Adamın biri her zaman yaptığı gibi saç ve sakal traşı olmak için berbere gider ve kendisiyle ilgilenen berberle koyu bir sohbete başlarlar. Pek çok konu üzerinde konuştuktan sonra, birden Allah ile ilgili konu açılır.
Berber: Bak beyfendi! Ben senin söylediğin gibi Allah'ın varlığına inanmıyorum.
Adam: Peki, neden böyle diyorsun?
Berber: Bunu açıklamak çok kolay, bunu görmek için dışarı çıkmalısın. Lütfen bana söyler misin? Allah var olsaydı bu kadar sorunlu, sıkıntılı, hasta insan olur muydu? Terk edilmiş çocuklar olur muydu? Allah olsaydı kimse acı çekmez, birbirini üzmezdi. Allah var olsaydı bunların olacağına izin vereceğini sanmıyorum.
Adam bi an durdu ve düşündü, ama gereksiz bir tartışmaya girmek istemediği için cevap vermedi. Berber işini bitirdikten sonra adam dışarıya çıktı. Tam o anda caddede uzun saçlı ve sakallı bir adam gördü. Adam bu kadar dağınık göründüğüne göre belli ki traş olmayalı uzun zaman geçmişti. Adam hemen berberin dükkanına geri döndü
Adam: Biliyor musun? Bence berber diye birşey yok.
Berber: Bu nasıl olabilir ki? Ben burdayım ve bir berberim.
Adam: Hayır, yok. Çünkü olsaydı caddede yürüyen uzun saçlı ve sakallı adamlar olmazdı.
Berber: Hımm Berber var ama, insanlar bana gelmiyorsa, ben ne yapabilirim ki?
Adam: Kesinlikle Doğru! Püf noktası bu! Allah var ve insanlar ona gitmiyorsa bu gitmeyenlerin tercihi. İşte dünyada bu kadar çok acı ve kederin olmasının sebebi.
“MEVLANA’NIN DA SÖYLEDİĞİ GİBİ BU DÜNYA DA BİR MİSAFİR VE YOLCUYUZ”
Tanrının varlığı yokluğu üzerine görüşler, çok eski zamanlardan beri vardır. Teistler Tanrının var olduğunu ve dünyaya peygamber ve kitaplar gönderdiğini söylerler. Agnostikler ise Tanrının varlığının ya da yokluğunu bilinemeyeceğini söyler. Tanrının varlığını ispat etmek isteyenler yukarıdaki hikayede olduğu gibi akıl yürütme yöntemlerini kullanarak, Tanrının varlığı problemini ele alırlar. Burada berberin bahsettiği “Kötülük Problemi” Orta Çağ Felsefesinin ele aldığı konulardan biridir. Kötülük var ancak Tanrı iyi, mükemmel gibi sıfatlarına rağmen kötülüğü ortadan kaldırmıyorsa o halde Tanrı yok çıkarımında bulunanlar olmuştur. Ancak Tanrı, iyiliği emredip kötülükten uzak durmamızı ister. Aziz Agustinus‘a göre, insan Tanrının kuklası değildir. O, Özgür iradesi ile iyiliği ve kötülüğü seçebilir. Mevlana’nın da söylediği gibi bu dünya da bir misafir ve yolcuyuz. Bu yolculukta iyicil veya kötücül hangi caddeden yürüyerek geçeceğimiz ise bizim seçimimizdir. Cüzi yani özgür irademizin farkında olursak hayatın sadece bizim başımıza gelen olaylar değil, seçimlerimizden de ibaret olduğunu fark ederiz.