Türkiye geneline dağılmış 346 adet jeotermal alan bulunmaktadır. Bu jeotermal alanlardan ancak 43 tanesi (yüzde 12) enerji üretimine uygundur. Enerji üretimine uygun jeotermal alanların yüzde 80’ni ise Batı Anadolu’da konumlanmıştır. Türkiye’de işletmede olan JES’lerin yüzde 66’sı, proje aşamasında olan JES’lerin yüzde 25 Aydın il sınırları içindedir. Aydın’da 776,93 MW kurulu güç kapasitesi ile toplam 35 adet JES işletme aşamasında iken, 215.6 MW kapasite ile kurulmak üzere üretim lisansı verilen 9 adet JES vardır. Toprak yüzölçümü başına Türkiye’de ve dünyada sayısal olarak en fazla JES’in Aydın’da kurulmuş olması, bu JES’lerin hem kurulum hemde işletme aşamalarında denetim ve kontrolden muaf tutulmaları Aydın’daki JES’lerin ciddi çevre sorunları yaratmalarına sebep olmaktadır. JES’lerin, jeotermal kaynak arama ve işletme süreçlerinde sebep olduğu önemli çevre sorunlarından biri “JES’lerin jeolojik etkileridir”. Jeotermal alanın araştırılması, geliştirilmesi, uygulanması ve re- enjeksiyon aşamaları jeolojik faaliyetler olup, yasal yetersizlikler ve mevzuattaki eksiklikler, araştırma ve geliştirme aşamasında yapılan usulsüzlük ve yanlışlıklar, hem jeotermal kaynağın tükenmesine hem de geri dönülemez çevresel sorunlara yol açmaktadır. Bu çevresel sorunların önemlileri şunlardır; •JES Kuyu Sondajı; Jeotermal alanın araştırılması, geliştirilmesi ve uygulanması için sondaj yapılması gerekmektedir. Sondaj çalışmalarının ise fiziksel çevreye olumsuz etkisi çok fazladır. •Gürültü; Jeotermal aktiviteden inşa ve operasyon aşamalarında çevreye zarar veren gürültü meydana gelmektedir. Havalı sondaj, dizel motorların çalıştırdığı kompresörler ve elektrik üreticiler uzak mesafelere taşınan yankılanan sesler üretir. •Sondajlarda kullanılan çamur; Rezervin örtü kayacının içinden sondaj yapıldığı durumlarda, jeotermal sondajda sondaj sıvısı olarak sondaj çamuru kullanılır. Örtü kayacın özelliklerine göre sondaj çamuru içerisinde silis bileşikleri, klorür, arsenik, cıva, vanadyum, nikel ve diğer ağır metallerin konsantrasyonları bulunabilir. Çamur içeriğindeki bu kirleticiler ise yeraltı suyuna karışarak kirliliğe sebep olmaktadır. •Jeotermal Testler; İşletmeye geçmeden önce, üretim potansiyeli ve rezervuar parametrelerin belirlenmesi amacıyla, kısa (1 hafta) ve uzun (1-3 ay) süreli akış testleri uygulanmaktadır. Bu testler uygulandığı sırada genellikle reenjeksiyon kuyusu henüz açılmamış durumdadır. Deşarj edilen akışkanda bulunan tehlikeli maddelerin belli sınırlar altına çekilmesi, sıcaklığın düşürülmesi, analiz edilmesi gerekmektedir. Tehlikeli maddelerin belli limitlerin altına çekilmesi, kuyu başında yapılabilecek pratiklikte bir proses değildir ve maliyeti yüksektir. Bu nedenle, testler sırasında ortaya çıkan ve içinde tehlikeli maddeler bulunduran akışkan, alıcı ortama deşarj edilmektedir. •Jeotermal İşletme; Jeotermal testler ve işletme döneminde, Re-enjeksiyon işlemi sırasında “Re-enjeksiyon kuyularının sığ olması” veya “Rezervuar basıncının çok yüksek olması” nedeniyle sorun yaşanmakta, bu sorunlar da sonuçta toprakların, yüzey sularının ve yeraltı sularının kirlenmesine neden olmaktadır. Büyük Menderes Grabeninde jeotermal rezervuarlar genellikle 1000 mt altındadır. Re- enjeksiyon kuyularının rezervuarla bağlantılı olup olmadığı test edilmediği taktirde, bu kuyularından deşarj edilen akışkan daha sığ olan soğuk su akiferlerine karışabilmekte, dolayısıyla yeraltı suları kirlenmektedir. Bazı sahalarda re-enjeksiyon pompalarının kapasitesi, yüksek basıncı yenerek akışkanı enjekte etmeye yetmemektedir. Yense dahi, yüksek enerji maliyetleri projenin fizibilitesini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, re-enjeksiyon yapılmaksızın akışkan alıcı ortama doğrudan deşarj edilmektedir. •Çökme; Çökme, yeraltı suyu rezervuarlarında, petrol rezervuarlarında ve jeotermal rezervuarlarında gözlemlenir. Jeotermal sahada kapasite fazlası tesis ve aşırı çekim, jeotermal sahada boru hatlarında ve kuyu stabilitesinde önemli sorunlar yaratır. Eğer jeotermal arazi yerleşim yerlerine yakın ise çökme akışkan çekme kuyuları ve diğer binaların stabilitesinde problemlere neden olur. Yerleşim olmayan daha uzak alanlarda, bölgesel yüzey su havza sistemleri etkilenebilir. Bu yüzden çökme çevresel etki kapsamında kabul edilmelidir. Türkiye’de ve özelde Aydın’daki jeotermal faaliyetler sonucunda meydana gelen zemin çökme ölçümleri yapılmamakta, mevcut ve muhtemel çökmelerin yakın yerleşimlere olan etkisi göz önünde bulundurulmamaktadır. •Depremlerin Oluşumu; Jeotermal sahalar genellikle yüksek sismik aktiviteli alanlarda oluşurlar. Bu nedenle JES’lerin çevresindeki aktif bölgelerdeki fayların aktivitesinin bir sonucu olarak, hem de akışkanın kontrolsuz ve aşırı çekimi ve rezervuara verilmesi ile mikro−depremler oluşabilmektedir. •Bölgenin Hidrojeolojik Yapısı; Büyük Menderes Havzasında görülen birimlerin geçirimlilik ve gözeneklilik değerleri 10 cm/sn değerinden büyük olduğu öngörülmektedir. Söz konusu hidrojeolojik yapı nedeniyle, yanlış ve denetimsiz re-enjeksiyon tarımsal alanları ve tatlı su akiferlerini kirletmektedir. •Aşırı Çekim - Usulsüz ve Gereğinden Fazla Ruhsat Verilmesi; Jeotermal kaynakların üretilip kullanılmasında sistemdeki akışkana yüklü olan ısı çekilip kullanılmaktadır. Bu ısı çekimi sistemi besleyenden çok olmadığı sürece bu kaynak yenilenebilir kalacaktır. Ancak, jeotermal rezervuarın beslenebildiğinden fazla ısı ve akışkanın sistemden çekildiği durumlarda ısı/akışkan eksikliği ortaya çıkar. Çoğu durumda yan kayada yeterli ısı kalmış ta olsa, soğuk artık akışkanın sisteme geri basılması (reenjeksiyon) sırasında yapılan yanlışlıklar ya da yanlış yerlerde açılan kuyular rezervuar sıcaklıklarını düşürmekte ve kaynakları tüketmektedir. Mevcut durumda, Büyük Menderes Havzasında jeotermal akışkan elde etmek amacıyla açılmış 833 tane kuyu mevcuttur. Büyük Menderes havzasında 269 üretim, 164 re-enjeksiyon kuyusu mevcuttur. Ülkemizde ve Aydın özelinde, jeotermal sahaların kapasitelerini aşan ruhsat ve tesis izinlerinin verilmesi nedeniyle yakın gelecekte sahalarda kaynak rezervuarının kendisini yenileyememesi ve tükenmesi sorunu ile karşı karşıya kalınması söz konusu olabilecektir.