İNSAN ÇİFT KANATLIDIR… İnsan kelimesi kök olarak “nisyan”= “unutan” ve “üns”=”ünsiyet eden/muhabbet duyan” anlamlarına gelir. Şayet unutmasaydık, sn.de 400.000 bit bilgi giren beynimiz her an fokurdardı ve ambivale olurduk.Oysa beynimiz sn.de sadece bunun 2000 bit kadarını işler.Bunun da büyük kısmı otomat beynimiz tarafından bilinç-altına atılır biz fark etmeden.Ön-beynimiz o an bizim için lazım olan çok küçük bir kısmını anında seçer/ayıklar ve hemen kullanıp sonradan kullanmak üzere ana-belleğe atar … Tamam unutmayı anladık da neden üns? Sevgi? Muhabbe? Meveddet? Nörobilime ait son araştırmalar artık kalbimize ait bir sinir sistemi olduğunu ortaya koymuştur.Kalbin bizzat oluşturduğu ELEKTROMANYETİK ALANLAR kalpte bulunan sinir sistemi sayesinde o insana ait bir alektromanyetik-aura oluşturur. Hani “valla kalbim bu insanı çekiyor” veya “ ne olduysa bi türlü ısınamadım bu insana/birşey itiyor beni” deriz ya ,işte tam da burada kalbimizin etkileme ve/veya etkilenme gücünden bahsederiz. Büyüklerimizin “hiss-i kabl-el vuku” dedikleri birşeyi olmadan önce sezinlemek/hissetmek işte bu kalbin elektromanyetik alanı ve beyin ön-lobumuzun(frontal bölge) senkron işbirliğiyle oluşmakta. Peki sevgi ihtiyacı neden var insan da?Neden yalnız kalmayı sevemiyoruz? İllada paylaşma ihtiyacı hissediyoruz?Sevilmeyi,sevmeyi,muhabbet duymayı arzu ediyoruz? Çünkü kalbin olmazsa olmaz biricik eylemidir “sevgi duymak”. “Akleden kalp” deyimi mutluluk klavuzumuzda çok sık geçer.Yani tefekkür eden, sorgulayan,ders çıkaran, geçmişi, geleceği sorgulayan kalb…yani zihnimiz hep geviş getirmekte… Ancak akleden kalbin eylemi olan sevgi “karşılıksız,saf, kokuşmamış,menfaat beklemeyen bir sevgidir” ki bunun değeri çok yüksektir. İşte rasyonel tarafımızı temsil eden beynimiz herşey de daima aklı ön planda tutarken, hesap kitap yapıp menfaat/makam,mevki kollar, ölçüp biçerken, kalbimiz hep ünsiyet peşindedir. Peki bu beden ülkesinde hükümdar kimdir? diye soracak olursanız farklı cevaplar alabilirsiniz ve kafanız karışabilir her An. Örneğin Nörobilim camiasına sorarsanız onlar bu bedende hükümdar sadece beyindir diyebilirler,ancak Kuantum fizikçilerine sorsanız onlar da kalbimiz derler. Oysa kadim medeniyet değerlerine ve evrensel dinlerin referanslarına başvursanız bu sefer de bu sorunun cevabının KALB olduğunu duyarsınız. Mevlana Celaledin-i Rumi ‘de bu konudaki tartışmaya son noktayı koymuştur: “Bu beden ülkesinde padişah kalp, vezir ise beyindir”. Evet bu makul yaklaşım, fen ilimlerini temsil eden nörobilim camiasında ve kadim medeniyet değerleri tarafından da kabul görmüştür artık günümüzde. Öyleyse insan tek kanatla uçamaz,uçmamalı,uçmaya çalışmamalıdır. Dünyada nörobilim duayenlerinden çok önemli bir isim olan Prof.Dr.Marsel Mesulam şöyle der : “yaklaşık 100 milyar nörona sahip insan beyninin yaklaşık