MEDENİYET İNSANI (makbul insan)YARGILAMADAN, ALGILAMAYA VE MAHKUM ETMEDEN, ANLAMAYA ÇALIŞIR(2).
Ömer Hakan Yavaşoğlu
Bu güzel şahsiyetli makbul insanlar karşılarındaki insanlara önyargısız, hüsn ü zan la muamele ve gereken ilgi ve alakayla iletişim kurduklarından Mevlana’nın ayna meseli* hakikatinin de hikmetine vakıf olurlar ve her günleri dünden daha ileride, yarından daha geride olur.
Allah Rasülü’nün ,Mekke’ye fetih için gitmeden hazırlıklarını gizlice müşriklere haber veren sahabiyi öldürmek isteyen Hz.Ömer’i nasıl durdurduğunu sanıyorsunuz? SAV efendimiz Cennetle müjdelenen O sahabiyi yanına çağırıp niçin böyle yaptığını sorup asıl niyetini öğrenmek ister. O’da sadece Mekke’deki aile yakınları ve malları için endişe duyduğu için böyle davrandığını söyleyince Allah Rasülü tarafından NİYETİNE BAKILARAK affedilir tabiki…İşte böyle en güzel örneğimiz ve daha nice güzel örneklerimiz var medeniyetimizde…
Yani makbul insan(sağlıklı şahsiyet) daima karşısındakinin Allah’ın bir kulu olduğu gerçeğini gözardı etmeden önyargısız dinler, yargılamaz, onun da beşer oluşunun zaaflarını bilerek ,toleransla sözünün sonun getirmesini bekler ve dolayısıyla rube-ru ilişki (kalpten kalbe-yüz yüze) kurulmuş olur, ötekileştirmeden onu olduğu gibi hangi din, ırk, etnik, cins, cemaat vb. mensubiyete sahipse tamamen tarafsız bir gözle interaktif bir hukuk oluşturararak dinler ve olabildiği nisbette empati kurararak objektif kararlar vermeye azami gayret eder(=HANİF BAKIŞ).
Peki na-makbul insanın davranışlarından bahsedelim isterseniz biraz. Hastalıklı olan sağlıksız şahsiyet ise daima kendi otomat zihin şablonlarına uyarak ön-yargılı davranır. Ego data-bankında(ego-hafızası) o kişi hakkındaki mevcut olumsuz tecrübeleri hemen hatırlar ve karşıya empati yapmadan, onun niyetinin ne olduğunu anlamadan, onun iç dünyasıyla ilgili bilgi sahibi olmadan sadece gördüğüne göre yargısız infaz yapar…Zaten bu na-makbul şahsiyetin bu konuda sicili kabarıktır aslında. O kişinin, giderek büyüyen kartopu misali, egosunun kendisini sürüklediği girdaptan kurtulmaya niyeti yoktur ki doğru davranışa yönelsin.
Kuantum fiziği, su i zanla hareket eden, korkan, yanlış düşünceler içinde olan, evhamlarında kurtulamayan insanların sahip oldukları negatif enerji den dolayı uzay-zamanı bükerek her türlü-olumsuz fiilleri davet ettiklerini (bizzat oluşturdukları) söylüyor. Aynı mekanizma olumlu davranış ve düşüncelerle pozitif enerji yüklenen makbul insan için de geçerli. Aslında anlamadan, dinlemeden, başkası için yaptığımız her türlü söz, fiil, davranışın gıybetin ta kendisi olduğunu da biliyoruz. İşte bu gıybet türlerinin vb.karşımızdaki için yanlış fillerimizin şiddetle nehyedilmemizin hikmetlerini kuantum fiziği sayesinde öğreniyoruz. Hani gıybet esnasında önce karşı tarafın negatif enerjilerini alıyor na-makbul insan, eğer onda yoksa alacağı binbir zorluk ve çileyle kazandığı kendisindeki pozitif enerjileri bir bir gıybet ettiğine güzelce(akılsızca) hediye ediyor…
Na-makbul, negatif insanların immün sistemleri ilginç şekilde çöküşe geçiyor ve o kadar zayıflıyor ki hatta nöro-genetikçiler bu kişilerin kendi negatif enerjilerinin (fiile dönüşmesi gerekiyor çünkü e=mc2 gerçeğiyle)sağlam DNA yapısını bile bozup kanser vb. birçok oto-immün hastalıklara(migren,kolit,konstipasyon/kabızlık,fibromyalji,tüm romatizmal hastalıklar,otoimmün tirodit-Hashiomoto hastalığı,Huzursuz –Bacak Sendromu vd…) zemin oluşturduğunu ifade ediyorlar…
Tersi de makbul insan için geçerli. Mevcut rahatsızlıklar/hastalıklar doğru niyetler ve doğru düşünce-davranış ve eylemlerimizle (pozitif enerjiden dolayı ) immün-sistemi güçlendirdiği için bir bakıyorsunuz tıbbın hayret ettiği ve izah edemediği(güya tesadüf dediği !) beklenmedik şekilde, tez elden şifalar geliyor, iyileşmeler oluyor…
Hasılı kelam, dostlar siz siz olun (hikmetlerin peşine düşerek) HABL-ULLAH’a( Kur’an’ın ipine) sımsıkı sarılın O’nunla hem-hal olun, spritüel/manevi değerlerden ayrılmayın ve iki dünyalı kurduğumuz tasavvurlarımızı Rasülü Zişan efendimizin ,bilge/yetgin insanların rehberliğinde inşa edelim ve örnek liderlerin(Mustafa Kemal,Abdülhamid,Dalay lama,Mhatma Ghandi,Konfüçyüs,Muhammed İkbal, M.Akif vb.) güzel özelliklerini hayatımıza kazandırarak ,dünya promosyonlarını(nimetlerini) de hak edelim ve sağlıklı , mutlu, başarılı ve mutmain terkedelim şu dar-ı fenayı…
Selametle kalın efendim…
*AYNA MESELİ: Hz.Mevlana tarafından Mesnevi’de hikaye edilmiştir. Her insanın kendi eksikleri karşısına herhangi bir olay, fiil, davranış şeklinde çıkar.Bu onun eksikliğini tamamlamak için verilmiş bir hediye,a’ta dır.Yani hayat, daima insana ayna olmaktadır.Önemli olan o aynayı/başımıza gelenleri doğru değerlendirmektir.
Yorumlar