Nifak
Yarmak, ayırmak, tükenmek, tünel, köstebeğin deliğinden çıkıp girmesi gibi anlamlara gelir. Münafıkların bitmişliğini, tükenmişliğini, imanda azalmayı ve ölü bir kalbe sahip oluşlarını ifade için bu kelime seçilmiştir.
Münafık
Nifak kelimesinin ism-i failidir; yani nifak sahibi demektir. İstılah (terim) anlamı ise, bazı sebepler yüzünden İslam'a girip zahiren müslüman görünmek, içten içe ise kâfirliğini gizlemektir. Yani dıştan müslüman gözüküp içinden inanç ve düşünce olarak küfürde olmaktır. Bu tanım ve yargı, iman esaslarına ait bir inkâr ve yalanlama olan, halis itikadî münafıklık içindir.
Bazı Arap Lügatçılarına göre; köstebek deliğine nifak kökünden iştikak eden (türeyen) Nâfika denir. Köstebek yuvasının iki kapısı vardır. Kapıların birinden girerken, öbüründen çıkar. Köstebek, çıkacağı bu kapıyı, başıyla vurup dışarı çıkmasına imkân verecek şekilde ince tutar ve bunu başkası bilemez. Tehlike anında hemen saklı tuttuğu bu dayanıksız kapıdan dışarı çıkar. İşte kaçmak için yaptığı bu ikinci kapıya nâfika denir ki kelimenin bu anlamı, münafığın esas hasletinin tesbitine yarar. Çünkü mü’min suretindeki münafık, bir tarafıyla dine girerken, daima kendisi için sakladığı diğerkapıyı da hazır tutar. İşte bu itibarlaiçinden inanmadığı halde, inanıyor gözüken birine münafık denilmiştir.
Münafığın Halet-i Ruhiyesi (Psikolojik Durumu)
Böylece münafık, sırf yüzeysel olarak İslam'ın içine girip sahtekar-müraice (iki yüzlü) bir tavır içinde küfrünü gizlediği için tünele giren ve onun içinde gizlenen köstebeğe benzetilmiştir. Zira kalbinde nifak hastalığı olanlar, köstebekler gibi yer altı faaliyetlerinde bulunmayı meslek edinmişlerdir. Münafık, girdiği kapının dışında tıpkı köstebek gibi aksi bir taraftan kaçış yolu arar ve dinden çıkar. Nitekim münafıklarla ilgili şu ayet-i kerime bu durumu açıkça ortaya koyuyor: “Eğer sığınacak bir yer, veya (barınacak) mağaralar, yahut (sokulabilecek) bir delik bulsalar; koşarak o tarafa yönelip giderler.” (Tevbe, 57)
Yine münafık denince, İslam toplumu içinde can ve mal emniyetini sağlamak; evlenme, boşanma, miras, ganimet gibi müslümanların sahip olduğu her türlü nimetlerden istifade edebilmek veya birtakım gizli yollar ve entrikalarla İslam toplumunu içten yıkmak için, asıl mahiyetini ustaca gizleyip kalben inanmadığı halde müslümanlara karşı kendisini inanmış gösteren kimse anlaşılır. Onun için Kur’an-ı Kerim’de münafıklar ve onların habis özellikleri belirtilirken meselenin daima bu yönüne bilhassa işaret edilmiştir: “Eğer yakın bir dünya malı ve kolay bir yolculuk olsaydı (o münafıklar) mutlaka sana uyup peşinden gelirlerdi. Fakat meşakkatli yol onlara uzak geldi. Gerçi onlar, "Gücümüz yetseydi mutlaka sizinle beraber çıkardık" diye kendilerini helâk edercesine Allah'a yemin edecekler. Halbuki Allah onların mutlaka yalancı olduklarını biliyor. (Tevbe,42)
Nifak aynen küfür gibi imanı tamamen pert eden itikadi çok büyük bir arızadır. Bu türlü nifak; doğrudan doğruya küfür olduğu için sahibini ebedî azaba götürür. Hem de cehennemde en şiddetli azaba uğrayacak grup bunlardır. Çünkü Müslümanlar için en tehlikeli olan grup münafıklardır. Onlar, bize benzer, bizim gibi görünür, bizim toplantılarımıza katılır, fikir beyan eder. Hacca gider, bazan namaz kılar, ama bizim gibi iman etmez. Sadece kendi basit çıkarlarını düşünür. Küfürlerine bir de hile ve alay karıştırdıkları için münafıklar, kâfirlerin en âdi, en bayağı ve en alçaklarıdır. İslam Hukukunda suç ile cezanın mütecanis ve mütekabil (uygun ve orantılı) olması esas olduğu için haklarında şöyle buyurulmuştur: Doğrusu münafıklar, cehennem ateşinin en aşağı tabakasındadırlar. Onlar için hiçbir yardımcı bulamazsın.” (Nisa, 45)
Münafıklar, kâfirlerin aksine, müslümanlarla içiçe yaşadıkları ve her an, insan ruhunun en aziz gıdası ve beşer hayatının vazgeçilmez unsuru olan imanın nice olumlu tecellilerine yakinen şahit oldukları halde gerçek imana eremeyip daima zikzaklar içinde yaşamaları, onların ne kadar idrakten ve kalbî duyarlılıktan mahrum olduklarını gösterir.
Münafıklar devamlı kimlik proplemi yaşarlar.
İnançla ilgili proplemleri
İnanç konusunda kesin bir tavır ortaya koyamayan, müslümanların arasında olduklarında imanı; kâfirlerin arasında bulunduklarında küfrü açığa vururlar.
İbadetlerle ilgili sıkıntıları
İnanmadan, riya eseri olarak ibadet yapar, namaza kalktıklarında tembel tembel kalkarlar.
Sosyal kimlik proplemleri
Kötülüğü emreder, iyilikten alıkoyar, müslüman saflar arasına fitne sokmaya, insanları aldatmaya çalışırlar. Dinleyenleri etkilemek için efsunlu söz söyler, doğruluklarına insanları inandırmak için çok yemin eder, onların dikkatini çekmek ve kendilerine etki etmek için güzel elbiye giymekle dış görünüşlerini süslü gösterirler.
Ahlak ve karakterle ilgili kimlikleri
Kendilerine karşı güvensizlik, ahdi bozma, randevularına ve sözlerine uymama, riya, korkaklık, yalan, cimrilik, menfaatçılık, fırsatçılık ve hevâ ü heveslerine uyma.
Korkak e Kindar bir Haleti ruhiye içinde olmaları
Korku dağları sarmıştır. Herkesten korkmak, ölüme karşı yüreksizlikleri müslümanlarla beraber cihada gitmekten geri bırakmış, müslümanlardan hoşlanmayan ve onlara karşı kin besleyen bozuk bir psikoloji.
Akli ve ilmi şahsiyet Zaafiyetleri
Hüküm verme ve karar alma konusunda tereddüt, şüphe ve güçsüzlük. Hakkı kabul etme konusunda kalbi ve kulakları mühürlenen insan tipi. İman ile küfür arasında tereddüt, fırsatçı ve faydacı. Müslümanların ellerinde faydalanacakları bir imkân olduğunda bundan pay almak için, kendisinin de onlardan olduğunu; müşriklerin imkânları varsa, o paydan mahrum olmamak için aynı tavrı onlara da göstermeleri.
Kısaca Münafık
- kalleş, dönek, şahsiyetsiz, her boyaya giren, fitne ve fesatçı, riyakâr, ikiyüzlü, yüzsüz, yılışık, söz ve dış görünümle adam kandırmaya çalışan bir tipolojiye sahiptir.
Nifak hastalığının tedavisi var mıdır?
Küfür illetinden daha zordur. Çünkü münafık, hasta olduğu halde doktorun önünde hastalığını gizleyen kimseye benzer. Kâfirin hastalığı meydanda olduğu için, birtakım yollarla kendisine yaklaşılıp tedavisi mümkün olabilir. Münafık ise, kapısı penceresi belli olmayan yuvarlak, yamuk bir kişilik ( veya kişiliksizlik) olduğundan tedavi yolu bulunamaz. İslam davasına zararları açısından ise, münafıkların kâfirlerden daha tehlikeli olduğu münakaşa götürmez bir gerçektir. Vücudun zayıf ânını kollayan mikroplar gibi; İslam toplumu içinde daima onların kritik anlarını fırsat telakki edip her türlü mel’aneti yapan münafıklar, İslam davasının iflah olmaz baş düşmanlarıdır. Nerede, ne zaman ve nasıl karşımıza çıkacakları belli olmadığı için kendilerine karşı tedbir alma imkânı da olmamaktadır.