Merhaba değerli okuyucular. Bu hafta yeni bir köşe yazısı ile yine bir aradayız. Acaba bu hafta ki yazımda ne yazsam diye düşünüyorum kaç gündür. Ne yazsam linç yemem okuyuculardan veya ne yazsam rahatsız etmez kimseyi. Konum ne olsun, herkesin duygu ve düşüncelerine hitap etsin diye düşünürken bir şey fark ettim. Neden başkalarını düşünmekten, yapacağımız şeyden hep kendimizi mahrum bırakıyoruz?
Genel anlamda hayatta da böyle değil miyiz? Kim ne der, nasıl düşünürüz, üzülür mü diye diye kendimizi heba ediyoruz hep. Bunu yaparak kendimize ne kadar büyük bir zarar verdiğimizin farkında mıyız?
Kendimize olan saygımızı kaybediyoruz farkında değiliz. Sürekli birine yetişmek için, birilerinin gönlü olsun diye yaşamaya ne kadar devam edeceğiz? Bir de şunu merak ediyorum. Bunu yaşayanlar olarak bir avuç insan mıyız yoksa toplumda da mı bu şekiliz. Çünkü genelde biz Türkler hep her konuda alçak gönüllü olarak her konuda her şeye yardım eli uzatan insanlarız. Herkes üstüne düşeni yapsa ortada mutsuz ve derin düşünceli insanlar kalmayacak aslında. Değerli okuyucular ben bir şey fark ettim, sizle de paylaşmak isterim; Birilerini siz iyileştiremezsiniz, tek taraflı çabayla devranı döndüremezsiniz, her zaman koşan taraf siz olamazsınız. Bu işler öyle olmuyor, her şey insanın içinden geldiği kadar. Gayret yoksa önemi de yoktur, çok basit. Unutmayın, öncelik her zaman sizsiniz.