Bütün işlerinden önce dînin mühimdir, dînine îtinâ göster. Devletinin ayakta kalması buna bağlıdır. Dînine ehemmiyet vermeyen yahut îtikâdı bozuk olan veya büyük günahları işlemekten hiç çekinmeyen adamları gerek kendi hizmetine, gerek devlet hizmetine sakın alma. Çünkü böyle adamlar fâsıktır, esasında uğursuzdurlar. Rabbinden korkmayan adam onun yarattığından hiç korkmaz. Eğer onlarda sadâkat olsaydı, ümmetiyiz dedikleri Peygamber Efendimize (s.a.v.) sadâkat gösterirler, dîne uymayan işler işlemezlerdi. Husûsî işlerinde ve devlet işlerinde kat‘iyyen adâletten ayrılma. Böyle yaparsan rahat ve huzur içinde yaşayan halkını diğer memleketlerin halkı kıskanır, emrine girebilmek için çareler aramaya başlarlar. İyi bil ki padişahlık halk ve memleket ile olur. Adâletin olmadığı yerde ahali ve memleket perişan olur, mülkün de kaybolur gider. Hiç kimseye zulmetme, bid‘atlardan son derece sakın. Zulüm ve bid‘atlara teşvik ederek dînine ve devletine hıyanet edenleri devletinden uzaklaştır. Allah yolunda gaza ve cihâdı asla terketme. Zira cihâdı uzun müddet terkeden askerin cesâreti, kumandanın tedbirleri azalır. Düşmanların da cesâreti artar. Harp fennine vâkıf olan adamların vefât edince yerine tecrübesiz adamlar gelir, bu da ard arda mağlûbiyetler getirir. Sana sadâkatle hizmet eden devlet adamlarını gözet, haklarına riâyet et. Vefâtlarından sonra onların evlad ve âilelerini himâye et, mallarına dokunma ki askerinin kalpleri sana karşı emîn olup yolunda baş versinler. Dîn âlimlerine ve evliyâya hürmette ve ikramda asla kusur etme. Onların hatırlarını hoş tut. Hatta başka memlekette kemâlât sâhibi bir âlim işitsen, hemen onu devletine davet et. Sakın askerinin ve malının çokluğuna mağrur olma, aldanma. Sırf Allâh'a itimat et. İşte benden ibret al ki bu diyarlara bir zayıf kuş gibi geldim, sırf dîne riâyetim sebebiyle Allâhü Teâlâ devlet ihsân eyledi. Oğlum, sen de babanın yolundan git. (Seyfü’l-Cihâd, Harîrîzâde)