Malum olduğu üzre, nimete talip olan külfete katlanmalı(düalite gerçeği) öyle değil mi? ”FiHi Mahi” adlı eserinde Mevlana bu meseli çok güzel anlatır : O şöyle devam ediyor, ayette Meryem’in doğum sancıları sıklaştığında”…. şu hurma ağacının altına çöm ve salla ağacı ki taze hurmalar dökülsün ,rızıklanasın….” ayetine telmih yaparak “Her Meryemin bir İsa sı vardır O doğum sancısını yeteri şiddette çekerse’hakikat İsa’sını doğurur mutlaka ,yok eğer sancıyı çek(e)mez ise O İsa geldiği yerden geri döner ve kişi bi-behre(nasipsiz/manen kısır) kalır” Şimdi anlaşıldı ki “hakikat sancısı”nı çekmeyen/külfete katlanmayanın, Hakikate/nimete kavuşması na-mümkündür… İmdi Ramazan aylarındaki oruçlu zamanlarını tefekkür et bir an. O’nun rızası ve emri için katlandığımıza meşakkat, iftar öncesindeki o tarifsiz ruhani lezzeti nasılda aynen bize hissettirir değil mi? Ve her gün aynı şekilde her iftar öncesinde tarifsiz bir neşe duyarız değil mi? işte hep çekilen her bir meşakkatin sonunda kalbimiz huzur ve sekine ile rızıklanmakta… Peki şimdi her iki rızkla midemiz ve kalbimiz doyurulduğunda aldığımız maddi-manevi lezzetleri imdi akıl terazisinde bi tartıver bakalım, hangisinin ağır geldiğini konuşmaya hacet var mı? Bak dostum demem o ki, mideye giren gıda temel biolojik enerjimizi sağlayarak bu bedeni ayakta tutmaya yarar ve tüm organlar önceden belirlenmiş nasibi kadar alır ve her insan teki o taamın lezzeti anında sadece ağız içindeki tat tomurcuklarının beyne haz merkezine yolladığı elektriksel uyarılarla Dopamin(haz hormonlarının başrol oyuncusu) düzeyini aniden fırlatarak beyinde belli merkezleri anında uyarır ve kısa sürede bu hazzı sönümlendirerek içimizdeki bu boşluğu oluşturur. Bu boşlukla sonuçlanan ve hazz/zevk vb.lerine saldırıyla başlayan kısır döngü yaşamımız da kaç milyonlarca kere tekrarlanıyor bi hesap et bakalım? Peki insan bu kısır döngülerde yeknesak hayatlar içinde zevk/sefa içinde boğulmak için yaratıldı? Zaten bi düşün ki iftar açıp taamlarla mideyi tıkabasa alelacele doldurur doldurmaz hızlı bir uyuklama ve ağırlık hali çöker ki (hızla kanda fırlayan insülin etkisi)insancığın üzerine, bin pişman olur bu kadar yediğine…yani aslında açlık manevi haz verirken tokluk darma-duman eder adamı…(DEVAM EDECEK)