Hep kazananların değil, kazanmaya hasret kalanların zaferidir cumhuriyet. Kazanmaya hasret kalanların, kıymet bilenlere emanetidir.
1915’te İngiliz denizaltı, küstah bir torpille batırdı Bandırma’yı. Son nefesini vermeden yetişti ona donanması. Tamir edip iyileştirdiler onu. Ayağa kalktı Bandırma. Dağ gibiydi. İntikamı için Mustafa Kemal’i bekledi.
Çocuk olmaya fırsat bulamadı Mehmet. Henüz annesinin karnındayken babası gitti, beşikteyken abisi. Mehmet de gidecekti elbet. Gitti de… Bıyıklarından önce keple terledi alnı. Terin yerini aldı o tertemiz kanı.
EFENDİLİKTİR CUMHURİYET
*Cumhuriyet… Herkesin emeği vardır onda. 41 yaşındaki Bandırma’dan tutun 14 yaşındaki Mehmet’e varıncaya kadar vazgeçmeyenlerin hikâyesidir bu.
Cephede kazandık. Lozan’da aldık tapuyu. Ama asıl savaş şimdi başlıyor dedi Mustafa Kemal. Silahların çıktığı sandıklara kitaplar girdi. Yeni mermimiz kitaplardı. Bu merminin en güzel silahıysa cumhuriyet… Bir silah ilk defa bu kadar temizdi.
*Ayşe’yi 18 yaşında gelinliğe değil meclise uğurladı. Kulluk etmeyi iyi bilen Ahmet’e, beylik etmeyi anlattı. Efendisi oldu köylü milletin. Ankara vekili oldu o toprak konan emeğin.
Efendiliktir cumhuriyet. Kadın-erkek, zengin-fakir diye ayırmaz insanı. İnsanın adına, sanına değil hakkına bakar. Adaletiyle dünyaya ışık saçar.
Hep kazananların değil, kazanmaya hasret kalanların zaferidir cumhuriyet. Kazanmaya hasret kalanlardan, kıymet bilenlere emanet.