Merhaba değerli okuyucular, bugün ki köşemde sizlere bir şey itiraf etmek istiyorum. Öncelikle, özgürlüğümüzün ve bağımsızlığımızın sembolü ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bize bıraktığı en büyük miras olan Cumhuriyet’imizin 100’ncü yılı kutlu olsun. Ne güzel kutladık bu sene değil Cumhuriyetimizi… İtiraf etmek istediğim şey de tam buydu aslında. Yetiştirilmiş tarzımdan mı bilmiyorum ama, bizim evde ben kendimi bildim bileli böyle önemli günler bayramlarda kaytarmak yasak. Ne yaşamış olursan ol, yorgunluktan öl yine de katılacaksın bu tarz etkinliklere. 28 Ekim gecesi çok yoğun çalıştım. En son yatağıma girip uyuduğumda saat 7’ye geliyordu. Malum bi de ertesi gün 29 Ekim… Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamak için alarmımı 9:30’a kurur kurmaz gözlerimi kapatıp yattım. İnanılmaz yoğun geçen mesainin ardından 9 buçukta uyanmak çok çok zor geldi. 2-3 defa alan alarmı hep istemsiz şekilde kapattım. Telefon desen susmuyor, dedim ya bizim evde özellikle böyle milli bayramlarda kaytarmak yasak diye. Telefonun ucunda programlara gelmeyi bekleyen annem, kapattıkça susmak bilmeyen alarm derken baktım ki bu işin kaçarı yok. Kalk Nazlı hadi… Uyandım, resmî tören için uygun bir şeyler giyip şehir stadındaki program için çıktım yola… Giderken kendi kendime dedim ki hep, iyi ki uyandın Nazlı, bak sokaklar bomboş. Kimsenin milli duygusu kalmamış. Böyle böyle kendi kendime konuşurken stadyumun önüne geldim. Baktım içeriden bir uğultu geliyor, alkışlar, marşlar, şarkılar. İşte itiraf etmem gereken konuya geldik. Yolda gelirken kendi kendime kızdığım Türk genci, beni öyle böyle susturmadı. Hiç beklemiyordum Nazilli Stadı’nın hınca hınç dolu olduğunu. Bilmiyordum hala daha Cumhuriyet’i önemseyen, kalbinde benim gibi Mustafa Kemal aşkı taşıyabilen insanlar olduğunu. Stadyumu bomboş beklerken, full dolu çeken tribünler. İşte dayanamadım orda hüngür hüngür ağladım. Atatürk’ün yolunu ve düşüncelerini benimseyen birilerinin olması beni çok duygulandırdı. Zaten böyle deli doluyken, sıcağın bağrında hiçbir provayı kaçırmayan, çok güzel kareografi hazırlayan muhteşem ekibi görünce dayanamadım ağladım. Aklında soru kalmasın Nazilli insanı, Nazilli genci hala daha Mustafa Kemal’in yolunda…