Mimar Sinan Mahallesi’ndeki tribleks villamda aristokrat aristokrat yaşarken, Funda’nın “Eeee artık temizliğe yardım edersin” demesiyle daha küçük bir eve taşınma kararı aldığım bir günün sabahından hepinize günaydın.
Zengin ve yakışıklı bir aristokrat olsam da ülkenin içinde bulunduğu durum beni bile etkilemiş durumda.
Funda sağ olsun “Hayatım yemeği, çamaşırı ve ütüyü ben yaparım. Hatta sabahları portakal suyunu da ben sıkarım” dediği için aşçıyı ve hizmetçiyi işten çıkardım. Temizliğe yardım edeceğimi de hesaplayarak daha küçük bir eve taşınma teklifini de düşünmeden kabul ettim.
*
Küçük bir ev aramak için villamdan çıktım.
“Düğünler iptal, nikahlar 30 kişi ile sınırlandırıldı. Çeyrek zaten pahalı çevremdeki fakirler gram bile takmaz. Takıdan ciddi zararım var bi de benzin masrafı yapmayayım” diye düşünüp yürümeye başladım.
Mahalle aralarında yürürken bulduğum ve “Oha burada nasıl yaşıyorlar?” dediğim evlerin bile kirasının yüksek olduğunu görünce beni zengin ve yakışıklı yarattığı için Allah’a şükrettim.
*
Pandemi başladığından beri yaklaşık 10 ay oldu.
10 aylık süreçte aylarca kapalı kalan esnafın, kısa çalışma ödeneği diye yarım maaş alan işçinin bu kiraları ödemesi imkansız hale gelmiş.
Üstelik bu süreçte devletine yıllarca vergi ödemiş vatandaşın devletten beklentisi olması kadar doğal bir şey yokken, eleştirdi diye “Vatan haini” damgası yemesi de cabası.
*
Fakirin derdi beni niye geriyorsa böyle iç karartıcı ekonomik şeyler düşünüp durdum. O sırada yanımdan bir itfaiye aracı geçti. “Ateşe tapanlar, itfaiyeyi görünce taşlıyorlar mı acaba?” diye düşünmeye başlayarak kendi gerçek kişiliğime döndüm.
*
Atatürk Kent Meydanı’na geldiğimde gazeteci arkadaşlarla karşılaştım. Onlarda garibim pandemi yasaklarından etkilenmişler ağlaşıp durdular.
Cemiyet Başkanı olduğum için “Başkan şu konuya bi el at. Bak Büyükşehir Belediyesi’nin 2021 yılı basın bütçesi 9 milyon liraymış” dediler.
“Bi dakka hemen hallediyorum” diyerek Büyükşehir Basın Yayın Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı Onur Arazsu’yu aradım.
“Sevgili başkanım” diyerek şirinlik yaptım ve “Şu bütçenin en az 8 milyonunu Aydın’daki gazetelere istiyorum” dedim.
Onur başladı gülmeye.
“Valla başkanım çok isterim ama bu gerçekleşmemiş bir bütçe. Bana bağlı İletişim Şube Müdürlüğü, Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü, Etkinlik ve Tören Hizmetleri Şube Müdürlüğü ve Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Şube Müdürlüğü olmak üzere 4 şube müdürlüğü var. Bu şubelerde çalışan personellerin maaşları, özlük hakları, araç kiraları, makine teçhizat ve kırtasiye giderleri bu bütçenin içinde. Ayrıca belirli gün ve haftalarda verilen kutlama ilanları ve belediye hizmetlerinin tanıtımının yapıldığı ilan giderleri de bu bütçede var. Biz yerel gazetelerimizi kutlama ilanları ile desteklemeye çalışıyoruz” dedi.
*
Döndüm gazeteci arkadaşlara ve durumu anlattım.
Neymiş, gerçekleşmesi tahmin edilen bütçede o birimlerde çalışanların maaşları, özlük hakları başta olmak üzere bir yılda yapılacak tüm işler, hatta kırtasiye masrafları da dahilmiş.
1 milyon 200 bin nüfuslu bir şehirde büyükşehir belediyesinin 9 milyon bütçesi çok da anormal değilmiş.
Bu para sadece tanıtıma, reklama harcanmıyormuş.
*
Arkadaşlarla fikir birliğine varıp ayrıldık.
Ev aramaktan vazgeçip villama döndüm.
Merak ettiğim için diğer belediyelerin bütçelerine baktım.
Mesela 2 milyon nüfuslu Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı’nın 2020 yılı bütçesi 20 milyon 65 bin liraymış.
Mesela 160 bin nüfuslu Nazilli Belediyesi’nin 2021 yılında Basın ve Halkla İlişkiler bütçesi 2 milyon lira tahmin ediliyor.
Mesela 200 bin nüfuslu Efeler Belediyesi’nin 2020 yılı performans programında Basın ve Halkla İlişkiler bütçesi 5 milyon 834 bin lira olarak gerçekleşmiş.
*
Yani bütçedeki rakamların tamamı gazetelere veya tanıtıma harcanmıyor.
Siz bakmayın belediyelere aba altından sopa gösterip, sonra “Valla elimde hiç bişey yok, bende sağdan soldan duydum” diyenlerin abartmalarına.
EĞER
Eğer 5 çift ayakkabın varsa zenginsin.
3 çift varsa orta halli.
1 çift varsa fakirsin.
*
Eğer eline para geçtiğinde eski yokluk ve çocukluk günlerin aklına gelip hüzünleniyorsan, merhametini kaybetmemişsindir.
Eğer hırslanıyorsan, sen artık sen değilsin.
*
Eğer çocukken mahallede yalın ayak, götü çıplak top koşturmadın, ip atlamadıysan hiç çocuk olmadın demektir.
GÜNÜN FIKRASI
Kadın komşusuna, kocasının her gece sabaha karşı gelmesinden dert yanıyormuş.
Komşusu:
“Sana tavsiyem, benim yaptığımı yapman” demiş.
Kadın:
“Sen ne yaptın?” diye merakla sormuş.
Komşusu:
“Benim kocam da bir gün sabaha karşı eve geldi. ‘Ahmet sen misin hayatım?’ diye seslendim. Bu, onu tedavi etti ve eve erken gelmeye başladı” demiş.
Kadın şaşkınlıkla sormuş:
“Tedavi mi etti? Nasıl yani?”
Komşusu gülerek cevap vermiş:
“Çok kolay hayatım. Kocamın adı Hasan”
GÜNÜN TESPİTİ
“..gidilmeye değer hiç bir yolun ‘kestirmesi’ yoktur..” BEN
“..10 parmağımda 9 marifet var, biriyle de hep burnumu karıştırıyom..” GÜNÜN SÖZÜ
“..o elbiseyi sonra değil, şimdi giy.. o gezintiye sonra değil, şimdi çık.. o kitabı sonra değil, şimdi oku.. onu özlediysen sonra değil, şimdi ara.. çünkü hayat sonraya kalmaz, hayat planları beklemez.. ve hayat ‘sonraları’ hiç sevmez..” KADINLAR ERKEKLER
"..kadınların yavru bir 'köpeğe' ve yakışıklı bir 'erkeğe' verdikleri tepki hiç değişmez; 'ayy çok tatlı'.."