Çevre, tüm canlıların uyum içinde yaşadığı bir ekosistemdir. Bu ekosistemde çeşitli sorunlar ortaya çıkarak doğal denge bozulabilmekte ve birçok risk ile tehlike meydana gelebilmektedir. Doğal çevrenin bozulmasıyla zincirleme olarak birçok tehlike ortaya çıkmaktadır. Bu tehlikeler bütün canlıların dengesini bozarak olumsuz yönde yaşamlarını etkilemektedir. Bu sebeple çevrede meydana gelebilecek kirlikler ve tehlikeler düzenli olarak kontrol altına alınması gerekmektedir. Afetler; toplumun olağan yaşam düzenini bozan, toplumun uyum sağlama ve cevap verme kapasitesini zorlayarak, dış yardımlara ihtiyaç duyan, çok sayıda can ve yaralanmalara sebep olan doğal veya insan kaynaklı, olağan dışı durumlardır. Sağlık; insanın bedenen, ruhen ve sosyal yönden tamamen iyi olması durumudur. İnsan ve çevre arasında insanın yaşam kalitesini etkileyen sıkı bir ilişki söz konusudur. Tüm canlıların yaşamlarını kaliteli bir şekilde devam ettirebilmeleri için ekolojik döngünün belirli bir düzen içerisinde olması gerekmektedir. İnsanın var olduğu çevredeki döngüde bir aksama meydana gelecek olursa bedenen, ruhen veya sosyal yönden bir aksama meydana gelebilmektedir. Çevre; canlıların yaşamları boyunca hayatlarını sürdürdükleri ve etkileşim içinde bulundukları, biyolojik, sosyal, fiziksel, ekonomik ve kültürel olan dış ortamdır. Canlı yaşamındaki ortamda olan hava, su ve toprakta meydana gelen olumsuz etkiler sonucunda kirleticiler ortaya çıkarak çevre sorunlarını oluşturur ve canlı yaşamında olumsuz etkiler meydana getirebilir. Toplum yaşamını kesintiye uğratarak onların yeme, içme, barınma gibi temel ihtiyaçlarını kısıtlayan uzun veya kısa dönemli olabilen, can kayıplarına, yaralanmalara ve ekonomik kayıplara sebep olabilen doğal veya insan kaynaklı ortaya çıkan olağan üstü her duruma afet denmektedir. Doğal ya da insan kaynaklı afetler de meydana gelen ölümler, yaşam kalitesinde ve sağlık düzeyinde gerilemelere yol açmaktadır. Afetlerde en temel amaç ortaya çıkan mortalite ve morbiditenin en aza indirilmesinin sağlanmasıdır.
Afetler meydana geldikten sonra çevre kirliliğin etkisiyle ortaya birçok hastalık meydana gelebilmektedir. Özellikle su kaynaklı birçok hastalık ortaya çıkmaktadır. Afetlerde çevre kirliliğine sebep olan faktörlerler şunlardır; geçici afet merkezleri, su sağlığı, gıda sağlığı, sıvı atıklar ve tuvaletler, evsel atıkların zararsızlaştırılması, kalabalık faktörü ve konut sağlığı, vektörler ve diğer hayvanların kontrolü, özel kirliliklerin kontrolü, atık baraj ve depoları, enkaz ve molozların uzaklaştırılması, bulaşıcı hastalıkların kontrol altına alınması.
Afet durumlarında gıdalar nedeniyle görülen acil sağlık sorunların arasında;
protein-enerji malnütrisyonu, diyare, anemi, vitamin yetersizlikleri, yemek yeme davranışı bozuklukları, kronik hastalık komplikasyonları görülmektedir.
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesince yapılan araştırmada 1999 yılı Marmara Depremi sonrasında Adapazarı’nda cadde tozlarında ağır metaller tespit edilmiştir. Havayı ve suyu kirleten enkaz ve molozlar caddedeki tozlara karışarak içerisinde barındırdığı ağır metalleri soluduğumuz veya içtiğimiz sulara karıştırabilmektedir. Solunum veya içme suyuna karışan bu tozların insan vücuduna ya da çevreye yayılmasıyla tüm canlılarda toksik etki gösterebilmektedir. Ağır metaller insan vücuduna deri, solunum ve sindirim yoluyla girebilmektedir. İnsan vücuduna alındıktan sonra, vücuttan atılımları yavaş olduğu için vücutta birikerek toksik doza ulaşabilmektedir. Ağır metallerin vücutta oluşturabileceği etkiler vücuda alış yolu, hangi organizmaya etki ettiği, etki ettiği organizmada ne kadar kaldığı, iyonun yapısı, çevrede bulunma sıklığı, metalin kimyasal yapısı ve çözünürlüğüne bağlı olarak değişmektedir. Vücutta toksik etki meydana gelmesinin sebebi hücrede oluşturdukları metabolik bozukluklardır. 1999 Marmara Depremi sonrasında Adapazarı’nda meydana gelen ağır metal kirliliğinin başlıca sebebi, Adapazarı bölgesinin sanayi bölgesi olmasından kaynaklanmaktadır. Fabrikalarda oluşan ağır metallerin bacalardan salınarak kentin dört bir yanına toz bulutları halinde rüzgar ve yağmurlarla taşınarak havayı ve toprağı kirletmiştir. Bölgede ki bir diğer kirlilik sebebi ise afetlerden sonra oluşan enkaz parçalarının en ufak haline kadar parçalanarak toz haline getirilmesiyle çevrede yüksek miktarda toz parçaları dağılmıştır.
Deprem sonrası kanalizasyon ve yeraltı su sistemlerinin kirlenmesiyle doğrudan veya dolaylı yol ile yüzeye çıkan buharlaşmış su tozlara karışmasıyla çevreyi kirletmiştir. Çevrenin kirlenmesine sebep olan bu kirlikler Sakarya Üniversitesinden M.Ş.Dündar ve M. F. Pala tarafından 2000 yılının Mayıs ve Ekim ayları arasında Adapazarı’nda deprem enkazlarında toz toplanarak yapılan çalışmada bulunmuştur. Afetlerde çevre kirliliği sıkça yaşanılan bir olaydır. Afet meydana geldikten sonra meydana gelen çevre kirliliği kaynaklarının yol açtığı sorunlar; geçici afet merkezlerinin iyi planlama yapılmamasından kaynaklı bulaşıcı hastalıkların meydana gelmesi, su kaynaklarının yeterince iyi klorlanmaması, afet zamanında tüketilecek besinlerin günlük kalori alımının hesaplanamaması ve temiz su ile yıkanmaması, sıvı atık ve tuvaletlerin iyi planlamasının yapılmamasından dolayı çevre kirliliğinin meydana gelmesi ve bulaşıcı hastalıkların artması, evsel atıkların doğru yöntem ile toplanmamasından kaynaklı çevrenin kirlenmesi, afet alanlarında çok fazla insanın olmasından dolayı ve planlı düzenli hareket etmedikleri zaman çevreyi kirletmeleri ve hasta olduklarında da tedavi olmadıklarında diğer insanlara bulaştırma risklerinin artması, özel kirliliklerin kontrol altına alınmamasından kaynaklı birçok hastalık ve kirliliğin meydana gelmesi, enkaz ve molozların deprem yerinden doğru bir şekilde kaldırılmaması sonucunda çevrede birçok kirlilik meydana gelerek insan ve canlı yaşamı tehlikeye atılmış olur.
Ağır metallerin insan ve canlı hayatını tehlikeye sokmaması için alınması gereken bazı önlemler vardır. Bunlar; afetler meydana geldikten sonra enkaz çalışmalarının dikkatli ve planlı yapılmasının sağlanması, toprak kirliliğinin ve su kirliliğinin önüne geçilmesi, endüstri faaliyetlerinin toprağı kirletmeyecek şekilde yapılmasıdır. 6 Şubat 2023’de meydana gelen ve 11 ilin etkilendiği Kahramanmaraş merkezli depremler 1999 yılında meydana gelen Gölcük ve Adapazarlı depremlerinden çok daha yıkıcı ve can kaybına sebep olan şiddette depremlerdir. Bu depremlerde şehirlerin neredeyse yüzde 70-80’nine yakın kısımları yerle bir olmuş, her taraf enkaz dağları haline gelmiştir. Bu enkazların sebep olduğu yeraltı ve yerüstü su, hava, toprak ve gıdalardaki ağır metal kirliliği bölgede etkisini uzun yıllar sürdürecektir. O nedenle bölgede halk sağlığını etkileyen bu unsurlar çok ciddi bir şekilde takip edilmeli ve önlenmeli, bölgede ikinci deprem etkisi yaratacak sağlık problemlerine fırsat verilmemelidir.