Aynı zamanda hiperaktif beyni olan bu obsesif insanların,üst bilişsel aktiviteleri oluşturan kortexleri(beyin kabuğu)çok hareketlidir.Aynı anda kortexleri birden fazla işlem yapabilecek nöronal altyapıya sahiptir.Merak, araştırma, haz duygularını oluşturan Dopamin düzeyleri de hayli yüksek olan bu beyinler sürekli turbo-vitese geçen yarış otosu gibi yaşadıklarından, frontal(alın) lobun bir fonksiyonu olan dur-düşün-davran prensibini kolay kolay uygulayamazlar. Özellikle gün içindeki programları, sorumlulukları veya hayat yükleri çok yoğunsa yani o gün iki ayakları bir pabuca girmişse bu durum çok şiddetlenir. Farzedelim o gün, on-on bir kalem bitirilmesi gerekli işleri olsun.Her bir iş için yaklaşık harcanması gereken zamanı ,gidilmesi gereken mekanları ve ilişkili işleri frontal lobları ile hızlıca planlarlar zihinlerinde. Lakin ilk madde için harcanması gereken x saat yerine, bir sürü gereksiz ayrıntıya dalarak(veya dikkati dağıldığı için başka işlerle meşgul olduğu için)3x saatte bitirdiler diyelim(daha ilk işinde 3 saat fazla harcadı),işte asıl yapılması gereken işlerle meşgul olması gerekirken gereğinden fazla zaman harcarsa ne olur? Tabiki o gün içindeki yapılması gereken on-bir maddelik işlerin hepsini tamamlayamaz ancak bir kısmını bitirebilir.Ertesi güne sarkan işler bitirilemediği için ciddi anksieteye yol açar ve üstelik ertesi günün yapılacak-işleriyle üstü üste biner ve her geçen gün biriken sorumluluklar kısır-döngü gibi obsesif kişinin zihninin hantallaşmasına ve rutin işlerini akıcı şekilde yapamaz hale gelince hayatını çekilmez hale sokar.Ve bu durum insana beynin dengeli çalışamaması sonucu uzun vadede depresyon olarak geri döner. Hadiselere bir de medeniyet değerleri açısından bakmaya çalışalım.Mutluluk klavuzumuzda “…..bir işden yorulunca, başka bir işle soluklan/dinlen..” şeklinde İnşirah suresinde çok önemli bir tavsiye vardır.Bu aslında insan beyninin dengeli ve mizan üzere kullanılabilmesi için verilmiş çok önemli bir anahtar-prensiptir. Şöyle düşünelim, gün boyu durdurak bilmeksizin ciddi mola vermeden, işkolik bir takıntıyla tek bir işle meşgul olan bir meslek erbabını düşünelim.Örneğin marangoz olsun bu insan.Onun işlerini yaparken beyinde sadece motor, duyusal ve görme kortexleri çalıştığını düşünürsek ve bu faaliyeti çok iyi bildiği artık meleke kesbederek elde ettiği otomat gözü kapalı olarak yaptığı bir iş üzerinde gün boyu başka beyin bölgeleri kullanıl(a)madığı için yıllar içinde bu iş sahibi iç dünyasının monotonlaştığını,çok sevdiği işten artık zevk almadığını hissetmeye başlar. Bu aslında her meslek grubunda ,mesleğinde hayli yol aldıktan bir süre sonra gelişen bir tehlikedir(“Tükenmişlik Sendromu/Gizli Depresyon” alarmları çalıyor demektir). Uzun süre sonra aynı işi çok iyi yapanlarda(yani otomat beyin fonksiyonlarıyla meşgul olmak )aynı şeyler, aynı düşünceler, aynı eylemler(velhasıl aynı rutin ritüellerin tekrarı)kortex altındaki BAZAL GANGLİON denilen derin subkortikal bölgelerdeki nöronal işlemlerin/faaliyetlerin belirli düzeyde artışına yol açar.Yapılan fonksiyonel MR(fMR) çalışmaları, bu otomat davranış/düşüncelerimizden sorumlu derin çekirdeklerde aşırı faaliyet olduğunu bunun aksine asıl insan için çok daha önemli olan kortikal faaliyetlerin ise eş-zamanlı olarak hayli azaldığını gösterir. Obsesif insanın, aynen buzda patinaj yapan zincirsiz araba gibi beden-arabası yol alamaz(kortex/yüksek-akıl faaliyetleri devre dışı kalır).Düşünce, davranış ,konuşma çıktıları otomat-beyin den kaynaklandığı için, kişi asıl yapması gereken işine/sözüne,eylemine/düşüncesine odaklanamaz… İşte bu nöronal işleyiş sebebiyle obsesif kişi, aynı zamanda duygusal sistemi de yöneten Limbik-Otomat sisteme iyice teslim olur ve bu zaman içinde mutluluk hormonları-ve stres hormonları arasındaki nörokimyasal hormonal-terazi otomat-sistem lehine bozulduğu için giderek kaçınılmaz olarak ,obsesif beyin“TÜKENMİŞLİK/BURN-OUT SENDROMU” na duçar kalır. Halbuki insan nörobilimsel gerçeği dikkate alıp da,Mutluluk klavuzumuzdaki temel prensiple uyumlu davranıp belirli aralıklarla rutin işi bırakıp farklı bir işle dinlenebilir ve gerçekte beynin farklı alanlarını devreye sokabilirse(hele bu sevdiği ,haz aldığı bir faaliyet ise) bozulan nörokimyasal dengeyi yeniden düzenlemiş ve fonksiyon dışı kalan yüksek beyin fonksiyonlarını devreye sokmuş olur ve insan kendini,bilişsel ve duygusal açıdan daha dingin hisseder(DEVAM EDECEK).