HEKİMLER ÖLÜYOR, SAĞLIK SİSTEMİ ÖLÜYOR
Metin Aydın
Türkiye sağlık çalışanları kara, bir o kadar da üzücü günler geçirdiler bu hafta.
Bir gün ara ile bir tıp öğrencisi, bir asistan doktor ve bir uzman hekimin peş peşe intihar ederek ölüm haberleri yıktı tüm sağlık çalışanlarını. Aslına bakarsanız Sağlıkta Dönüşümün dayattığı yoğun iş yükü altında kendilerine ve meslektaşlarına yabancılaşan sağlık çalışanları bu acılarını bile tam olarak yaşayamadı, paylaşamadı, bir araya gelip birbirlerine başsağlığı dileyip teselli bile edemediler. Evet o kadar vahşi, gaddar ve insanlık dışı bir uygulama on yılı aşkın süredir Türkiye’de uygulanan Sağlıkta Dönüşüm sistemi. Sağlık çalışanları bu sistemde adeta ruhsuz, duygusuz birer robot haline getirildi.
İstanbul Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 4’cü sınıf öğrencisi idi Yağmur Çavuşoğlu. Çok yorgun ve uykusuz olduğunu, sınavının olduğunu fakat hazır olamadığını belirten bir not bırakmış idi arkasında. Oysa kim bilir ne emekler, fedakarlıklar sonrası kazanmış idi tıp fakültesini Yağmur. Ne hayaller kurmuş idi kendisi ve ailesi geleceğe dair. Bilmiyordu belki Yağmur Türkiye’de tıp fakültesini okumanın ne kadar zor olduğunu. Yine bilmiyordu belki Yağmur doktorun, hatta profesörün değerinin olmadığı Sağlıkta Dönüşüm sisteminde tıp fakültesi öğrencisinin hiç mi ama hiç değerinin olmadığını. İşte bu değersizlikler içinde yaşamına son verdi Yağmur hayatının ve mesleğinin baharında. Yitip giden Yağmur, peşinde kuruyan ve çoraklaşan sağlık sistemini bıraktı.
Öksüz kaldı ailesi. Öksüz kaldı sağlık camiası. Öksüz ve hasta kalacak Yağmur’larına, geleceğine sahip çıkamayan Türkiye kamuoyu.
Adana Çukurova Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesinde 2,5 aylık Çocuk Hastalıkları asistan doktoru idi Ece Ceyda Güdemek. Daha hayatının baharında 28 yaşında idi Ece. Gün aşırı nöbetler şeklinde sürüp giden ve 36 saat süren bir mesai günü sonrasında evinin 6’cı katından kendini sonsuzluğa bırakarak aramızdan ayrıldı.
Babası Ece’nin kendisine daha önce çok yorulduğunu, mobbing uygulandığını,
tükenmişlik içinde çalıştığını, TUS’a yeniden girip daha az nöbeti olan bir branşta uzmanlık yapmak istediğini belirti cenazesinde. Çalışma koşulları ağırdı Ece’nin asistanlıkta. Çok fazla sayıda nöbet tutuyor, fazla sayıda hasta bakıyor, fakat nöbet izni kullanamıyor ve çok düşük ücretle çalışmak zorunda kalıyordu.
Soru sormaya çekiniyordu, korkuyordu kendilerine ders vermesi gereken profesörlere asistan Ece. Yeterli eğitim alamıyor uzun çalışma süreleri içinde dinlenemiyor, ders çalışamıyordu. Dayanamadı Ece bu baskılara, haksızlıklara, aşağılanmalara, insana yakışmayan muameleye maruz kalmaya. Utanıyordu çocuklardan. Ağır geliyordu insan olmak, hekim olmak ona. Bakamaz olmuştu artık çocukların yüzüne, bakamaz olmuştu aynalarda kendi yüzüne. Günler geçmiyordu. Göremez olmuştu geleceği. Yalnızdı. Herşey karanlık, bitmeyen zifiri karanlık olmuştu artık ona. Bir gün çocukları öksüz bırakarak ayrıldı aramızdan Ece. Sonsuzluğa uçtu gitti. Hepimizi öksüz bıraktı.
Batman Devlet Hastanesinde görevli idi 39 yaşındaki Kalp Damar Cerrahı uzman doktoru Engin Karakuş. Fazla çalışıyor, fazla nöbet tutuyor, sürekli ameliyat yapıyordu. Ama yetmiyordu Sağlıkta Dönüşüm sistemine göre onun çalışması. Sistem ona daha, daha çok çalış, daha çok ameliyat yap, daha çok performans göster, hastaneye ve sisteme daha çok para kazandır diye dayatıyor, baskı yapıyordu da yapıyordu. Oysa burnunda tütüyordu İzmir’de annesinin yanında bıraktığı çocuğu. Beraber top oynamak, el ele yürümek, güreşmek, onun sıcaklığını hissetmek istiyordu elinde, teninde, kalbinde. Kendisi gibi doktor, aile hekimi olan hamile eşiyle beraber umutla bekliyorlardı yeni doğacak bebeklerini. Daha duyamamıştı yeni doğacak bebeklerinin kalp sesini kulaklarında ama sistem ona hastaların kalbini düzeltmesini, iyileştirmesini istiyordu. Kalbi daralıyordu geceleri, geçmiyordu yalnız günler, aylar. Kaygılıydı İzmir’de yalnız bıraktığı eşi, çocuğu için. Oysa ne hayaller kurarak evlenmişler idi. Fakat sayılı idi beraber yaşadıkları günler ve anlar bu sağlık sisteminde.
Sistem onlara izin vermiyordu beraber çalışmaya, yaşamaya, aile bütünlüklerini sağlamaya. Oysaki başka mesleklerde çalışanlar için eş tayinleri olabiliyor,
parçalanmış aileler birleştiriliyordu. Neydi sağlıkçıların suçu, neydi kendisinin, eşinin, çocuklarının, doğmamış bebeklerinin suçu.
Sorular, bitmeyen cevapsız sonsuz sorular. Sorular kaplıyordu aklını. Anlam veremiyordu Engin bu kalpsiz sisteme. Dayanamadı kalbi Engin’in bu yorgunluklara, baskılara, haksızlıklara. Kalbi yavaşladı, yavaşladı ve doğmamış bebeğini kucağına alamadan “bıktım bu baş ağrılarından” notu bırakarak aramızdan ayrıldı. Umudu, geleceği ve kocaman kalbi durdu Engin’in. Dayanamıyor artık hekimler, sağlık çalışanları bu sisteme. Her gün beş dakikada bir hasta bakmaktan, arada SABİM ve BİMER’e, hasta hakları birimine ifade vermekten nefes alamıyor, yemek yiyemiyor, tuvalete gidemiyor, uyuyamıyor hekimler bu sistemde. Kendilerine, ailelerine zaman ayıramıyor, mesleki eğitimlerini sürdüremiyorlar. 78 milyon nüfuslu Türkiye’de acillere 111 milyon hastanın başvurmasının altında eziliyor hekimler. Ezilmek bir yana hasta ve hasta yakınlarından her gün sözlü, fiziki, cinsel saldırıya maruz kalıyor şiddet görüyorlar. Vur abalıya misali hedef haline getiriyor hekimleri yöneticiler, medya. Hekimler şiddet görüyor her gün yıpranıyorlar ama Sağlık Bakanlığı söz vermesine rağmen bir türlü yıpranma payı ve şiddet yasasını çıkarmıyor.
Sistemin hesabını ve bedelini hekimlerin kanları ve canları ile ödemesine seyirci kalıyor herkes ama herkes.
Ölüyor hekimlik. Hekimlik mesleğinin ruhu ve vicdanı ölüyor, yetmiyor hekimler kendileri ölüyor bu Sağlıkta Dönüşüm’de. Ve hastalar ölüyor. Kendilerine nefes veren, can veren hekimlerin acılarına isyan etmeyen hastalar ölüyor bu sağlık sisteminde. Beraber ölüyor hekimler ve hastalar bu Sağlıkta Dönüşüm sisteminde.
Hekimler, sağlık çalışanları artık ölmek istemiyor bu ülkede. Hiç kimsemin gözünden bir damla yaş akmasını, hasta olmasını, ölmesini istemiyor hekimler.
Hekimler artık yeter diyor. Yeter.
Yorumlar
Trend Haberler
Aydın’a yılın ilk karı yağdı
Aydın'da acı ölüm: Hız tutkusu sonu oldu
Nazilli’de okul yangını: Gece başlayıp sabaha kadar cayır cayır yandı
Genç mühendis kansere yenildi
Aydın'da feci kaza! 27 yaşında hayatını kaybetti
Aydın’da feci ölüm: Süt sağarken akıma kapılarak can verdi