CAHİLİYEDE YAŞLI İNSAN KARAKTERİ
Hikmet Adem
Cahiliye Yaşlı kadınları
Çocuklarını evlendirip torun sahibi olduktan sonra tipik yaşlı kadın karakterine bürünürler. Çocukları da kendi dertlerine dalmış ve onlardan uzaklaşmışlardır. Günlerini televizyon seyrederek ya da uyuyarak geçirirler. Ama bu, onların hiçbir şekilde can sıkıntılarını gidermez. O itibarla cahiliye hayatı yaşayan yaşlı kadının karakterinde müspet bir değişiklik olmaz. Hatta kötü huyları iyice tüy dikmeye başlar. Söylenmeleri, kaprisleri tüm hızıyla artarak devam eder. Eşleri de kendileriyle aynı şartlar altında olduğu için evin tüm yükü yine kendilerinin üzerinde olması onları daha da ters ve aksi bir tavır içine sokar.
Bazılarını ise ölüm korkusu sarar, ne yaptıklarının ve yapmaları gerektiğinin bilincinde olmadıklarından tam bir huysuzluk sendromuna kapılarak, başta en yakınları olmak üzere, herkesle hatta Allah ile savaşırlar adeta… Allah’a şükür, kullara teşekkür silinmiştir lügatlarından. Dua etmek hayal dünyalarında bile yoktur. Allah razı olsun demek bile o kadar eğreti durur ki ağızlarında, hemen anlarsınız gönülsüz ve yarım ağızla dediklerini. Ama ilenmek-intizar dediğimiz bedduaya gelince işin şekli-şemali, başka bir ifade ile kemiyet ve keyfiyeti hemen farklı bir boyut kazanıverir. Bu hususta öylesine şom ağızlıdırlar ki aman Allah’ım! Nereden bulurlar o gün görmedik ve yakası açılmadık kem sözleri. şiir okur gibi diziverirler çeşitli nazım veya mısralara. Mesela:
Bir bulut sarsın evinin damını
Azrail beklesin almak için canını
***
Giydiğin en güzel elbise kefenin olsun
Yılanların olduğu yer de mezarın olsun
***
Sırat köprüsü vardır inşaallah geçemezsin…
Melekler soru sorar inşaallah bilemezsin…
Cahiliye hayatı süren yaşlı kadınlar iki kısımdır
a)- İşleri yapıldığı sürece susan ama iş yapanlara karşı dua etmek aslında aklına gelmeyip eh işte yasak savma kabilinden bazı sözler mırıldananlardır. O kadar gelişigüzel ve yapmacık bir hareket ki bu, tamamen çıkar amaçlı ve samimiyetsiz. Bu duanın değil ındi ilahide kabulü, daha ağzından dökülürken dahi hissedersiniz melekler tarafından suratlarına çarpıldığını.
b)- İşlerini yapsanız da yapmasanız da hiçbir şey değişmez.Her halükarda şom ağızlı olup ahı-enin ederler. Kendilerinden hiçbir ahvalde tatlı söz ve güler yüz sadır olmaz. Hatta o kadar nankördürler ki en çok kendilerine yakın olan ve yardım edenlere zehirlerini kusarlar. Kur’an’da bir ayet şöyledir: “….fakat o, yere alçaklığa saplandı ve hevasının ardına düştü. Artık onun hali, o köpeğin haline benzer ki, üzerine varsan dilini sarkıtıp solur, bıraksan yine dilini sarkıtıp solur. İşte böyledir ayetlerimizi inkar eden o kimselerin durumu….”(Araf,176)
Cahiliye Yaşlı Erkekleri
Erkekler ise genellikle emekliye ayrılmış ya da çalışamayacak kadar yaşlanmış olmaları nedeniyle iş hayatını terk edip evde oturmaya başlarlar. Bu durumda kendilerini ruhen ve bedenen hala genç hissedenler bile, çevrelerinden gelen telkinlerin de etkisiyle yaşlı gibi davranma zorunluluğu hissederler. Çevrelerindeki tüm dostları, akranları, eşleri yaşlanmış, emekli olmuş ve bu karaktere bürünmüşlerdir.
Yapacak bir işleri olmaması nedeniyle bütün gün evde boş oturmaktan dolayı sıkıntı içerisindedirler. Korkunç bir monotonluk başlamıştır. Bu monotonluğu kırmaları için hep çocuklarından medet umarlar. Ara-sıra onlar ziyaretlerine gelirler ancak bu, onları hayatlarını tekdüzelikten kurtarmaya yetmez.
Bazen de kendileri gibi yaşlanmış olan arkadaşlarını ziyarete giderler. Konuştukları konular ise çoğunlukla evlatları ve hastalıkları ile sınırlıdır. Gittikleri doktorlardan, kendilerine konan yeni teşhislerden, kullandıkları ilaçlardan bahsedip birbirlerine tavsiyelerde bulunurlar. Fakat tüm bu güçsüzlüklerine rağmen cahiliye sisteminin kendilerine kazandırdığı karakter özelliklerinden ve alışkanlıklardan taviz vermezler.
Oysaki uzun yıllar boyunca cahiliye ahlakını yaşamış ve bu şekilde hiçbir şey elde edemediklerini ve mutlu olmadıklarını açıkça görmüşlerdir. Ölümün bu denli yaklaştığı bir dönemde hala cahiliye hayatına özlem duyuyor olmaları, dinden uzak toplumun yaşlı karakterinin en önemli özelliğidir.
Yapmaları gereken Nedir?
Allah'a yönelmeleridir. Belirli bir yaşa kadar bunu yapmamış olabilirler. Zararın neresinden dönülürse kardır. Allah'a hesap vereceklerini ve ölümün giderek yaklaştığını kavradıkları andan itibaren şuurlarının hiç olmazsa bir derece açılması ve geçmiş yaşantıları için tevbe ederek Allah'a kulluk için çalışmaları gereklidir. O güne kadar dinden uzak geçirdikleri hayatlarında yaşadıkları sıkıntılar, hastalıklar, sorunlar kendilerine bir ders ve ibret vesilesi olmalıdır. Ancak cahiliye toplumunda tarif ettiğimiz "yaşlı karakterine” sahip insanlar genellikle bunların hiçbirini yapmaz, aksine daha isyankâr, laf anlamaz tavırlar içine girerek hem kendilerini hem de etrafındakileri büyük bir sıkıntı içine sokarlar. Her halde“Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz de öyle dirilirsiniz” Hadisi şerifinin ifade ettiği durum bu olsa gerektir.
Cahiliye Yaşlı Karakteri”nin başlıca özellikleri
Alıngan olmaları
Yaşlanan insanların çoğu hem maddi hem de manevi yönden başkalarına muhtaç bir hayat sürerler. Bağımlı oldukları kimseler çoğunlukla çocukları, ya da diğer hısım ve akrabalarıdır. Bunların yaşlılara bakış açıları da o kadar olumlu değildir.Yaşlıları genellikle bir ayak bağı ve külfet olarak görürler.
İşte bu nedenle haksızlığa uğradıklarını düşünerek alıngan olurlar. Bunun dış yansıması olarak da sürekli karşı tarafın rahatsızlığının farkında olduklarını hissettirecek şekilde imalı konuşmalar yaparlar:
-En ufak bir sözden küser, eşyalarını toplayıp gitmeye hazırlanırlar. Aslında gidecek başka bir yerleri de yoktur.
-Eve gelen misafirlere mümkün olduğunca istenmedikleri, ezilip iyi bakılmadıkları imajını vermeye çalışırlar.
-Hatırları sorulduğunda ise mutlaka pekiyi olmadıklarını ifade edecek konuşmalar yaparlar.
İlgi Çekmeye çalışmaları
İlgi çekmeye çalışmak, cahiliye toplumunda kadın-erkek yaşlılara has bir özelliktir. Ancak onlarda gelişen bu karakterin en önemli sebebi yine cahiliye sistemidir. Aralarındaki sevgi anlayışı, ahlaklarına ve imanlarına yönelik değil de çıkar ilişkilerine dayalı olduğu için, menfaatlerin son bulduğu noktada sevgileri ve ilgileri de son bulur. Bu durumda artık menfaat sunamayacak konuma gelen yaşlılar da bu sevgiyi ve ilgiyi elde etmenin farklı yollarını aramaya başlarlar. Ancak onlar da bunu kendilerini gerçekten sevdirecek özellikler ve tavırlar sergileyerek değil, cahiliye sisteminin çirkin yöntemleriyle elde etmeye çalışırlar. Bu da karşı tarafta bir sevgi oluşturmadığı gibi, aksine başvurulan ahlak dışı yöntemlerden dolayı tam tersi bir etki meydana getirir.
Acındırmak
Yaşlıların başvurdukları yöntemlerden biri sürekli olarak hastalıklarını dile getirmek, acı çektiklerini, zor durumda olduklarını anlatarak kendilerini acındırmaktır. Allah'a tevekkül etmedikleri ve içinde bulundukları duruma şükretmedikleri için hastalıklarından sürekli yakınırlar. Bu anlattıklarında gerçek payı da olmakla birlikte, çoğu zaman karşı tarafta etki uyandırabilmek için durumu abartabilir ya da hiç çekinmeden yalan söyleyebilirler. Çünkü hasta olduklarında daha fazla ilgi ve hoşgörü görebileceklerine inanırlar.
Dikkat Çekmek
Cahiliye hayatı yaşayan yaşlılar, dikkatin sürekli olarak kendi üzerlerinde olmasını isterler. Bu nedenle bazen de yüzlerini asıp bir kenarda oturur, yemek yemez, konuşmazlar. Amaçları kendilerine tüm bunların sebebinin sorulması ve böylece nazlanmalarıdır. Sorulduğunda bir şey olmadığını söyler ve karşı tarafı mümkün olduğunca uğraştırırlar. Çünkü yanıt ne kadar zor alınırsa, ilgi o denli artmış olacaktır. Bazen de evin ücra bir köşesine gidip saatlerce oradan çıkmaz ve merak uyandırmak isterler.
Bazen de cahiliye toplumunda artık sloganlaşmış ve ne anlama geldiği bilinen sözlerle imalarda bulunurlar:
-İstenmediğim yerde kalacak değilim", "gidecek yerim olsa sizi rahatsız etmezdim",
-Ya da "beni huzur evine gönderin, daha rahat edersiniz" gibi ifadelerde bulunurlar.
Oysaki tüm bu tavır, üslup ve basit taktiklere harcadıkları emeği güzel tavırlarda bulunmak için harcasalar, istedikleri sevgi ve ilgiyi göreceklerdir.
Söz Dinlememeleri
Hep kendi bildiklerini yapmak isterler. Başkalarının sözlerine güvenmez, söylenenlerin altında mutlaka bir çapanoğlu ararlar. Örneğin: Hastalıkları nedeniyle bazı yiyeceklerin dokunabileceği, dolayısıyla yememeleri gerektiği söylendiğinde, bunun o yemekten yememeleri için uydurulmuş bir yalan olduğuna inanırlar. Bu nedenle hem o sözleri dinlemez hem de bir yemeği bile kendilerinden esirgendiğini düşünerek darılırlar. Bazen kendi hastalıklarını kendileri tedavi etmek ister, doktora gitmeyi kabul etmezler. Ya da doktorun verdiği ilacı kullanmayı reddeder, bunun yerine kendi bildikleri veya birisinin tavsiye ettiği ilacı kullanırlar.
Dünyaya Olan Bağlılıkları
Cahiliye insanları yaşlılığın getirdiği acizlikleri ve zorlukları açıkça gördükleri halde ibret almaz ve dünya hayatına olan bağlılıklarından taviz vermezler. Ölüme bu denli yaklaştıkları halde, yine de ölümü kendilerine yakıştırmazlar. Akranlarının birer birer öldüklerine şahit olur, ama hiç ölmeyecekmiş gibi davranırlar. Hala para biriktirmeye, geleceğe ait plan yapmaya çalışırlar.
Ancak kısacık dünyada zor durumda kalmaktan bu kadar korktukları halde, ahirette ne yapacakları konusunda hiç düşünmez ve hazırlık yapmazlar. Oysaki insanın asıl hayatı ahirettir ve asıl hazırlık yapılacak yer ancak orasıdır. Kuran'da şöyle haber verilir: “Dünya hayatı bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz? (Enam, 32)
Müminlerin yaşlılık dönemleri
Onlar zaten yaşantılarını Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak üzerine kurmuşlardır. Zaman geçtikçe ahirete, Allah'ın izniyle sonsuz cennet hayatına yaklaştıklarının şuuru içindedirler. Bu umut dolu bekleyiş sebebiyle son derece neşeli, huzurlu, güzel ahlaklı bir karaktere sahiptirler. Çevrelerindeki insanlara proplem çıkarmaya değil, bilakis onlara yardımcı olmaya, Kur’an ahlakını öğretmeye, Allah'ın hoşnut olacağı bir karakter kazandırmaya çalışırlar.
Fiziki olarak güçsüz duruma düşseler de, zihnen sürekli çalışır ve çevrelerine fayda getirmeye yönelik bir faaliyet içinde olurlar.
Binaen aleyh onların bu üstün ahlaklı tavırları çevrelerinde de büyük bir sevgi ve saygı uyandırır. Hem etraflarındaki insanlara güzel ahlakı öğrettikleri hem de kendileri son derece güzel ahlaklı oldukları için her zaman saygı dolu tavırlara muhatap olurlar.
Yorumlar
Trend Haberler
Aydın'da acı ölüm: Hız tutkusu sonu oldu
Nazilli’de okul yangını: Gece başlayıp sabaha kadar cayır cayır yandı
Genç mühendis kansere yenildi
Aydın'da feci kaza! 27 yaşında hayatını kaybetti
Aydın’da feci ölüm: Süt sağarken akıma kapılarak can verdi
Kuşadası'nda zamlara karşı çare sobalar oldu