1700’lü yıllarda müzik, sarayın tekelindeydi. Yani saray müzisyeni değilseniz aç kalırdınız.
Sarayda da bir hiyerarşi vardı.
Aşçılar, hizmetçiler ve müzisyenler aynı sınıfta sayılırdı.
Mesela Mozart, aristokratlarla kendisi arasında bir hiyerarşi kurulmasından rahatsızdı. Bu yüzden anti aristokrat besteler yaptı. Bu tavrını da “Figaro’nun Düğünü” ve anti aristokrat olduğu açıkça belli olan “Don Giovanni” adlı eserleriyle dışa vurdu.
Bu tavrından dolayı başta arsitokratlar olmak üzere saraydan dışlandı ve sefalet içinde öldü.
Hatta toplu bir mezara gömülecek kadar sefalet çekti.
*
Her ne kadar aristokratlara karşı olsa da Mozart dinleyerek büyümüş zengin ve yakışıklı bir aristokrat olmaktan gocunmadım.
Fakir halkı anlamak için de değişik tarzda müzikler dinledim elbette.
Hatta, evde sinema salonum olmasına rağmen sırf o fakir havayı koklamak için vizyona giren “Bergen” filmine de gittim.
Bergen’in, Tanrı’ya seslenip “Sen affetsen, ben affetmem” dediği şarkısını da çok sevdim.
*
Geçtiğimiz hafta yaklaşık iki yıl sonra tamamlanacak Şehir Hastanesi ile ilgili bir yazı yazmıştım.
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun, hastanenin yolu başta olmak üzere alt yapısı konusunda serzenişlerine yer vermiştim.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın engeline takılan projeyi geciktirenlerin Aydın’a, Aydın’da yaşşayan vatandaşlara ve vatana ihanet içinde olduklarına değinmiştim.
*
İşte o yazının yayınlandığı günün ertesi Aydın Büyükşehir Belediye Meclisi toplandı.
Şehir Hastanesi’nin yolu ile ilgili yapılan oylamaya Ak Parti ve MHP’li Meclis Üyeleri ‘Hayır’ oyu kullandı.
Aydın’da yaşayan biri olarak şok oldum açıkçası.
*
Sadece siyasi rant elde etmek için, sadece ‘Bakın hükümetimiz hastaneyi yaptı ama Büyükşehir Belediyesi yolunu yapmadı’ demek için kullandıkları ‘Hayır’ oyunun anlamı yaşadıkları şehre ihanet etmek değildir de nedir?
*
O hastanenin inşaatı bitip, hizmete başladığında, ‘Hayır’ oyu kullananların yakınları veya kendileri gitmeyecek mi o hastaneye?
Yolu olmayan, alt yapısı olmayan kocaman bir binanın kime ne faydası olur?
Milletin oyu ile işgal ettiğiniz o koltuklarda, kendi siyasi menfaatleriniz için verdiğiniz kararların bir bedeli olmaz mı?
Allah, sizi affeder mi bilmem ama vatandaşın çektiği her çilenin ahını size yükler.
Çileyi çeken millet de sizi asla affetmez.
*
Bakın size bir hikaye anlatayım.
Kaplumbağaya sormuşlar:
"Buradan karşı köye ne kadar zamanda gidersin?"
Kaplumbağa cevap vermiş:
"Yağmuru, çamuru, rüzgarı, inişleri, yokuşları hesap ettim. Üç günlük yol ama ben altı günde giderim."
Altı gün geçmiş ama kaplumbağa karşı köye gelememiş.
Aramışlar taramışlar, yolun yarısında bulmuşlar kaplumbağayı.
"Hayrola? Üç günlük yolu altı günde bile gelemedin" demişler.
Kaplumbağa cevap vermiş:
"Sormayın arkadaş! Yağmuru, çamuru, inişi, yokuşu hesap ettim de, ‘kötü insanları’ hesap edemedim. Ne zaman hızla ilerlemeye başlasam tutup ters çevirdiler”
*
Neyse ki o mecliste AK Partili ve MHP’li üyelerden daha fazla CHP’li ve İYİ Partili üye var.
Onların sağduyu ve öngörüleriyle verdikleri ‘Evet’ oyları fazla olduğu için o yol yapılacak.
Mevlam, bizim yolumuzu kötülerden ve kötülüklerden beslenenlerden ayrı kılsın.
GÜNÜN FIKRASI
Temel yeni aldığı arabasıyla hız denemesi yapmak için yola çıkmış.
Bir süre sonra trafik uygulaması yapan polisler durdurmuş Temel’i.
Polislerden biri ehliyet ve ruhsatı isterken, diğeri ceza yazmanın sevinciyle:
“Bütün gün sizi bekledik” demiş.
Temel cevap vermiş:
“İşte ben de o yüzden acele ediyordum”
GÜNÜN TESPİTİ
“..zengin olmak, zengin görünmek değildir..” BEN
“..eski solcu abiler, ‘rakı masasında memleket kurtarıyoruz’ derken ciddiye almazdım.. dört dublenin üçünü devlete vergi olarak ödediğimizi anladığım gün harbiden de memleketi kurtardıklarını anladım..” GÜNÜN SÖZÜ
“..stresin en büyük sebebi, günlük yaşantınızda ‘anlayışsız’ insanlarla yaptığınız tartışmalardır..” KADINLAR&ERKEKLER
“..kadınların inanma oranları: duyduklarına %1.. gördüklerine %2.. duyup görmelerine rağmen kafalarında kurduklarına %97..”