooperatif iken bu bölgeden 450 ton incir geliyordu. Şimdi ürün yok. Bunlar bizim borcumuzu ödemez. Bizim gelirimiz bu. Ben buraya 15 bin TL masraf yaptım. Ben bu parayı kimden alacağım. Zararı yapan belli, müsade eden belli. Bahçe içinde jeotermal yapımı yasak olduğu halde tesisleri kurduranlarda belli. Bahçe içine böyle bir şey yapılması yasak deniliyor ama onlar buraya jeotermal yapabiliyorlar. Herşeyi kanuna uyduruyorlar. Aydın’da kim kimin kıyısında belli değil, bizde şaşırdık.
Bu uygulamaları benim aklım almıyor. Nazilli Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtım. Nazilli İlçe Tarım Müdürlüğüne, Erbeyli İncir Araştırma Müdürlüğüne başvurdum. Gelen yetkililer incirlerdeki kurumanın sebebini jeotermallerden salınan Bor’a bağlı olabileceğini söylediler. Bizlerde zararı jeotermallere bağlı olduğuna inanıyoruz. Buralara jeotermaller kuruldu kurulalı, biz meyve alamaz olduk. Buna sebep jeotermalin atıklarıdır. Atıklar havaya, çaya salınıyor. Çaydan ağaçları suladıktan sonra ağaçlar kurudu. Yetkililer geleli iki ay oldu cevap yok, rapor yok. Oysa 15-20 günde cevap vereceklerini söylediler.
Şu Aydın’a sahip çıkan yok mu? Dünyada Aydın inciri bir numara. Aydın yöneticilerine gelince hepsi vurdum duymaz. Bu kadar da olmaz ki. Bu bizim bölgede Aydın’ın en iyi sarı lop inciri oluyordu. Şimdi inciri bitirdiler. Sarı loptan bal akması gerekirken şimdi kanser akıyor. Bu incir kanser. Ağaçlar bu şekilde olunca biz insanlar ne oluyoruz? Bu meyveyi yiyen insanın durumu ne olacak? Biz şikayetçiyiz, mağduruz. Devlet kuruluşları bize fikir vermiyor. Kaymakamdan valisine kadar sesimizi duyuramıyoruz. Kaymakam rahat, vali rahat. Burada ilçe tarım diye bir şey yok. Her tarafta çiftçinin üstünde baskı var. Burada vatandaş kan ağlıyor. Biz borçluyuz. Yeter artık.
•Ali Karakoç; 15 yıldır bahçe bakıyorum. Ben daha önce böyle birşey görmedim. Bütün emek ve masraflarım gitti. Ne yapıcam şimdi. 300 tane incir ağacım yok oldu. 30 bin TL zararım var. 7-8 bin TL masrafım oldu. Kuruyan incirlere ilaç attım faydası olmadı. Sudan olduğu belli.
•Ali Dedek (59y); Buraya jeotermal yapılırken hiç bir köylüden görüş ve onay alınmadı. Bunlar kaçak yapıldı. Sonra kanun çıkarıldı. Burada Ramazan bayramının Arife günü incir bahçesi içinde jeotermal boru patladı. Suyun değdiği her ağaç kurudu. Yüzlerce dönüm incir arazisi zarar gördü. Diğer bahçelerdeki kuruma 1,5 ay içinde oldu. Daha önce sorun yoktu. Birden poyraz esti ve yapraklar dökülmeye başladı. İncir bitti. Geride kalan hurda incir tamamen asit, yenilmemesi gerekir. Asitin sebebi de jeotermallerin buharları. Bu kurumadan tüm geniş yapraklı ağaçlar etkilendi. İncirler, cevizler, asmalar etkilendi. Jeotermal etrafındakilerin hepsi böyle. Zarar jeotermalin 1000 metrelik etrafında. Esas mağduriyet ise incirde. Benim 5 dönüm arazim var. Önceden bu araziden 25 bin TL gelir elde ediyordum. Bu sene sıfır gelirim var. Hakkımızı aramaktan korkar hale geldik.
•Kadir Topçu (65y); 9,5 dekar arazim var. 2 yıldır ağaçlardan ürün alamıyorum. Bu sene incir ağaçlarım tamamen kurudu. Ortada ne incir var, nede incir ağacı kaldı. Hiç bir yetkiliden de bize el uzatan olmadı.
•Fehmi Ulu(66 y); 2,5 ay oldu, ağaçlarım berbat oldu. İncir ağaçlarımı suladıktan sonra yapraklar döküldü, ağaçlar kurudu. Her halde bir sebep var. Daha önce böyle bir şey yoktu. Buraya jeotermal kurulalı 3 sene oldu. 3 yıldır mağduruz. Zarar hızlı şekilde görülmeye başladı. Bir yıl önce arazimden 30 bin TL gelir elde ettim. Bu sene sıfır kazanç var. Mahkemeye ,Ziraat Odalarına başvurduk, sonuç alamadık.
Jeotermal enerji ve santraller topluma yenilenebilir ve temiz enerji olarak lanse edilmektedir. Yapılan pek çok bilimsel çalışma bunun aksini göstersene bazı Dünya örnekleri ve uygulamalarına göre belki bu söylenebilir. Fakat Aydın’daki jeotermal enerji üretimi kesinlikle yenilenebilir ve temiz olmadığı gibi Aydın tarımı, doğal ve kültürel yaşamı, insan yaşamı ve ekolojik çevre için zararlı olmak ötesinde ciddi tehdit oluşturmaktadır. Aydın’da JES’ler yürürlükteki yasalara göre kurulmamakta ve çalışmamakta, projeleri pek çok eksik ve yanlış bilgiler içermekte, hiç bir resmi kurum tarafından JES’lerin hiç bir uygulaması denetlenmemekte, aksine adeta koruma zırhı içine alınmaktadır.
Tüm bu jeotermal uygulamaları Aydın’ı yaşanmaz hale getirmiştir.
Daha iki ay kadar önce Germencik Alangüllü mahallesinde JES etrafında yer alan 2000 kadar incir ve zeytin ağacı kurumuş, Alangüllü deresinden su içen 100 kadar küçük baş hayvan ölmüş idi.
Ve şimdi içinde bulunduğumuz incir mevsiminin başında Pamukören’de JES etrafında yer alan incir ağaçları ve incir ürünleri kurumaya başladı. Herşeyini incir ağacından gelecek gelire bağlayan çiftçi mağdur, perişan ve sahipsiz.
Topraklar çoraklaşmakta ve çölleşmekte. Canlı yaşamı tehlikeye girmektedir.
Aydın’da Buharkent’ten Söke’ye kadar uzanan tüm toprak, tarım ve yerleşim alanları jeotermallerin bu zararları ve tehlikelerini yaşamaktadır. Aydın’da yetkililerin çevreci ve yaşam savunucularına JES’lerin zararlarını gösteren elinizde delil var mı, siz siyaset yapıyorsunuz söylemini artık bir tarafa bırakıp gerçeklerle yüzleşmesi ve samimi olması gerekir.
Aydın’da çevre felaketleri hızlı şekilde artmakta Aydın topyekün yok olmaktadır.
Aydın’a hiç kimsenin bilerek kötülük yapma hakkı yoktur. Yine Aydın’da hiç bir seçilmiş ve atanmış yetkilinin Aydın’da yaşanan bu felaketlere sessiz kalma,
görmeme, bir şey yapmama hakkı yoktur. Aksi suç ortaklığına girmekte olup bunun vebali ise çok büyüktür.
Yorumlar