Türkiye Federasyon mu?, Konfederasyon mu olsun?
Halit Tükenmez
İlginç değimli Arkadaşlar. Bu günlerde bir yerlerde bu tartışma yaşanıyor desem. İnanmak çok zor değil mi? Ama maalesef gerçek. Biz Türkiye’de Birleşik Krallık Federasyon mu olsun, Konfederasyon mu olsun? diye tartışmıyoruz, ama Birleşik Krallığın bir yerlerinde Chatham House Kraliyet Enstitüsü bünyesinde “Türkiye Federasyon mu olsun, Konfederasyon mu olsun?” tartışmaları yaşanıyor. 12 Aralık 2018 tarihli Yeniçağ Gazetesinde Üstad Arslan Bulut’un makalesinde yazdığına göre Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanlığı yapmış emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin bir televizyon programında vermiş bu haberi.
AK Parti Milletvekili sayın Kavakçı, Almanya ziyareti sonrası “Eyalet sistemini inceledik” diyor. (22 Kasım 2018 Sözcü Gazetesi-Milli Gazete)
TBMM eski başkanı sayın Kahraman “Belediye Reisi ile Vali aynı kişi olmalı.” diyor. (17 Kasım 2018 Habertürk Tv.)
PKK 40 yıldır ülkemizi bölmek için binlerce canımızı aldı. Üstelik onu da ABD başta olmak üzere güya şemsiyesi altında bulunduğumuz tüm NATO ülkeleri, Rusya, Ermenistan, Yunanistan, Güney Kıbrıs, İsrail, Suudi Arabistan, BAE ve daha adını bilmediğimiz bir sürü ülke destekledi. 50 bin canımızı yitirdik. Üstelik PKK ile mücadelenin Türkiye Cumhuriyetine maliyeti kaybettiğimiz 50 bin canın yanında 1.5 trilyon dolar.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi Sayın Cumhurbaşkanımız da Fırat'ın Doğusuna yapılacak TSK Operasyonu için “Kesinlikle ABD askerleri hedef değil.” diyor. Bence hedefte ABD Askerleri olsun ne yazar. Zaten PKK’yı da, PYD’yi de başımıza bela eden ABD değil mi? İncirlik ve Kürecik başta olmak üzere kapatalım tüm ABD üslerini gitsin.
ABD’nin ülkemiz hakkında çokta iyi niyetler beslemediğini tüm dünya biliyor. Aynı ABD’nin ancak 1996 yılında haberdar olabildiğimiz 31 0cak 1896 tarihli 54.ncü Kongre gizli kararı inanmakta zorlandığımız gerçekleri karşımıza çıkarıyor.;
“ABD’nin belirleyeceği bir temsilci ile her Hristiyan ülkeden bir temsilcinin Osmanlı İmparatorluğu adındaki devletin kabul edilemez ve inatla devam eden şeytani hareketlerinin düzene sokulması. Bu karara göre; ABD temsilcisi mutlaka ABD vatandaşı olacaktır. Temsilci, Hristiyan ülke yöneticileriyle işbirliği yaparak aşağıdaki görevleri yerine getirecektir;
a- Tüm Hristiyan ülkelerden ABD temsilcisi ile beraber çalışacak, benzer özelliklerde birer hükümet temsilcilerinin atanması sağlanacaktır.
b- Uluslararası Hristiyan Komitesinin uygun bir bölgede organizasyon çalışmalarına başlaması sağlanacaktır.
c- Uluslararası Hristiyan Komitesince din, mezhep ve milliyetçi özelliklere bakılmaksızın geçici bir Hristiyan yöneticiyi Türkiye’nin başkanı olarak seçilmesini müteakip, Osmanlı İmparatorluğu’nun mevcut bölgelerinin sınırlarla ayrılması, bu bölgelerin Hristiyan eyaletleri kabul edilip, Hristiyan gücünün Türkiye Birleşik Devletleri adında toplanması, Utah Eyaleti yönetimi örnek alınarak ve çok eşlilik, kılıçla fethetme gibi dini vaazların ve hareketlerin yasaklanması sağlanacaktır..
d- Geçici hükümet Türkiye Birleşik Devletlerinin sınırlarının içerisindeki etnik özelliklerine uygun olarak oluşacak Ermeni devleti müttefikimize tüm Hristiyan devletlerinin askeri destek sağlamaları istenecektir.
e- Daha önce bahsi geçen geçici hükümetin süresini tamamlamasından sonra müttefik güçler tarafından kısa zaman içinde Türkiye Birleşik Devletleri’nin Uluslararası Hristiyan Komisyonu tarafından tanınması sağlanacaktır. Türkiye’deki ülke yönetiminin hiçbir zaman Sultan, Halife veya Peygamber Muhammed’in dini (şeriat) yöneticileri tarzında olmaması ancak ılımlı dini fikirleri olan ve insanlara olumlu yaklaşan yönetimlerin kurulmasına özen gösterilecektir.”
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde ABD Temsilciler Meclisi’nin almış olduğu bu “Türkiye Birleşik Devletleri” kararından 23 yıl sonra yani 1919 da ülkemiz galip devletler tarafından işgal edilmiş.Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde Türk Milleti o günkü adı “Sevr Anlaşması” olan bu işgal paçavrasını yırtıp atarak ABD ve Birleşik Krallık başta olmak üzere yedi düvelin heveslerini kursaklarında bırakmıştır.
Ki ABD Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş senedi olan Lozan Anlaşması’nı tanımayan bir ülkedir.
Aynı ABD 2002 yılında Nevada Çölü’nde 13.500 Coni’nin katılımıyla “Milennium Challenge-2002” yani “Bin yılın Meydan Okuması” adıyla Türkiye’yi işgal Tatbikatı yapıyor. Bu tatbikata tüm Nato Üyesi ülkeleri davet eden ABD sadece Stratejik Ortağı Türkiye’yi davet etmiyor.
Aziz Dostlar her santimi Şehit Kanlarıyla sulanmış,üzerinde abdestsiz dahi gezilmemesi gereken Kutsal Vatan Topraklarını bize atalarımız canlarını vererek bağımsız bir şekilde bıraktılar. 20 yıl sonra 50 yıl sonra 100 yıl sonra torunlarımız bizi nasıl hatırlayacaklar. İşte bu sorunun cevabı benim için çok önemli. Atalarımıza bir parça layık olabilmek ve torunlarımızın bizleri de “Hain” olarak suçlamaması için elimizden geldiğince uyarılarımızı yapmaya devam edeceğiz.
Arkadaşlar ABD-İsrail ve İngiltere’den oluşan Şeytan Üçlüsü başta olmak üzere Emperyalizm çok hesaplı işgal planları ile önümüzdeki yıl başımızı çok ağrıtacaktır.Neden önümüzdeki yıl diye sorarsanız önceki işgali 1919 da gerçekleştirdiler, 2'nci işgali uyanmazsak 2019 da gerçekleştirecekler.,Atalarımızın dediği gibi Arkadaşlar “Su uyur,düşman uyumaz.” Bizimde uyumamamız gerekiyor. İntikamcı emperyalistlerin neden yıldönümlerini kullandıklarının ispatı 2002 Türkiye’yi İşgal Tatbikatı’nın tarihi 24 Temmuz 2002 yani Lozan Anlaşması’nın yıldönümü. Yani Önümüzdeki sene bizim için önem arz eden ve bağımsızlığımızın sembolü olan tarihlere çok dikkat etmek zorundayız.
Bilindiği gibi bu ülkelerde yer altındaki fay hatlarını harekete geçirebilen HAARP Teknolojisi de mevcuttur. Demem o ki önümüzdeki yıl deprem bölgelerimizden birinde yer altındaki fay hatlarından bir kaçını kırarak 17 Ağustos 1991 depremi gibi büyük zayiat verebileceğimiz bir depremle işe başlayabilirler. Sonrasında Biyolojik Terör, artık eskisi gibi topla tüfekle gelmiyorlar diyecektim ama hemen Kuzey Suriye’de Fırat’ın doğusunda bekleyen yüz binlerce silahlı güç geldi aklıma. Unutulmaması gereken buraya ABD tarafından yapılan silah yığınağı takriben 2 milyon haini teçhizatlandırabilecek miktardadır. 5 bin 950 tır ve 300 uçak dolusu silah.
Önümüzdeki yıl özellikle Milli Bayram Günlerimiz 23 Nisan,19 Mayıs,29 Ekim, 24 Temmuz, 26 Ağustos, 30 Ağustos, 19 Eylül, 29 Ekim, 10 Kasım ile Dini Bayram Günlerine çok dikkat etmek, devlet ve millet olarak çok uyanık olmak, aynı zamanda devlet ve millet olarak bir ve bütün olmak zorundayız arkadaşlar. Şahsen bu bütünlüğü ancak üniter yapı ile sağlayabiliriz diye düşünüyorum.
Böyle kritik bir dönemde bu ülkeyi Eyaletlere bölmek ancak ve ancak düşmanlarımıza hizmet eder diye düşünüyorum. Sevgili devlet büyüklerimizden özellikle istirham ediyorum. Kafalarından hala Haçlı Zihniyetini atamamış olan düşmanlarımızın karşısında ülkemizi zayıf düşürecek uygulamaları bırakın yapmayı bence adını bile anmayınız.
Esenlik dileklerimle.
Yorumlar