Seracılığımızın en önemli sorunlarından biri ısıtmadır. Seracılık işletmelerinde ısıtma giderleri, toplam üretim giderlerinin yüzde 40-80’i arasında değişim gösterebilmektedir. Son yıllarda ülkemizde yenilenebilir enerji kaynaklarının seraların ısıtılmasında kullanılması giderek yaygınlaşmaktadır. Türkiye, ısıtma amaçlı jeotermal enerji potansiyeli olarak, dünyada beşinci sırada yer almaktadır. Ülkemizdeki jeotermal kaynakların yüzde 95’i ısıtmaya uygun sıcaklıkta olup, 30 oC’nin üzerinde sıcaklığa sahip 172 adet jeotermal alan bulunmaktadır. Türkiye’de jeotermal enerji 31.500 MW ısı potansiyeline sahip olup, mevcut jeotermal uygulamaların yüzde 6’sı elektrik üretimi, yüzde 67’i konut ısıtması, yüzde 9’u termal tesis ısıtma, yüzde 18’i sera ısıtmasında kullanılmaktadır. Sera ısıtılması için Türkiye’nin büyük bölümünde kömür ve doğal gaz kullanılmaktadır. Jeotermal kaynak kullanılarak ısıtılan seralarda bitkiler için konfor şartları ekonomik olarak sağlanmakta ve ortam koşullarından kaynaklanabilecek hastalıklar azaltılarak verim arttırılmaktadır. Türkiye’de seraların yüzde 86.9’u Akdeniz, yüzde 8.2’i Ege’dedir. Aydın Türkiye’de var olan sera alanların yüzde 1.67’ne sahiptir. Aydın’da 2011 verilerine göre 10.019 Da sera alanı olup, en fazla sera alanı olan ilçeler; Sultanhisar 5.516 Da, Köşk 3.200 Da, Nazilli 653 Da, İncirliova 363 Da, Yenipazar 202 Da, Germencik 84 Da, Buharkent 41 Da.dır. 2013 verilerine göre Türkiye’de toplam jeotermal sera alanları içinde illerin payı; İzmir yüzde 24.38, Manisa yüzde 23.42, Denizli yüzde 14.24, Şanlıurfa yüzde 11.65, Afyon yüzde 11.18, Aydın yüzde 5.4. Aydın, Türkiye’de en fazla jeotermal potansiyele ve jeotermal santrale sahip ildir. Aydın’da da en fazla jeotermal santralin olduğu ilçeler de Buharkent ve Germencik’tir. Aydın’ın, Türkiye’de en fazla jeotermal potansiyele sahip il olmasına rağmen Türkiye’de en az jeotermal sera alanlarının olduğu iller arasında olması, Aydın’da en fazla jeotermal potansiyelin ve jeotermal santralin olduğu ilçelerde de en az sera alanının olması ilginç olduğu kadar düşündürücüdür. Jeotermal enerjinin seracılıkta kullanımının önündeki en büyük engel, jeotermal sahaların ihaleyle satılması sonucu bu sahaları alan kişilerle seracılık yapacak kişilerin farklı kişiler olması hususudur. Jeotermal sahaları alan kişiler kendileri seracılık yapmak istediklerinde problem yaşanmazken başkaları seracılık yapmak istediğinde değişik gerekçelerle jeotermal enerjiyi seracılara vermek istememekteler veya çok pahalıya verme eğiliminde olmaktadırlar. Oysaki 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu çok net ve açıktır. Bu kanuna ait yönetmenliğinin 25.madde 4’cü bendinde; “Enerji üretimi ve ısıtma uygulamalarına uygun jeotermal akışkanlar hariç, diğer akışkanların bulunduğu alanlarda akışkan öncelikli olarak sağlık ve termal turizm amaçlı kullanılmalı” denilmektedir. Bu kanuna göre jeotermal akışkanın öncelikli kullanım alanları enerji ve ısıtma üretim yolları olup, bu iki üretim yollarının birbirine üstünlüğü yoktur. Oysaki Aydın’da var olan jeotermal kaynaklar yüzde 96 enerji üretimi amaçlı kullanılmakta olup, seracılık amaçlı kullanımı neredeyse yok denecek kadar azdır. Bununda sebebi devletin Jeotermal Enerjiye Dayalı Elektrik Üretim Tesislerine 10,5 ABD Doları Cent/kWh gibi yüksek bir birim fiyattan alım garantisi vermesi, bu işletmelerin kazançlarını enerji yatırımlarına yönlendirmektedir. Bu nedenle, elektrik üretim şirketlerinin, elektrik üretiminden farklı bir alan olan seracılık alanına yatırımlarını ya da diğer sera işletmelerine sıcak su sağlamada işbirliğine gitmemektedir. Aydın’da 295.4 Da topraksız kültür seracılık yapılmakta, bununda 75.4 Da alanı jeotermal enerji, gerisi ise kömürle ısıtılmaktadır. Topraksız kültür seracılık yapılması düşünülen 220 Da sera alanı, jeotermal enerji ile ısıtılmak amacı ile yapılmış olsada jeotermal kaynak sahipleri ile anlaşılamadığı için kömürle ısıtmak zorunda kalmışlardır. Bu sorunun en güncel yaşandığı yer Germencik ilçesidir. Burada 3 yıldır 42 Da alanda topraksız örtü altı seracılık yapan bir işletme, jeotermal şirketinden akışkan istemesine, MTA’nın yaptığı incelemede jeotermal şirketin sera işletmesine akışkan vermesine engel bir durumun olmadığı şeklinde görüş belirtmesine rağmen, jeotermal şirket sera işletmesine akışkan vermemiş, sera işletmesi günlük kullandığı 20 ton kömürün sebep olduğu ısıtma maliyetlerinin fazlalığı nedeniyle bu yıl serayı kapatma kararı almış, 50 çalışan işsiz kalma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Aydın ili jeotermal kaynaklarının diğer alanlarda, özellikle seracılıkta kullanımı en az elektrik üretimindeki kadar önemlidir. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı ve GEKA 2012 yılında Aydın’da “Jeotermal Enerjinin Seracılıkta Kullanımının Önündeki Engellerin Tespiti Projesi Araştırma Raporu” hazırladı. Bu rapora göre 2009 yılında Aydın’da zeytinyağı, sofralık zeytin, incir, kestane çilek üretiminden 507 milyon TL para kazanılmış iken, Aydın’da var olan 10.000 Da sera alanı topraksız jeotermal sera üretimi şeklinde kullanılmış olsa idi 525 milyon TL gelir elde edilme potansiyeli mevcut idi. Yani 2009 yılında Aydın jeotermal potansiyeli seracılıkta kullanılmış olsa idi elde edilecek gelir Aydın’ın en önemli tarımsal ürünlerinden elde edilen gelirden daha fazla olacak, binlerce kişiye iş imkanı yaratılmış olunacaktı. Yine bu rapor verilerinden hareketle 2018 yılında Aydın’da tüm jeotermal potansiyel seracılıkta kullanılmış olsa idi Aydın’da 100.000 Da sera alanı ısıtılabilenecek, 5.250.000.000 TL ( 1 trilyon dolar) gelir ve 100.000 kişiye iş imkanı sağlanmış olunacaktı. Aydın’da jeotermal potansiyel büyük çoğunlukla elektrik üretiminde kullanılmakta, elektrik üretiminin ülke bütçesine yıllık getirisi 600 milyon dolar civarında olup, elde edilen gelir jeotermalin seracılıkta kullanımdan elde edilebilecek gelirden daha azdır. Aydın’daki jeotermal işletmelerin vergilerini Aydın maliyesine ödemedikleri, üretilen elektriği Aydın’daki işletme ve halkın ucuz olarak kullanmadığı, halka iş imkanı yaratmadığı, jeotermal kaynağın elektrik üretiminde kullanımından kaynaklı çevre kirliliğin çok fazla olması da düşünüldüğünde, Aydın ili sahip olduğu jeotermal potansiyelden bırakın faydalanmayı, adeta cezalandırılmaktadır. Çiftlik jeotermal sahası içinde yer alan Kızılcaköy’de jeotermal santral kurulmasına karşı olan halk 5 ayı geçkin bir süredir direnmekte, jeotermale karşı çadır nöbeti tutmaktadır. Aynı süre içinde adeta halkın bu direncini kırmak için jeotermal santral kurmak isteyen şirket, Aydın mülki amirleri, Aydın Ziraat Odası, Ticaret Odası ve Borsa Odası ortaklığında Çiftlik jeotermal sahasında Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (TDİOSB) kurulacağı, bu alanda jeotermal ile seracılık yapılacağı, seralarda muz yetiştirileceği açıklandı. TDİOSB’si yasası 2009 yılında çıkarılmış olmasına rağmen Aydın’da bu güne kadar jeotermal kaynakların seracılıkta kullanılmaması, kullanmak isteyenlere jeotermal şirketler tarafından zorluk çıkarılması, Aydın mülki amirlerinin jeotermal yasası çok açık ve net olmasına rağmen jeotermal kaynakların seracılıkta kullanımını sağlamamaları, aynı kurumların bugün Çiftlik jeotermal sahasında TDİOSB kurulacağını müjdelemeleri inanılır olmaktan uzak görünmektedir. Aydın ilinde jeotermal ısıtmalı organize sera bölgeleri kurulması durumunda, bu bölgelerden elde edilecek atık suların bertarafı, mevcut jeotermal santral işletmeciliği düşünüldüğünde problem olmaya adaydır. TDİSOB’de seraların ekonomiklik açısından büyük seralar olması gerektiğinden, bireysel olarak rekabet edemeyecek küçük çiftçilerin kooperatifleşerek, jeotermal seracılık yapması yönünde özel teşvik ya da zorlayıcı yasal hükümlerin çıkarılıp uygulanması gerekir. Burada akla gelen sorular; Çiftlik jeotermal sahasında kim jeotermal seracılık yapacak, Aydın halkı ve işletmeleri bu imkandan faydalanacaklar mı, yoksa Aydın halkı ellerinden alınmış kendi topraklarının köle çalışanları mı olacaklar sorularıdır ? Yaşadığımız zaman sürecinde Aydın ili samimiyet sınavından geçmektedir. Aydın jeotermal potansiyelinin nasıl, nerede, ne şekilde, ne amaçla, kim tarafından, kim için kullanılacağı samimi bir şekilde masaya yatırılmalı, Aydın halkı ile beraber bilimsel veriler ışığında acilen değerlendirmeye alınarak doğru karar verilmelidir.