ÇOCUKLUĞUM
İpek Yüksel
Affan Dede'ye para saydım,
Sattı bana çocukluğumu.
Artık ne yaşım var, ne adım;
Bilmiyorum kim olduğumu.
Hiçbir şey sorulmasın benden;
Haberim yok olan bitenden.
Bu bahar havası, bu bahçe;
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim;
Hiç bitmese horoz şekerim!
Cahit Sıtkı TARANCI
………………………………………..
Bir bayram sabahları yaşanan sevinç, bir de parklara giderken duyulan sevinç. Büyükler için çocukluğun unutulmazlar anlarıdır. Geçen gün iş dönüşünde, Nazilli’nin en meşhur parklarından biri olan 23 Nisan Parkı’nın yanından geçerken, yanakları koşmaktan kıpkırmızı olmuş bir çocuk dikkatimi çekti. Aniden yavaşladım ve çocuğu izlemeye başladım. Elinde bir telefon, parktaki bütün oyuncakları tek tek dolaştı. Salıncağa bineceğini düşündüğüm sırada zincirinden geri çekip var gücüyle fırlattı. Tek tarafı kırılan salıncak demirlerin üzerinde asılı kaldı. Tekrar kumları savurarak koşup bankta cep telefonuyla uğraşan annesinin elini yakaladı, adeta sürüklercesine annesiyle birlikte çıkıp gittiler.
Çocuğun arkasından bakarken içimin acıdığını hissettim. Çünkü o park çocuk sesleriyle çınlayan, benim çocukluğumun geçtiği parktı. Boş olan banklardan birine oturup parkın sessizliğini dinlemeye başladım.
Anılar durur mu… Hemen sahnedeki yerlerini aldılar. Tahterevallide sıra bekleyişim, salıncaktan inmem için fırsat kollayan çocuklar, kum havuzunda düşüşüm… Şimdi yıllar sonra tatlı bir tebessüm.
Çocukların sesi, yoldan geçen arabaların sesini bastırırdı. Her oyuncağın başında uzayıp giden sıralar olurdu. En fazla da salıncağın başında sıra beklenirdi. Çünkü salıncak özgürlüktü, uçmak gibi bir şeydi. Saçların gökyüzüyle buluştuğu yerdi. Ya bugün… Bu parklar nasıl bu kadar sessiz ve kimsesiz kaldı? Hani çocuklar nerede?
Sanırım teknoloji parkları da yenmeyi başardı. Artık çocuklar zamanlarını telefon ya da bilgisayar başında harcıyorlar. Yoksa büyükler mi dışarıda oyun oynamanın tadını iyi aktaramadılar? Mesela her gün yeni bir top alıp her seferinde o topun patladığı gün sonundan bahsetmedik mi? Ya da saklambaç oynarken sobelenmemek için yaşadığımız heyecandan. Parklar bu kadar sessiz kalmayı hak etmiyorlar. Gökyüzünün altındaki çocukları kucaklayan, her zaman kalabalık, her zaman mutluluk veren bir ülke olarak kalmalılar.
Aslında ben sadece çocukluğumu izlemek istemiştim…
Yorumlar