Dünya'nın en önemli ülkesinde yaşamanın bedeli ağır
Halit Tükenmez
Aslına bakarsanız Dünyada bizim ülkemizden daha stratejik belki daha zengin bir başka ülke yok. Neden derseniz, Dünyada üç kıtayı birbirine bağlayan bir başka ülke yok.
Bir zamanlar bir yerlerde okumuştum, belki 20 yıl önceydi. Uzaydan bakmışlar, uydudan Türkiye'nin hangi dağında, hangi taşında, hangi ovasında, hangi vadisinde, hangi maden var, rezervi ne kadar, günün şartlarına göre ederi ne kadar. Ekranda sıralamışlar alt alta, 3 katrilyon dolar olarak okumuştum. Belki herkes inanmakta zorlanabilir, deposu bor ile doldurulmuş bir otomobilin 200 liralık yakıtla 19.000 km yol gidebileceği bir dönemde Dünyanın en önemli yakıtı olacak Bor madenlerinin neredeyse yüzde 70'i bizim ülkemizde. Toryum'da Dünya üçüncüsüyüz. Hani böyle bakınca gerçekmiş gibi duruyor.
2003 yılında şüpheli bir trafik kazasıyla hayattan alınan Efsane Vali Recep Yazıcıoğlu'nun da son dönem vatan topraklarının madenlerini korumaya çalıştığını düşününce bu maden işi bayağı sardı beni. Bu arada her şeyi bilen Google Hazretlerinde "Roccofellerin Türkiye İtirafları" başlıklı sadece Roccofeller'in değil Rothschild'in itiraflarının da yer aldığı bir yazıyı da okuyunca. Nedense kafamda bir sürü soru işareti oluştu.
Gerçi onlarda söylüyor Türkiye'nin Dünyanın en önemli ülkesi olduğunu. 100 kusur yıldır adamların ülkemiz üzerinde oynamadıkları oyun kalmamış, ama yine kendileri itiraf ediyorlar "Atatürk Türkiye üzerindeki planlarımızı 50 yıl geciktirdi." diyorlar.
2013 yılında Üstad Naci Kaptan'ın gerçekleştirdiği röportajda, Rothschild'den bir paragraf sadece; OSMANLI’YI YIKMAK ZOR OLMADI
“Dünya ülkelerini nasıl ele geçirmeyi düşünüyorsunuz?” diye sordum. Rothschild kendimden emin bir tavırla konuşmayı sürdürdü.
Rothschild: Sana tarihten örnekler vererek gücümüzü göstermek istiyorum; Birinci Dünya Savaşı, Avrupa’da bize karşı olan imparatorlukları dağıtmak ve en önemlisi Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalayarak Ortadoğu’daki petrol yataklarını ele geçirmek ve İsrail devletinin yolunu açmak için çıkarılmıştı. İsrail devletinin kurucusu sayılan Theodor Herlz, o zamanki Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit’e giderek, bizim ailemizin desteğiyle Filistin topraklarını satın almak istedi. Fakat padişah bize karşı çıktı. Bizim için Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkmak çok zor olmadı. Çünkü padişahlar genellikle Türk kadınları yerine, fethettikleri ülkelerden köle olarak getirdikleri başka din ve ırklara mensup kadınlarla evleniyorlardı. Tabii Hürrem Sultan gibi bu kadınlar zamanla ülke yönetiminde söz sahibi oldular ve kendileri gibi yabancı kökenli adamlarıyla bizim istediğimiz gibi, ülkeyi yıkıma götüren bir şekilde yönetmeye başladılar.
Padişahlar ise devlet yönetiminin emin ellerde olduğu düşüncesiyle zevk ve sefaya dalmışlardı. Bu da Osmanlı’nın çöküş devrini başlattı. Mason örgütleri tarafından kışkırtılan insanların çıkardıkları isyanlarla topraklar kaybedilmeye başlandı. Hazine plansız harcamalarla tüketildi. Savaş sonunda hedefimize ulaşmamıza az kalmıştı; ama Atatürk adında bir lider ortaya çıkarak planlarımızı bir süreliğine ertelememize neden oldu. Tabii ki sonuçta bizim finans ve silah sanayi şirketlerimiz servetlerini onlarca kez katladılar. I. Dünya Savaşı sonunda Monarşizm tez olarak, Demokrasi antitez olarak, Komünizm’i yani sentezi oluşturdu."
Gerisini merak eden Google Hazretlerinden takip edebilir. Şimdilerde bakıyorsunuz komşumuz Suriye'de bir üçüncü dünya savaşı başlamış gibi sanki. Aslında 27 yıl önce 1991 yılında stratejik ortak dediğimiz ABD Devlet Başkanı George W.Bush'un Körfez Savaşını başlatırken ilan etmiş olduğu "Haçlı Savaşları" devam ediyor. Düşünün Suriye'de rejim güçleri PKK/PYD'yi vuruyor, 40 yıldır PKK'nın hamiliğini yapan ABD güçleri de rejim güçlerini vuruyor. Öte yandan İran ile İsrail'de Suriye'de bilek güreşi yapıyorlar. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Amerika Beşir Esad'ı devirmek için çalışıyor, Suriye'yi bunun için karıştırdı. Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Suriye'nin bölünmesi lazım. Oysa Suriye'nin bölünmesi demek BOP kapsamında bölünme sırasının Türkiye'ye gelmesi demek. Bu arada bizde bir taraftan Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz, bir taraftan Esad'in gitmesini istiyoruz. Esad sayesinde yüz yıllar sonra Akdeniz'e inme fırsatı bulan Rusya ise Beşir Esad'ın iktidarının devamını istiyor sanki. Bir taraftan ABD 913 kilometrelik Suriye sınırımıza 90.000 kişilik bir terör devleti kurmaya çalışıyor ve bu terörist devlet için bütçesinde toplamda 550 milyon dolar pay ayırıyor.
İşin ilginç tarafı Suriye'deki teröristlere giden silahlar ve korunak yapmak için kullandıkları çimento, demirin de Türkiye'den gittiği söyleniyor. Benim kafam çok karıştı valla. Bizim Mehmetçiklerimizi öldüren bu silahlar ve malzemeler buradan gidiyorsa sınır kapılarımız ne işe yarıyor? İnsan sormadan edemiyor.
Ama bildiğim bir şey var Arkadaşlar. Dünya'nın en önemli ülkesinde,daha doğrusu Dünyanın merkezinde oturmak öyle kolay değil. Bu coğrafyada dikenli otlar çok. Ve bu otlar her zaman ayağımıza batacak. Ya ayağımıza sağlam birer ayakkabı giyeceğiz, yalın ayak sokağa çıkmayacağız, yada ayağımıza batan dikenleri çıkarıp yolumuza devam edeceğiz.
İstiklal Marşımızın Yazarı Rahmetli Mehmet Akif Ersoy "Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın" diye dua etmiş ama. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra ülkenin başına geçen yöneticilerin ne kadar gaflet içinde olabileceklerinin hesabını yapamamış rahmetli. Düşünün biz uçak fabrikası yapmışız, araba fabrikası yapmışız, seri üretime geçmişiz ama sonra gelen aklı evvel yöneticilerimiz yüzünden bu fabrikaları kapatmışız. Dünyada medeniyet Türklerle başlar ama, biz batılıların bizden daha medeni olduklarına inandırılmışız. Şimdilerde Araştırmacı Yazar Oktan Keleş ile Tarihçi Kazım Mirşan'ın araştırmalarından Türkçe'nin 27.000 yıllık tarihi olduğunu, Latince dahil bir çok dilin Türkçe'den türediğini Türklerin aslında öyle tarih kitaplarında yazıldığı gibi 10 bin yıllık değil, bilinen 35 bin, 35 bin yılda bilinmeyen olmak üzere aslında 70 bin yıllık tarihi olduğunu öğreniyoruz. Yanlış hatırlamıyorsam Kuyucak Anadolu Lisesi Tarih Öğretmeni Yalçın Keser öğretmenimizde 35 bin yıllık tarihimizi bir kitap haline getirmişti.
Aziz Dostlar bu güne kadar genelde hep ABD ile ilişkilere ve ABD'nin üstümüze oynadığı emperyal oyunlardan söz etmiştik. Bu konuda malzeme çok fazla olduğu ve yöneticilerimiz de ABD ile daha çok haşır neşir olduklarından böyle yazdık ancak bu Rusya'nın, İngiltere'nin, Fransa'nın, Yunanistan'ın, Ermenistan'ın, Güney Kıbrıs'ın, Mısır'ın, Suriye'nin, İran'ın v.s. ülkelerin bizim dostumuz oldukları anlamına gelmiyor. İlk fırsatta Rusya'nın baskıları sonucu nasıl Nato'nun kucağına itildiğimizi de yazacağım.Ama bu günlük bu kadar yeter diye düşünüyorum.
Esen kalın...
Yorumlar
Trend Haberler
Aydın’a yılın ilk karı yağdı
Aydın'da acı ölüm: Hız tutkusu sonu oldu
Nazilli’de okul yangını: Gece başlayıp sabaha kadar cayır cayır yandı
Genç mühendis kansere yenildi
Aydın'da feci kaza! 27 yaşında hayatını kaybetti
Aydın’da feci ölüm: Süt sağarken akıma kapılarak can verdi