İnsanın doğayla barışık olduğu sanayi devriminden önce, çevre kirliliğine yol açan etmenler genelde ya savaşlar ya da nüfusun bir noktada aşırı yığılması olmuştu. Bilimin tetiklediği sanayi devriminin hediyesi olan endüstrileşme, tarımsal üretime yönelik teknolojilerin gelişimi, kentleşmenin ve artan nüfusun olumsuz etkileri etkisini çevre üzerinde, özellikle de su kaynakları üzerinde göstermiştir. Sistemin devamı için temel gereksinim maddesi olan temiz su kaynaklarına ulaşım ise gün geçtikçe hayati bir konuma gelmiştir.
Suyun canlılar için taşıdığı önem, onu insanlığın üzerine savaşlar verdiği bir ürün haline getirmiş ve değerini arttırmıştır.
Bu noktada önemli ve değer biçilemeyen bir kaynak olarak yeraltısuları ön plana çıkmaktadır. Ancak bu kaynaklar, önemini arttıran etkenler nedeniyle, bir taraftan da tehlike altındadır. Yerüstü sularını tehdit eden unsurlar, yapılan araştırmalara göre yeraltısuları için de birer tehdit unsuru oluşturmaktadır.
Tarımsal, kentsel ve endüstriyel kirliliğin etkileri her geçen gün kendisini bu gizli kaynaklar üzerinde göstermektedir. Yeraltı sularını tehdit eden kirlilik unsurlarının ve bu unsurların yıllar içinde gösterdikleri eğilimlerin ortaya konması, kalite durum değerlendirmelerinin gerçekleştirilmesi önemlidir.
Durum değerlendirmesi yapılmış, üzerindeki etkiler belirlenmiş bir yeraltısuyu kütlesi için, alınması gereken önlemlerin tanımlanması ve düzenli bir takip sisteminin kurulması mümkün olacaktır.
Büyük Menderes Nehri Havzası ülke yüzey alanının yüzde 3.2’sini oluşturmakta olup, toplam yağış alanı 24 873 km2 dir. Yıllık ortalama yağış 635 mm, toplam baraj sayısı 13, ana tarımsal ürünler pamuk-incir-zeytindir. Büyük Menderes Nehri, Ege Bölgesi’nin en uzun (584 km) nehridir. Büyük Menderes Havzası Ege, İç Anadolu ve Akdeniz Bölgeleri arasında bir geçit özelliği taşıdığından, havzanın iklimi yer yer farklılıklar göstermektedir. Havzanın, doğu ve kuzeydoğusunda karasal iklim hüküm sürerken, batı ve güney kesimleri Akdeniz iklimi özelliği göstermektedir. Havzadaki arazinin yüzde 53’lük kısmı orman ve yarı doğal alanlar, yüzde 44’lük kısmı tarımsal alanlardan oluşmaktadır.
Büyük Menderes Havzası’nda tarımsal faaliyetler önemli bir yer kaplamakta, buna bağlı olarak havza genelinde gübre ve zirai mücadele ilaçları kullanılmaktadır. Büyük Menderes Havzası’nda önemli ölçüde çevresel baskı oluşturan faktörler arıtılmadan deşarj edilen evsel atıksular, düzensiz depolama sahaları, tekstil ve deri üretiminden kaynaklanan endüstriyel atıksular, zeytinyağı üretiminden kaynaklanan karasu, tarım ve hayvancılık faaliyetleri, jeotermal sulardan kaynaklanan kirlilik, iklim değişikliği olarak sıralanabilir.
Jeotermal suların Büyük Menderes Nehrine ulaşması, sıcak olması ve Bor içermesi önem arz etmektedir. Bu suların sulamada kullanılması sonucunda, Aydın ovası topraklarında yüksek oranlarda Bor elementi tespit edilmiştir.
DSİ tarafından yapılan arazi etüdlerine göre; havzada sulanan veya sulanabilir özelikte olan arazilerin toprakları, genelde alüvyal karakterde, geçirgenlikleri iyi, yüksek verim potansiyeline sahiptir. Büyük Menderes Havzası’nda, hem içme suyu temini hem de sulama için yeraltı sularının kullanımı oldukça yaygındır. Havza içerisinde kalan yeraltı suyu kaynakları 4 ana su kütlesi olarak tanımlanabilir. En büyük iki su kütlesi olan Aydın- Denizli (4344 km2) ve Uşak-Banaz-Sivaslı (4082 km2) yeraltısuyu kaynakları doğrudan Büyük Menderes Nehri’ne bağlıdır. Diğer iki su kütlesi, Tavas-Kale (577 km2) ve Muğla-Yatağan (483 km2) kaynakları dolaylı olarak Büyük Menderes Nehri mansabına bağlıdır.
Orman ve Su İşleri Bakanlığından Ö.Yıldırım 2015 yılında Büyük Menderes Havzası DSİ Genel Müdürlüğü Su Veri Tabanından alınan verilerle, 2001-2004 ve 2009-2012 yılları arasındaki yeraltı suların ortalama derişimleri üzerinden eğilimler incelendiğinde; Bor, Nitrat, Elektriksel iletkenlik ve çözünmüş katı maddeler, Kalsiyum, pH artan eğilimde saptanmıştır.
DSİ tarafından 2022 yılında Germencik ilçesinde Alangüllü ve Hıdırbeyli’de yeraltı sularında yapılan analizlerde pek çok ağır metal değeri normal sınır değerlerinden binlerce-yüzlerce kat fazla saptanmıştır.
DSİ’nin Alangüllü’de yeraltı sularında tespit ettiği ağır metal sevileri Ege Üniversitesinden M. Bolca tarafından 2007-2008 yıllarında Alangüllü yeraltı sularında tespit ettiği ağır metal değerlerinden yüzlerce kat fazla olarak saptanmıştır. Bu sonuçlar Germencik ilçesinde 2007-2022 periyodunda yeraltı sularındaki ağır metal seviyelerinin artan eğiliminde olduğunu göstermektedir.
Aydın’da yeraltı sularındaki ağır metal kirliliğinin artan eğilimi sadece yeraltı suları ile sınırlı kalmamaktadır. Yapılan analizler yeraltı sularının ağır metal kirliliğinin içme sularına bulaşma eğiliminde de artış olduğunu göstermektedir.
Aydın’da yeraltı sularında artış eğiliminde olan ağır metal kirliliği, ve bu kirliliğin içme sularına bulaşma eğilimindeki artış, Aydın ilindeki hem halk sağlığı, hemde tarım ve tarımsal ürünlerin güvenliği, sürdürülebilirliği üzerinde artan boyutlarda tehlike oluşturmaktadır.