Yaşamak;
Karanlık geceye rağmen, buğulanmış pencere camına güneşi çizebilmektir.
(Anonim) Son günlerde peş peşe gelen ölüm haberleriyle kahroluyoruz. Daha önceki gün Ankara'da kendisinden istenen şarkıyı bilmediği için vahşice öldürülen iki çocuk babası müzisyen Onur Şener kardeşimize ülkece çok üzüldük. Nur ol kardeşim. * Geçen hafta da,
Nazilli Kaymakamıyken Uzun Yaşam Şehri markasını Nazilli'ye hediye eden Muğla Vali Yardımcısı Sayın Caner YILDIZ'ı aniden yitirdik. Bir mülki amir çalıştığı topraklara ne kadar değer katacaksa ondan daha fazlasını katmış bir vatan sevdalısıydı O. Belki sağlıklı ve uzun yaşamayı en çok O hak ediyordu ama olmadı. Nur ol sevgili abimiz.
Unutursak KALBİMİZ ÇÜRÜSÜN ! * 1937 yılında ‘Her fabrika bir kaledir.’ parolasıyla kurulan Sümerbank Basma Fabrikası sayesinde Nazilli, her platformda altın çağını yaşıyordu.

2000 li yılların başında vahşi kapitalizmin güç göstermesi sonucu kale kapısına maalesef kilit vuruldu.

Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘İstikbalde vilayet olacaktır.’ dediği Nazilli,
Sadece oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi değil, tüm ailesini kaybetmiş bir yetim yavru gibi ortada kaldı.

Büyük kent olma hayali yok edilip, tüm umutlar sadece tarım ve hayvancılığa bağlanmıştı artık.

Aksi gibi, tarım da günden güne kötüye gidiyor,
Serbest piyasa ekonomisi yüzünden üreticiler değil hep aracılar kazanıyordu.

Nazilli’ye bir gelen bir daha gitmek istemediğinden, emeklilerin nüfusu da oldukça fazlalaştı.
Üretim kenti birkaç yılda tüketim kentine dönüştü.

Artık Nazilli için bir şeyler yapılmalıydı.

Başta zamanın Nazilli Kaymakamı Caner Yıldız ve birkaç Nazilli Sevdalısı;
‘Nazilli’de uzun ömürlü insanların çok olduğu, eğer bu ispatlanırsa, şehri ve bölgedeki yetişen tarım ürünlerini markaya dönüştürebiliriz’ fikri gelişti.

Nazilli Kaymakamlığı acilen, kendi binasında, üniversite hocalarının önderliğinde uzun yaşamı araştırma birimini oluşturdu.

Yapılan araştırmalardan pozitif sonuç alınınca ‘Uzun Ömürlü İnsanların Yaşadığı Şehir Nazilli’ efsanesi doğmuş oldu.

Artık zamanın kaymakamı Caner Yıldız, hemen hemen her hafta ulusal kanallarda Nazilli’deki uzun yaşamı anlatıyordu.

Bütün Türkiye Nazilli’yi konuşuyor, bu şehrin insanları da UZUN YAŞAM’ın Nazilli’ye katacaklarının hayali kuruyordu.

Artık Nazilli, UZUN YAŞAM ŞEHRİ idi. Nazilli bir MARKA haline dönüşmüştü. Dünyada Okinawa neyse, Türkiye’de Nazilli oydu.

Nazilli Belediyesi de bu konuyla ilgili ciddi çalışmalar yapıyor, Uzun Yaşam Şehri logosu her yerde kullanılıyordu.
Hatta İstanbul Çırağan Sarayı’nda Uzun Yaşam Sempozyumu bile düzenlenmişti.


*

Gelelim madalyonun öbür yüzüne,

Nazilimiz bu marka ile gerek yurt çapında gerekse dünya çapında çok iyi tanıtıldı ancak Nazilli’ye ne kazandırdı? Merhum Caner Yıldız'ın kazandırdığı bu marka değerini Nazilli ve çevresindeki üreticiler neden daha fazla değerlendiremedi ve değerlendirmiyor?

Sorunun cevabı belli iken neden,

Konya’daki TORKU gibi, Isparta’daki GÜLBİRLİK gibi neden büyük bir marka değiliz hala?

Siz Nazilli ekonomisini yönetenler, iş adamları neden tek yumruk olamıyorsunuz?

Yıllardır kale boş ve orta ayağınıza gelmişken neden golü atmıyorsunuz? Golü sadece siz kendiniz için değil, takım için Nazilli için de atacaksınız ki toplumsal kalkınma olsun. Büyük düşünün! Nazilli ekonomisi, birlik sağlanınca değer kazanır arkadaş!
Yurdun dört köşesindeki emeklilerin Nazilli’ye doluşmasıyla değil. Sağlıcakla...