DÜNYA VE TÜRKİYE’DE SU SORUNU (1)
Metin Aydın
Dünyada tatlı su kaynakları gezegenimiz üzerindeki su kaynaklarının sadece yüzde 2,5’ini oluşturur. Bu suyun da yüzde 70’i buzul ve kar kütleleri içinde saklıdır. Bütün canlılar için vazgeçilmez bir kaynak olan su, yaşamsal önem taşıyan bir değerdir. Dünya yüzeyinin sadece yüzde 1’ini kaplamalarına rağmen, tatlı su ekosistemleri bilinen tüm hayvan türlerinin yüzde 10’una ev sahipliği yapar. Ancak 1970 yılından bu yana yüzde 37 ile en fazla kayba uğrayan tatlı su ekosistemlerdir.
Yeterli miktarda ve iyi kalitede suyun varlığı, tatlı su ekosistemlerinin olduğu kadar, insanlığın geleceğinin de temel koşuludur. Bu yaşamsal değer üzerindeki baskı her geçen gün artmaktadır. Halen dünya nüfusunun neredeyse beşte biri (1/5) su sıkıntısı çeken yerlerde yaşarken, bu oranın 2025 yılında üçte ikisi (2/3) seviyesine çıkması beklenmektedir.
Dünya üzerinde var olan su miktarı sabittir, değişmez.Kıt olan tatlı su kaynakları üzerindeki çeşitli etkenler suya erişim ve su kalitesiyle ilgili bazı sıkıntıların yaşanmasına yol açmaktadır. Bunlardan ilki “dünya nüfus artışıdır”.
Önümüzdeki 40 yıl içerisinde, dünya nüfusuna 2,5 milyar insanın daha eklenmesi beklenmektedir. Artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için suya olan talep de büyüyecektir. Ancak suya yönelik talep artışı, nüfus artışından daha hızlıdır. Son yüzyıl içinde dünya nüfusu 3 kat artarken, su kaynaklarına olan talep 7 kat artmıştır.
Tatlı su kaynaklarının yaklaşık yüzde 70’i tarımda kullanılmaktadır. Artan nüfusun yanı sıra gelir ve tüketim düzeyinin yükselmesi ve “gıda ürünlerine yönelik taleplerin artması” da su kaynakları üzerinde ilave baskı yaratmaktadır. Uzmanlara göre bu talep artışını karşılayabilmek için, tarımsal sulamada kullanılan su miktarının 2050 yılına kadar 2 katına çıkması gerekebilir.
Suya yönelik talep artışının en temel nedenlerinden biri “suyun kullanım alanlarının çeşitlenmesidir”. Günümüzde su, enerji ve gıda üretimi dahil olmak üzere birçok ekonomik faaliyet için en önemli girdilerden biridir. Sadece hidroelektrik üretiminde değil, fosil yakıtlar, kaya gazı, jeotermal santraller gibi yeni enerji kaynaklarının üretim süreçlerinde de su, yoğun bir şekilde kullanılmaktadır.
“Küresel iklim değişikliği” buharlaşma ve yağış yoluyla suyun döngüsünü etkileyerek kimi yerlerde taşkın ve sellere, kimi yerlerde ise kuraklığa yol açmaktadır. Bu durum, zaman ve mekân açısından suya erişimde sıkıntılar yaratmaktadır.
Nüfus artışı, şehirleşme ve sanayileşmeye bağlı olarak su kirliliğinin artması ve temiz su kaynaklarının giderek azalması önemli sorunlardır. Kısıtlı olan “tatlı su kaynaklarının endüstriyel, evsel ve tarımsal atıklarla kirletilmesi” tatlı su kaynakları üzerindeki baskının daha da artmasına neden olmaktadır. 1 litre atık suyun temizlenebilmesi için 8 litre temiz suyun kullanılması gerekmektedir.
Tarımın en önemli girdilerinden biri olan su, günümüzde başta enerji üretimi olmak üzere sanayide de yoğun olarak kullanılan ve ikame edilemeyecek bir girdi haline gelmiştir. Suyun kullanım alanlarının artması, bu kıt kaynağın stratejik önemini bir kez daha da arttırmıştır. 2014 Küresel Risk Raporu olası bir su krizini, dünya ekonomisi için en çok endişe yaratan riskler arasında ilk 3 içerisinde göstermektedir. Su kaynaklarının etkileri genellikle yerel ölçekte yaşansa da, su güvenliği artık küresel bir mesele olarak tanımlanmaktadır. DEVAMI YARIN
Yorumlar