ÖNCE KALBİNİ (SONRA BEYNİNİ VE DAHA SONRA DA BEDENİNİ) DOYUR…(7)
Ömer Hakan Yavaşoğlu
Sonsuz saygı duyduğum Kur’an’ı bir kere olsun açıp da Rabbimin bize ne gibi çıkış yolları gösterdiğini bile hiç mi hiç merak etmemiştim. Aslında hep merak ederdim O’nun bizim için ne gibi çözüm yolları önerdiğini, hatta alim düzeyinde bir arkadaşım O’nun bir “hayat kitabı” olduğunu söyler yani yaşam klavuzu/Mutluluk klavuzu olduğundan dem vurup şu ayeti sık sık hatırladırdı bana. Furkan Suresi’nde bizzat Kuran’ın kendisi Allah’ın kullarını “…..beni mehcur bırakıp/ihmal edip, yetim ve boynu bükük bıraktılar……” şeklinde Allaha şikayet edecekti.Birdenbire irkilmiş ve dehşete kapılmıştım, nasıl olur böyle bişey diye? Yani O aslında canlı bir varlıkmıydı yoksa? Yani lay-lom yaşayan ve Kelamullah la hiç ilgilenmeyen bizleri Sahibimize şikayet edecekti demek?!..
Herşey o sabah; şiddetli baş dönmesiyle uyandığım o cehennem günde başladı.Yataktan doğrulamıyordum, tekrar tekrar deneyip terlikleri ayağıma geçirdiğimde her taraf beşik gibi gidip geliyor, görüntüler habire yer değiştiriyordu ve eşimi uyandırıp beni çalıştığım hastanenin aciline götürmesini istedim. Paniğe kapılmıştım, herhalde inme ? beyin kanaması vb.tehlikeli birşey geçiriyorum diye düşünürken kendimi kaybettim. Sonradan eşimin anlatmasıyla, şuurumun kısa süreli kapandığını öğrendim. Gözlerimi acilde açtığımda kendi bölümümdeki hekim arkadaşların(Anestezi ve Reanimasyon) büyük kısmını yanı başımda ciddi üzüntülü ve tedirgin bakışlarını ve bazılarının ise sessizce aralarında hastalığımla ilgili tartıştıklarını farkettim. Yapılan acil beyin MR ve MR-Anjiolarla aslında Serebellar(beyincik) bölgesinde venöz damarlarda tıkanma tesbit edilmiş, bir kısım arkadaşlar kendi hastanemizde tedavi edelim bir kısım ise(özellikle nörologlar) ileri merkeze acilen sevk edilmesini ısrarla ,kararlı şekilde direttiklerinde ben reflex olarak gitmemek için ve hekim kimliğimi devreye otomotikman sokup ya şöyle şöyle yapın da gitmeyim diye duygu sömürüsü yapmaya başlamışım farkında olmadan. O sırada tecrübeli bir nörolog sert şekilde beni uyarmıştı : ‘bak…..bey kardeşim, lütfen sen hastasın artık, lütfen hekim olduğunu unut ki sana yanlış teşhis koymayalım ve doğru tedavi yapalım, belki ilk kez öğreniyorsun ama en zor hastalar bir hekim için meslektaşlarının hastalıklarıdır, sen de şifa istiyorsan seni Ankara’ya ileri bir merkeze sevk ediyoruz, lütfen işimize karışma’
Artık diyecek söz kalmamış baş dönmesinin şiddetinin biraz kesilmiş olduğu ve eşimin manalı ve sevgi dolu boynu bükük bakışları benim daha fazla inat etmemi engellemiş sevki çar-naçar kabul etmiştim.-(DEVAM EDECEK)
Yorumlar
Trend Haberler
Aydın’a yılın ilk karı yağdı
Aydın'da acı ölüm: Hız tutkusu sonu oldu
Nazilli’de okul yangını: Gece başlayıp sabaha kadar cayır cayır yandı
Genç mühendis kansere yenildi
Aydın'da feci kaza! 27 yaşında hayatını kaybetti
Aydın’da feci ölüm: Süt sağarken akıma kapılarak can verdi