Allah (c.c), kullarına sayısız nimetler ihsan etmiştir. Bu nimetlerin en yücesi ve değer biçilemez kıymette olanı, insanoğlunun ömrüdür. Ömür, hayat olmadan, yaşam mümkün değildir. İnsanın anası-babası olmadan bu dünyaya gelmesi mümkün değildir. Hayat olmadıktan sonra dünya nimetlerinin hiçbir değeri yoktur.
Öyle ise bizlere bahşedilen bu kutsal varlığın, hayatımızın kıymetini bilmek, ömrümüzü hem bu dünya hem de ebedi olan ahiretimiz için saniyesini boşa geçirmemek kaydıyla değerlendirmek bütün insanların boynunun borcu, müminlere ise farzı ayındır.
*
Ömrümüz geçiyor, günler bitiyor, hayat bir daha gelmemek üzere su gibi akıp gidiyor. Zamanı durdurmak, ölümü dondurmak, günleri döndürmek mümkün değildir. Ancak ömrümüzü kendimiz ailemiz, ulusumuz ve insanlık için en iyi şekilde değerlendirmemiz, böylece dünya ve ahiretimizi kazanmamız mümkündür. O zaman ömrümüzün bitmesi ziyan değil, kârdır.
Ne mutlu ömrünü Allah yolunda insanlığın hizmetinde yararlı bir şekilde tüketenlere, imanla yaşayıp ameli salihle ömrünü geçirip ve yine imanla ölenlere, cennete girenlere, cemale erenlere, görenlere. Yazık olmuştur ömrünü nefsin süfli arzuları, şeytanın işleri ile geçirenlere, günaha batanlara, tevbesiz ölenlere. Allah korusun, iman yoksunu ölüp ebedi cehenneme girenlere. Netice böyle acı olursa yazık olmuştur bu ömür saliplerine. Ne demişler, insanın kendi eli ile kendisine ettiği kötülüğü dünya alem bir olsa sana yapamaz. Kendim ettim, kendim buldum. Neticede mahvoldum. Ömrümü boş yere soldurdum diye yakınmanın ne faydası var.
Kur’an gibi bir elde ferman dizde derman var iken bu kutsal ömrümüzün değerini bilelim. Son pişmanlık fayda vermez, bunu bilelim. Bu dünya bir imtihan yeri, fani, geçici dünyadır. Ama biz onu boşa geçirmeyelim. Unutmayalım ki, dünya cennet değildir. Sefa ve cefayı içinde barındıran ama cennetin anahtarı cehennemin kilidini elinde tutan şeytanın ve azgın nefsin at oynattığı insanın da bu tuzaklardan Kur’an çizgisinde mücadele ettiği bir alandır. Mert o kimsedir ki, nefsine hakim olur, kötülüklerden korunur. Bu fani alemde bir kıl mesabesinde olan en kıymetli varlığı ömrünü Allah’ın emri, R.SAV.in tavsiyeleri doğrultusunda bir saniye bile durmadan çalışan, kendisine, ailesine, çoluk çocuğuna, vatanına, milletine, devletine yararlı olan dünyası mamur, ahireti mamur mutlu insandır. Mesele bu saadeti yakalamaktır.
*
Kainatın efendisi, yaratılanların en şereflisi peygamberimiz Hz. Muhammed SAV.in şu kutsal sözlerine kulak verelim ve ona göre ömrümüzün kıymetini, değerini, önemini bilelim:
Beş şey gelmeden, beş şeyin kıymetini biliniz ki mutlu olasınız;
1. İhtiyarlık gelmeden gençliğin kıymetini bil.
2. Hastalık gelmeden sıhhatin kıymetini bil.
3. Meşguliyet gelmeden boş zamanınızı iyi değerlendirin, zamanınızı boşa geçirmeyin.
4. Varlığınızın kıymetini bilin. Onu boş yere israf etmeyin. Çünkü israfın sonu, arkası yoksulluktur.
5. Ölüm geliyor, hayatın kıymetini bil.
- Dünyanın en kaliteli kumaşlarını giysen de son giysin kefendir.
- Dünyada paha biçilemez vasıtaların bile olsa, son binitin tabuttur, unutma.
- Dünyada 100 tane köşkün, sarayın da olsa, en son evin, daracık olan kabirin, mezarındır. İki metre boyu, bir metre eni, bir buçuk metre de derinliği, son köşkün budur.
Ulu Allah cc. hazretleri buyurur ki:
“Ölüm size gelinceye kadar imanınızın gereği rabbinize ibadet edin.”
R.SAV. de; “Sizin en hayırlınız, dünyası için ahiretini, ahireti için dünyasını terk etmeyen, ömrünü boşa harcamayan, herkese yararlı olanlarınızdır.”
Hepimiz bu dünyada emanetiz. Emanet er geç sahibine iade edilmesi gereken şey demektir. Bizler emanetiz ve emanetçiyiz. Emanetin asıl olan sahibi Allah’tır.
Yunus Emre’nin dedikleri ile yazımıza son verelim:
Sular hep aktı geçti,
Kurudu vakit geçti
Nice han, nice sultan
Tahtı bıraktı göçtü.
Dünya bir penceredir
Her gelen baktı geçti.
Evet, okşamışsan bir yetimin başını, pişirmişsen bir yoksulun aşını, taşıdıysan bir muhtacın taşını, silmiş isen akan gözyaşını, işte sen kurtardın beladan, azaptan, gazaptan başını. Ne mutlu bunu başaranlara, selam hakka tabi olanlara olsun. Ömrünün değerini bilenlere. Dünyada mutlu, ahirette ebedi kutlu olarak cennete girenlere...