Karacasu'da gündemden düşmeyen jeotermal enerji aranacağına yönelik gelişmelerin ardından oluşturulan Karacasu Çevre Platformu son durumla ilgili bir basın açıklaması yayımladı. Yapılan açıklamada, “Zeugma yok oldu, Hasankeyf yok oldu ama Afrodisias yok olmasın” denildi.
* * *
Bu günlerde bu eşsiz antik kentin jeotermal etkilerinden korunması için verilen mücadele (sanırım) yetersiz kalacak ve zamanla bir çevre felaketi yaşayacak.
* * *
Üzüldüm…
* * *
Binlerce yıldır ayakta olan bir antik kentin tok oluşuna biz tanık olacağız.
* * *
Ses Gazetesi Karacasu Temsilcisi Özgür Dedeoluk'un bu haberini okuyunca Afrodisyas için yüz küsur yıldır verilen mücadele aklıma geldi.
* * *
Afrodisyas'tan çalınarak taaa Amerika'lara, Almanya'ya götürülen eserleri devletimiz adeta bir ajan gibi araştırıp bulmuş ve geri iadesini sağlamıştı. Ve hala da bu mücadele devam ediyor.
* * *
Ama Afrodisyas kaybolup gidecekse yazıklar olsun verilen emeklere…
* * *
Üzgünüm ama verilen mücadelenin hatırlanmasının içimizdeki Afrodisyas hayranlığı ve sevgisini tekrar hatırlatması dileğiyle sizlerle paylaşmak isterim…
* * *
Aphrodisias ören yerinde 1984 yılında yapılan kazılardan çıkarılan friz bloklarından üç tanesinin 1989 yılında çalındığı, 1993 yılında da yine kazı evinin bahçesinden üzerinde av sahnesinin işlendiği bir kabartma panoya ait insan başı figürünün (Meleager başı kabartması) yerinden koparılarak götürüldüğü tespit edildi.
* * *
Tiberius portikosuna ait Aphrodisias friz bloğunun 11 Mart 1993 tarihinde New York Fortune Fine Arts Galerisi'nde satışa çıkarıldığı tespit edildi. Eserin ülkemize iadesi amacıyla, ABD'de ülkemizi temsil eden avukatlık firması tarafından girişimler yapıldı ve konu FBI'a iletildi. FBI soruşturma başlattı ve ülkemizin haklarının korunması amacıyla eser FBI tarafından koruma altına alındı. Friz bloğunun ülkemize ait olduğunu gösteren tüm bilgi ve belgelerin ABD'ye iletilmesi sonucu eserin kaçırıldığı kanıtlandı ve 14 Ağustos 1994'te ülkemize getirilerek Aydın Afrodisias Müzesi'ne teslim edildi. (resim1)
* * *
Friz bloklarından ikincisi, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi denetimindeki bir koleksiyoncuda ortaya çıkmış ve bu koleksiyoncu tarafından 2003 yılında iade edildi. Friz bloklarından üçüncüsü ise, Aphrodisias kazı başkanı tarafından Londra'da Barakat isimli bir galeride tespit edilerek 2004 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığına ve Londra polisine bildirildi. Söz konusu eserin ülkemize ait olduğunun ispatlanmasının ardından, INTERPOL devreye sokularak 2004 yılında İngiliz polisi tarafından friz bloğuna el koyuldu ve Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan istinabe talebi dosyasının İngiliz makamlarınca uygun görülmesinin ardından, Londra Büyükelçiliğimize teslim edilen eser, 27 Temmuz 2006 tarihinde ülkemize getirilmiş ve Aydın Aphrodisias Müzesi'nde koruma altına alınmıştı.
* * *
1993 yılında meydana gelen soygunda, yerinden koparılarak çalındığı tespit edilen insan başı figürünün (Meleager başı kabartması) ise, INTERPOL bülteninde yayınlanarak yurt içi ve yurt dışında aratılması sağlanmıştır. Eser ile ilgili aramalar sürerken, 1994 yılında Aphrodisias kazı başkanı tarafından, eserin New York'ta Fortuna Fine Arts Galerisi'nde sergilendiği bildirilmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığının girişimleri ile FBI tarafından esere el koyulmuş ve 24 Ocak 1995 tarihinde ülkemize geri getirilmişti. Mitolojik bir av sahnesinin canlandırıldığı kabartma pano üzerindeki Meleager başı kabartması Julius Cladius devri özelliklerini taşımakta ve M.S. 1. yüzyılın ilk yarısına tarihlenmektedir.
* * *
İşte böyle değerli dostlar. Böyle giderse başta Karacasu olmak üzere tüm canlılar, doğa ve Türkiye'nin en önemli kültür varlıklarından UNESCO dünya koruma altındaki kalıcı miraslarından olan Afrodisias Antik Kenti de yok olmaya mahkum olacaktır.
Yorumlar