İkinci sınıf düşünce yapısı…
İngilizce olunca sıkıntı yok…
Modern bir tabela..!
Ama Arapça olunca…
Far görmüş tavşan gibi kalıyorsun.
Batılı turist gelince şak... şak…
Arap turist gelince…
İşgal…
Batılılar gayrimenkul alınca…
Çok iyi…
Araplar alınca eyvahlar bağlıyorsun.
Tam batıcı kafa…
Batıya şahsiyetini teslim etmiş zihniyet…
Benlik yok.
Eğer tepki verilecekse…
Hepsine verilmeli.
Ki biz Türkçe dışında hiçbir tabelayı…
Yabancı dille ilgili bütün tanıcı reklam gibi hususların çok yanlış olduğunu düşünüyoruz.
Düşünmekten de öte Türkçe dışında hiçbir yabancı dil olmamalıdır.
En iyi ihtimalle…
Türkçe ‘in altına paranteze alınmalıdır.
Ama küçük yazı ile…
Ancak görüntü öyle değil.
Gidiniz sahil kenarlarına…
Sanırsınız ki İngiltere’desiniz…
Ya da başka ülkede…
Bir takım akıllı geçinenler ortama hemen ayak uydurup…
Turist çekmek için İngilizce tabela koyuyor.
Bu durum, fecaattir.
Rezalettir.
Bütünüyle zihni işgaldir.
Halbuki gelen turist Türkçe ile tanışsın.
Türkçeyi öğrensin.
Geldiği ülkenin farkına varsın.
Bu kadar da şahsiyet yoksunu olunmaz ki.
Rahmetli Oktay Sinanoğlu’un şu ifadeleri çok önemli ve yerinde değil mi?
“Herkes kendi diline, dinine, kültürüne daha fazla sarılıyor. Fransa'da, Almanya'da İngilizce'ye rastlamazsınız. İspanya'da aynı durum. Roma'da kimse İngilizce bilmez.” (Kaynak:Orkun Dergisi Sayı: 1 Mart 1998/ https://www.ulkucudunya.com?page=altin-yazi-detay&kod=71
Artık başta TRT olmak üzere her tarafta fulleşip okeyleşerek Türkçemizi katlediyoruz.
Bir de buna dil ayrımı yaparak tam emperyalist kafa ile batıcılığa doğru koşmaya çalışıyoruz.
Biz koştukça…
Batı bizden uzaklaşıyor.
Bir türlü ulaşamıyoruz.
Çünkü gölgeyi takip ediyoruz.
Ancak küçük düştüğümüzün de farkın değiliz
Vesselam.