Yaşamımızı var ederken içimizdeki bu boşluğu doldurmak isteriz. Bu durum, içinde özlem olan bir kalp sızısına dönüşerek tıpkı Eflatun’ un efsanesinde söylediği gibi doğru insanı bizi tamamlayacak olan o mükemmel eşi bulacağımıza dair çok derin bir inanç geliştirmemize sebep olur.
“YARIMDIK, TAMAMLANDIK GİBİ HİSSEDERİZ”
Romantik aşk evrenseldir, şekli, şemali, oluşu herkes de aynıdır. Aşkın ilk zamanlarında hepimiz sanki yarımdık tamamlandık gibi hissederiz. Filmlerde çok denir, duyarız: “Kimsenin olmadığı bir yerlere gidelim biz birbirimize yeteriz.” Aynılığı bu peki, “Nedir bana ait olanı? Aşkı bir olgunluğa dönüştürebilmektir ya da dönüştürmemektir. Romantik aşktan olgunlaşmış aşka geçiş için birlikte büyümeye, karşılıklı olarak birbirini iyileştirmeye açık olmak gerekir.“SEVGİYİ YARINLARA BIRAKIRIZ”
Eş olarak seçtiğimiz insanın asla alamadığımız sevgiyi vereceğine dair umudumuz vardır. Farkında olmadığımız karşımızdaki kişinin de umudu bizizdir.Birinin bir gün gelip bizi seveceği, öylece anlayacağı ve bütün yaralarımızı iyileştireceği bir yanılsamadır. Bu bekleyişle sevgiyi yarınlara bırakırız, Yıllar o kadar çabuk geçer ki… Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı. Vermeye az buldunuz yahut vakit olmadı. Gönüllü olmak hem kendi iyileşmene hem de bir ötekini iyileştirmeye… Zira sevgi tek başına olan bir şey değildir. İki kişinin inşa ettiği bir şeydir.