Günümüzde iklim krizi olarak adlandırılan küresel ısınmanın en önemli nedenleri arasında fosil yakıt kullanımı ve havayı kirleten kömürlü termik santraller gelmektedir. Bilim kirli havanın sağlık üzerine etkilerini çok net ortaya koymuştur. Dünyada her yıl toplam 8 milyon insan hava kirliliği nedeniyle erken ölmektedir. Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı’nın 2013 yılında açıkladığı raporunda dış ortam hava kirliliğinin, akciğer kanserine neden olduğunun ve mesane kanserine yakalanma riskini arttırdığının bilimsel kanıtlarla kesin olarak ortaya konduğunu; bu nedenle hava kirliliğinin, insanda kanser yapıcı etkenler listesine alındığını duyurmuştur. Güncel bilimsel çalışmalar, kirli hava solumanın, solunum ve dolaşım sistemi başta olmak üzere tüm sistemleri etkilediğini vurgulamakta, yol açtığı çok sayıda sağlık sorunu nedeniyle hastalık yükünü arttırdığını ve erken ölümlere yol açtığını bildirmektedir. Kirli hava en çok da bebek ve çocukların sağlığını, büyümesini ve gelişmesini olumsuz etkilemektedir.
Ülkemizde hava kirlidir ve kirli hava soluyoruz. Temiz Hava Hakkı Platformu’nun yayımladığı Kara Rapor’a göre Türkiye’de 2018 yılında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ait hava ölçüm istasyonlarından, hesaplamalar için yeterli sayıda ölçüm yapılan 73 ilin 72’sinde hava kirlidir. Bu kentlerimizde yaşayanların akciğer kanseri, solunum yolu hastalıkları başta olmak üzere, hastalanma riskleri havası kirli olmayan kentlerde yaşayanlara göre çok daha fazladır.
Yapılan çalışmalar Türkiye’de 2017 yılında yaşanan her 100 ölümden 13’ünün başka bir ifadeyle, 50 binden fazla ölümün hava kirliliği nedeniyle gerçekleştiğini göstermektedir.
Termik santrallerinin insan ve çevreye verdiği zararlar ortadadır. Yatağan Termik santralinin atmosfere saldığı milyonlarca ton karbondioksit sonucu binlerce hektar orman kurumuş, bölgedeki tarımsal ürünlerin verim ve kalitesi düşmüştür. İnsanlar üzerindeki tahribatı ise felaket boyutlarındadır. Benzer durum, Afşin-Elbistan havzasında yaşanmaktadır. Uzun yılar filtresiz çalışan santral nedeniyle yörede kanser ve solunum yolu hastalıklarının sayısında korkunç derecede artış olmuştur. Ankara Onkoloji Hastanesi verileri bu hastaneye gelen kanser hastalarının yüzde 60’ının Afşin-Elbistan bölgesinden geldiğini göstermektedir. TÜİK ölüm nedeni istatistiklerine göre de Zonguldak'ta son 10 yıl içerisinde kanser ve solunum sistemi hastalıklarından ölenlerin sayısındaki artış olağanüstü. Kanser nedeniyle ölüm oranı son on yılda yüzde 54, solunum sistemi hastalıklarından ölüm oranı ise yüzde 87 artış göstermiş.
Diğer yandan, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun resmi raporlarına göre, termik santrallerin bacalarından çıkan partiküllerde ve kazanlarından alınan külde radyoaktivite vardır. Rüzgar ve yağışlarla bu küller çevreye yayılmaktadır.
2013 yılında 16 adet kömürlü termik santral özelleştirilmiş, daha sonra baca filtreleri kurulması ve yetersiz olanların ıslah edilmesi için santral sahiplerine milyonlarca lira para ödenmiştir. 2019 yılına gelinmesine rağmen hiç bir termik santral filtre kurmamış, havayı kirletmeye devam etmiştir. TBMM’i mevcut bu duruma rağmen Kasım 2019 tarihinde termik santrallerin fitre kurmaları için ilave 2 yıl daha süre tanıyan bir kanun maddesini TBMM’de kabul etmiştir. Toplumda büyük bir infial yaratan bu maddenin kabulü, Cumhurbaşkanı tarafından veto edilerek TBMM’ne geri gönderilmiştir.
Sağlığa etkileri çok net ortaya konmuş, kanser yaptığı kanıtlanmış, hastalık ve sakatlıklara yol açtığı, anne karnındaki bebeği bile zehirlediği bilimsel kanıtlarla orta konmuş kirli havaya yol açan bu kömürlü termik santrallerin halk sağlığını tehdit etmesine TBMM tarafından onay verilmesi Anayasa’nın 56. Maddesi’nde tanımlanan sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı ile çelişmekledir.
Termik santrallerin iki buçuk yıl daha filtresiz çalışmasının halk sağlığına etkisi Türk Tabipler Birliği(TTB) tarafında hesaplandı. TTB’ye göre bu izin ile “2 bin 860 erken ölüm, 1 milyon 50 kayıp iş günü, 7 milyon 390 hastalık izni, 3 bin 690 hastaneye yatış, 17 bin 400 çocuklarda bronşit, 2 bin 20 yetişkinlerde bronşit, 156 bin çocuklarda astım ve bronşit semptomu görülebilir, idi.
Oil Change International" ve "350.org" isimli iki küresel çevre örgütünün hazırladığı raporda, fosil yakıtların yol açtığı sağlık faturasının Türkiye ekonomisine yıllık 3 milyar 900 milyon dolar olduğu belirtilmiştir.
Aydın’da şu an termik santral yok. Fakat Aydın’da yoğun karbondioksit salınım miktarı nedeni ile sera gaz artışına ve iklim değişikliğine sebep olan jeotermal santraller( JES) mevcut. JES’ler Aydın’da bırakın termik santral benzeri etkiyi, termik santrallerden çok daha fazla karbondioksit salınımına, hava kirliliğine sebep olmaktadır. Aydın’da şu an 38 JES, 1200’den fazla jeotermal kuyu var. Bunlar 1 yılda Aydın’da: 210 milyon ton “su buharını” ve 10 milyon ton “yoğuşmayan gazları” havaya; 90 milyon ton “akışkanı” yerüstü su kaynaklarına bırakılmaktadır. JES’lerin yoğuşmayan gazları içinde en önemlileri CO2-SO2-H2S-Hg-NH3-Metan-Etan-Radon- Talyum vs.dir. Aydın’da bulunan jeotermal kaynakların jeolojik özellikleri itibarı ile salınım yaptıkları gazlar içinde bulunan yoğuşmayan gaz miktarı dünyadaki örneklerinden çok fazladır. Nitekim Kızıldere jeotermal sahasında salınan gazlar içinde bulunan yoğuşmayan gaz oranı ağırlıkça buharın yüzde 10-21’i arasında iken dünya örneklerindeki bu oran yüzde 1-2 civarındadır. Yapılan bilimsel çalışmalara göre JES’ler “yeni nesil termik santrallerden” 4 kat fazla CO2 salıyor. Bu verilere baktığımızda Aydın’da şu anda bulunan 38 JES’in en azından 1 termik santral benzeri etki göstermekte olduğu için şu an Aydın’da 38 termik santrali benzer etki gösteren JES’lerin olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Hava kirliliği sağlığa yönelik ilk 10 risk faktöründen biri ve kanserojendir. 2014 yılında ülkede hava kirliliğinin en fazla olduğu 8’ci il Aydın olmuştur. Aydın yaz dönemi ülkede SO2 kirliliğin en fazla olduğu 2’ci il ve Aydın’da JES’lerden başka bu miktarda SO2 salımı yapan başka herhangi bir sanayi işletmesi söz konusu değildir. TÜİK’in 2017 yılı verilerine göre Aydın’da, Türkiye ortalamasına göre dolaşım sistemi hastalıklarına bağlı ölümler yüzde 40; solunum sistemi hastalıklarına ölümler yüzde 28; kansere bağlı ölümler yüzde 16; toplam ölüm sayıları yüzde 26 daha fazla gerçekleşmiştir.
Peki Aydın’da termik santrallerden daha fazla zarar veren JES’lerin bu zararlarını önlemek amaçlı herhangi bir şey yapılmakta mıdır? Hayır.
Üzücü olan ise JES’lerin zararlarını çok net bir şekilde ispatlayan pek çok bilimsel makale, tez çalışması varken resmî makamlar tarafından böyle çalışmalar yok denilebilmekte, buyurun araştırma önergesi verelim yapılsın veya yapın denilince araştırma önergesi engellenmekte, bakanlık veya belediyeler yıllardır araştırma yapacağız demelerine rağmen bir şey yapılmamakta, Aydın’da hava çürük yumurta kokarken bu ineklerin saldığı gaza bağlanabilmekte, incir ve zeytin üretimi zarar görürken JES’ler üretimi arttırıyor gibi insan aklı ile alay eden şekilde açıklamalar yapılabilmektedir.
Tüm bunlardan daha önemli bir olay bir ay kadar önce ortaya çıktı. Aydın’da otuz yılı aşkın süre bir geçmişi olan JES’lerin çoğunun İşyeri Açma ve Çalıştırma Ruhsatı olmadan çalıştığı, resmî makamlar tarafından bunlara göz yumulduğu ortaya çıktı. Aydın Baro yönetiminin açıklamasına göre Germencik’te 11, Efeler’de 3, Köşk’te 3, Kuyucak’ta 6 JES’in İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı yok. Baro yönetimi yetkililer hakkında suç duyurusunda bulundu. Adaletin olduğu kanunların uygulandığı bir ülkede böyle bir durum ortaya çıktığı anda JES’lere ruhsat verme, denetleme yetkisi olan tüm yetkililer anında görevlerinden alınır, gerekli hukuki işlem başlatılır. Maalesef bu konuda Aydın’da yaprak kıpırdamadı. Yaşananlara göre Aydın’da tuz değil, adalet çürük yumurta kokmuştur.
Görünen ve gelinen nokta onu göstermektedir ki, Aydın’da JES’lerin böyle garabet uygulamalarına son verebilecek tez makam sayın Cumhurbaşkanlığı makamıdır. Aydın halkı, sayın Cumhurbaşkanımızın termik santrallerin filtresiz çalışmalarına izin veren yasayı veto ederken söylediği “halk sağlığı her şeyden önde gelir” açıklaması ve yaklaşımını JES’ler konusunda da istemekte, beklemektedir.