Varlık alemini yaratan Cenab-ı Hak; varlıkların en şereflisi kıldığı insanoğluna akıl vermiş ve bu aklın gereği olarak ona sorumluluklar yüklemiştir. Allah (c.c.) sorumluluk yüklediği insanoğlunu rehbersiz ve
başıboş bırakmamıştır. Her devirde peygamberler göndererek, kendi beğendiği insan modelinin nasıl olacağını da yine kendisi göstermiştir.
Bu insan modeline "mü'min" adını veren Cenab-ı Allah, en son olarak da peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)'e Kur'an-ı Kerim aracılığıyla 'örnek insan'ın nasıl olması gerektiğini göstermiştir.
“Ey resul! Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla “inandık!” diyenlerin küfürde yarışırcasına koşanları seni üzmesin! Yahudilerden bazıları yalancılık etmek için dinlerler; huzuruna çıkmamış olan başka bir topluluk için dinlerler. Yerlerine oturmuş kelimeleri, yapılarını bozup değiştirirler. “Size şu verilirse alın, eğer o verilmezse çekinin.” derler. Allah birini fitneye çarptırmak isterse sen onun için Allah karşısında hiçbir şey yapamazsın. Bunlar o kişilerdir ki, Allah kalplerini temizlemek istemiyor. Dünyada bir rezillik vardır onlar için; ahirette de büyük bir azap var onlara. Yalana iyice kulak verirler, haramı tıka-basa yerler. Sana geldiklerinde ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Ama aralarında hükmedersen, adaletle hükmet. Allah, adaletle hükmedenleri/adaleti ayakta tutanları sever.” (Maide 41-42)
**
Kur'an-ı Kerim'e göre 'model insan' mü'min'in özelliklerin belirlemeye çalışalım.
Mü'min; Allah'ın birliğine, Hz. Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna,
Peygamber (s.a.v.)'in bildirdiklerinin hak olduğuna inanan, imanlı insandır. (49/19)
Mü'min; 'inandım' demekle kalmayıp inandıklarını en zor şartlarda bile, can pahasına yaşamaya çalışan insandır. (29/2)
Mü'min Allah'ı ve peygamberin seven hayatına Kur'an ve hadislere göre yön verip bu sayede onların sevgisini, Allah'ın bağışını ve korumasını kazanmaya çalışan insandır. (3/31)
Mü'min; Allah katında kurtuluşa erenlerden olmak için namazını kılan, faydasız ve boş şeylerden yüz çevren, zekatını veren, namusunu koruyan, sözünde ve özünde doğru insandır. (23/1-9)
Mü'min; Kur'an'ın ilk emrinin 'oku' olduğunu bildiği için ilme düşkün, bilenlerle bilmeyenlerin Allah katında eşit olmayacağının bilincinde, ilmiyle insanlığa hizmet etme gayretinde, akıllı ve zeki insandır.
Mü'min; ibadete düşkün, nimetlerinden dolayı Allah (c.c.)'ye devamlı hamdeden, bir günah işlediğinde derhal tevbeye sarılmayı bilen, kendi kurtuluşunu yeterli görmeyen, insanlara iyiliği tavsiye edip onları kötülüklerden alıkoymaya çalışan örnek ve faydalı insandır. (9/112)
Mü'min; inananları kardeş kabul edip halk içinde geçimli, mü'minlerin arasında çıkan ihtilaflarda yol gösterici, birleştirici, tefrika ve ayrılıklara prim vermeyen uyanık insandır. (49/9,10)
Mü'min; alçak gönüllü, müslümanlara merhametli, insanlar için hayırlı, Allah rızası için yaşayan halk adamıdır. (17/37-48/29-3/110)
Mü'min; haksız yere cana kıymayan, gerektiğinde Allah rızası için can almayı, canını, malını feda etmeyi bilen, cennet karşılığında canını ve malını Allah'a sattığının şuurunda, mücahid insandır.
Mü'min; yılandan korkarcasına Allah'a şirk, adam öldürme, zina, içki, kumar, zulüm, hased, gıybet, yalan, nifak, cimrilik, gasp, Allah'ın rahmetinden ümit kesme gibi günah ve yasaklardan korkan, uzak duran nisandır. İslâm bize böyle mü'minler olmamızı emrediyor. Biz dünya ve ahrette kurtarmayacak olan sözde müslümanlıktan vazgeçip, İslâm'ı yüce öğrenmeli, Allah ve Rasûlü'nün beğendiği, gıpta edilen birer mü'min olmaya gayret göstermeliyiz. Bilmeliyiz ki, dünya ve ahrette biz ancak ve ancak Kur'an ve Sünnet'e göre yaşayışımız kurtaracaktır.