Çevre, canlı ve cansız varlıkların karşılıklı etkileşimlerinin bütünüdür. Bir başka tanıma göre çevre, evrensel değerler bütünüdür. Bitki ve hayvan toplulukları, cansız varlıklar, insanın tarih boyunca yarattığı uygarlık ve bunun ürünleri tüm insanların ortak varlığıdır.
İnsanın doğayı kullanıp bozması, özellikle endüstri devrimiyle hız kazanmış, doğanın kendi kendini yenileme kapasitesinin üstünde bir yükle karşılaşmasının başlangıcı olmuştur. Ekonomik büyüme isteğinin itici gücü sanayileşme ve sanayileşmenin harekete geçirdiği kentleşme, çevreye karşı hiçbir kaygı duymadığı için yaşam ortamlarını yalnızca bozmuş, yok olmaya mahkum etmiştir. Kirlenmeler sonucu oluşan küresel etkilerin arasında en tehlikelileri sıcaklıkların artması, buzulların erimesi ve dolayısıyla deniz suyu seviyelerinin yükselmesi, ozonun delinerek ultraviyole ışınların dünyamıza ulaşması olarak söylenebilir.
Aydın ili, Türkiye ve Aydın’da meydana gelen çevre kirliliği ve bu kirliliğin yarattığı etkileri artarak yaşamaktadır. Aydın’ın en önemli çevre kirlilik problemleri hava-su-toprak ve gürültü kirliliğidir.
Hava Kirliliği; Aydın’da havanın kirlenmesinin en önemli sebepleri plansız kentleşme, yeşil alanların azalması, ısınmada kullanılan yakıtlar, endüstriyel kaynaklı emisyonlar, jeotermal gazlar, trafik kaynaklı emisyonlardır. Aydın, geri kalmış yörelerden göç aldığı için gecekondu mahalleleri artmakta, tarım topraklarının amaç dışı olarak meskun yerler kullanımına açılmakta. Bu yapılaşmaların gelişigüzel ve denetimsiz bir şekilde olması ve belirli yerlere birikmesi bu noktalarda kış aylarında hava kirliliklerine neden olmaktadır.
Diğer yandan Aydın’da hava kirliliğini yok edecek yeşil alanlar tahrip edilmekte ve zarar görmektedir. Yeşil alanların yok olmasının sebepleri; orman yangınları-tahribatı, bilinçsiz hayvan otlatma, kontrolsüz kerestecilik çalışmaları, kırsal kesimdeki ormanlara zarar verilmesidir.
Hava kirliliğini oluşturan en tehlikeli gazlardan biri Kükürt dioksittir(SO2). SO2’in çok az oranlarda havada bulunması bile insan hayatını tehlikeye sokmaktadır. Aydın’da 1988-1999 yılları arasında SO2 oranı yüzde 18,5 artmıştır. 2017 yılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verilerine göre ise Aydın Türkiye’de yaz dönemi havada SO2 kirliliğinin en fazla olduğu 2’ci şehir haline gelmiştir. Bunun sebebi ise jeotermallerin saldığı yoğuşmayan gazlardır.
Aydın’daki hava kirliliğinin önemli sebeplerinden olan endüstriyel kuruluşlar, ilde en az kentsel ısıtma için kullanılan kömür kadar kirli gaz çıkarmaktadır.
Aydın merkez ve ilçelerinde faal toprak sanayii kuruluşları düşük kaliteli kömür yakmakta ve çıkardıkları SO2 ve CO gazları ile hava kirliliği oluşturmaktadır.
Aydın’da hava kirliliğine sebep diğer önemli sanayi kuruluşları mermer işleme fabrikaları, taş ocakları, maden işletmeleri, kireç taşı ocakları, çimento fabrikalarıdır.
Aydın ili, motorlu araçların yoğunluğu bakımından önde gelen illerdendir. Kent içinde ulaşımda kullanılan özel oto, minibüs ve otobüs gibi araçlardan çıkan egzoz gazları da hava kirliliğinin önemli bir unsurudur. Kentin merkezindeki Karbon monoksit emisyonlarının yüzde 70-90’ı, Azot monoksit emisyonlarının yüzde 40-70’i, hidrokarbonların yüzde 50’si ve şehir bazında Kurşun emisyonlarının yüzde 100’ü motorlu araçların egzoz gazlarından kaynaklanmaktadır. Devlet karayolunun şehrin ortasından geçmesi nedeniyle Aydın’dan her gün geçen araç sayısı otuz binden fazladır. Bu kadar yoğun bir trafiğin arasında kalan il merkezi kendini bu araçlardan çıkan emisyon gazlarının içinde bulmaktadır.
Su Kirliliği; Aydın ili ve ilçelerinde polikültür tarım yapılmaktadır. Kontrolsüz ve bilinçsiz çok fazla gübre ve zirai mücadele ilaçları kullanımı sonucunda bunlar yer altı su kaynaklarımıza sızmakta, yer altı sularımızda Nitrat ve çeşitli Azot bileşikleri kirliliği oluşturmaktadır.
Aydın, Uşak ve Denizli illerindeki tekstil ve deri sanayi, kentsel atıksular B.Menderes nehrini kirletmektedir. Yerleşim birimleri ve sanayiden oluşan ve arıtmaya tabii tutulmayan atık sular, tarımda kullanılan sulama sularına karıştığında, dolaylı olarak toprağa intikal etmekte ve tarımsal faaliyetlere zarar verecek kirleticiler olmaktadırlar. Aydın’da organize sanayinin tüm atıkları B.Menderes nehrine akıtılmakta ve bu nehir adeta bir çöplük gibi görülmektedir.
Bunun yanında Sarayköy ve Germencik arası açılan jeotermal kuyularının atıklarında bulunan yüksek orandaki Bor minerali, sıcaklık ve Sodyum artışı B.Menderes nehrini kirleterek hem insan ve hayvan sağlığı açısından hem de tarım bakımından tehlikelere sebep olmaktadır. Böylesi sularla sulanan narenciye bahçelerinde kurumalar, incir bahçelerinde yaprak kurumaları ve ürün kalitesinde bozulma açık bir şekilde görülmektedir.
Zeytinyağı fabrikalarında zeytinlerin işleme tabî tutulması sırasında çıkan ve Karasu diye anılan atık sular, ihtiva ettikleri maddeler itibarıyla yüksek oranda kirletici özelliğe sahiptir. Çünkü, zeytin Karasuyunda ortalama olarak 5-19 ppm yoğunluğunda Bor minerali bulunmaktadır.
Su kirlenmesinin çevreye etkileri: sularımızın içme-kullanma-sulama özellikleri ile suların biyolojik hayat ortamı bozulmakta; bu kirli sular ile sulama sonucu toprakların besin maddesi statüsü ve dinamiği değişmekte; tarımsal ürünlerde verim ve kalite eksiklikleri oluşmakta; hastalık kaynakları kültür bitkilerine-insanlara-hayvanlara geçebilmekte; doğada cereyan eden doğal madde döngülerini gerçekleştiren mikroorganizmalar menfi yönde etkilemekte; B.Menderes nehrindeki balık türleri yok olmakta.
Toprak Kirliliği; Aydın’da aşırı gübre ve bilinçsiz zirai ilaç kullanımı, jeotermal akışkanlar, evsel ve sanayi atıklar, su ve rüzgar erozyonu, toprakların amaçları dışında kullanılması, taban suyu yüksekliği ve katı atıklar toprak kirliliğine neden olmaktadır.
Fazla Nitratlı gübrelerin kullanımı çocuklarda “Mavi Bebek” hastalığına; çiftlik hayvanlarında “Methemoglominemia” A vitamini eksikliği, yavru atma ve süt üretiminde kayıplara; marul ve ıspanakların yapraklarında Nitrozamin gibi kanser yapıcı bileşikler oluşumuna sebep olmaktadır.
Aydın’da jeotermal üretimin başlamasından sonra toprak katmanlarındaki Bor minerali konsantrasyonu 60-70 kat, tuz konsantrasyonu 9-10 kat artmıştır.
Bu nedenle narenciye bahçelerinde kurumalar, incir bahçelerinde önce sürgünlerde kavrulmalar ve daha sonra da kalite bozuklukları olmaktadır.
Anayasamızın 45. maddesi tarım topraklarının amaç dışı kullanımına karşı devlete tedbir getirme görevi vermiştir. Aydın ilinde tarım topraklarının amaç dışı kullanımı çeşitli şekillerde sürdürülmektedir. Örneğin Aydın-İzmir otoyolu yapımı nedeniyle kamulaştırmalar sonucu takriben 30 km. uzunluğunda ve 100 m. genişliğinde 3.000 dekar incir ve zeytin bahçeleri tarımsal üretimin dışına çıkarılmışlardır. B.Menderes havzasında tarım arazilerini bekleyen diğer tehlike Aydın-Denizli arası otoyolun devamı, Söke Bağarası-B.Menderes köprüsü ile Çine yolu kavşağı arasında yapılması düşünülen Turizm yolu projeleridir. Bu projeler ile binlerce dekar tarım arazisi amaç dışı kullanıma açılacak, tarım dışı çıkacaktır.
Aydın merkezde toplanan çöpler, halen meskun mahal dışında bulunan Zindan derelerine boşaltılmaktadır. Bu çöpler, kendi kendine, sürekli yandığından yangın tehlikesiyle birlikte hava kirliliği de yaratmaktadır.
Tuğla ocakları ve toprak sanayiine hammadde temini maksadıyla topraklar amaç dışında kullanılarak tahrip edilmektedir. Ayrıca, taş ocakları nizamnamesine göre, işletilen kum ocaklarının verimli ve su altı arazilerimizde, nizama uymamaları sonucu binlerce dönüm birinci sınıf tüm tarım arazisi yarıntı erozyonuna maruz bırakılarak telafisi mümkün olmayan kayıp ve zararlara sebep olmaktadır.
Gürültü Kirliliği; Yerleşim bölgelerindeki gürültü sınır değerleri Gürültü Kontrol Yönetmeliğinin 12. maddesinin 1. fıkrasına göre üst sınır 65 desibel olarak belirlenmiştir. Gürültü, insanların işitme sağlığını tehdit eden, algılamasını olumsuz etkileyen, fizyolojik ve psikolojik dengelerini bozan, iş yaşamında verimini azaltan ve genel olarak çevrenin doğallığını ve sakinliğini yok eden yaygın bir tür kirliliktir ve teknolojinin gelişmesine bağlı olarak ortaya çıkmıştır.
Aydın’da gürültü kaynakları; ulaşım, endüstri ve her türlü mekanik sistemler, inşaat işleri ve makineler, insan ve etkinlikleri, ticari amaçlı gürültülerdir.
Aydın’da sanayi kaynaklı kirliliğin artmasına sebeplerler; yatırımda ekonomik tercihlere önem verilmesi; yer seçim kriteri olmaması; yatırım projelerinde çevre kriterinin göz ardı edilmesi; kaynak yetersizliği; koordinasyon eksikliği; yeterli izleme ve ölçüm sistemlerinin bulunmaması; standartların eksikliği; envanter ve istatistik bilgilerin olmaması; çevre planlamasının olmaması; sanayi atıklarının geri kazanma tesislerinin olmaması; çevre mevzuatlarının yeterli olmamasıdır.
İnsanların ve tüm canlıların hayatı açısından çevrenin önemi büyüktür. Canlı hayatın beslenme, solunum, boşaltım gibi canlılık faaliyetlerini gerçekleştirdiği çevre aynı zamanda canlılar arasında etkileşimin sağlandığı bir yer olarak görülmektedir. Bu anlamıyla çevre, biyolojik hayatın yanında sosyal hayatın da temelini oluşturmaktadır. Çevre canlı hayatın devamı için mutlaka gereklidir.
Bunun yanında canlı hayatın sürekliliğini sürdürebilmesi için çevrenin dengesinin bozulmaması gerekmektedir. Çevrenin dengesi ise ancak temiz ve korunan bir çevre ile sağlanabilmektedir. Aydın’da son yıllarda giderek artan su, hava, toprak ve tarımsal ürün kirliliği sonucu çevrenin dengesi bozulmuş, canlı hayatının devamını tehlikeye girmiştir.