Batı Anadolu’nun en uzun nehri olan Büyük Menderes 584 km uzunluğundadır. Büyük Menderes Nehir Havzası su kalitesini değerlendirmek için fiziksel, kimyasal, inorganik, organik ve bakteriyolojik parametreler incelenmiştir. Yapılan değerlendirme sonucunda havzanın su kalitesinin IV. Sınıf olduğu görülmüştür.
Büyük Menderes Havzasını tehdit eden başlıca noktasal kaynaklı kirleticiler evsel ve endüstriyel atıksular, sızıntı suları, zeytin karasuyu ve jeotermal sular olarak gruplandırılabilir. Büyük Menderes Havzası içerisinde kirlilik yükü oluşturabilecek başlıca endüstriyel sektörler ise tekstil, deri ve zeytinyağı üretimidir. Havzada yaygın olarak faaliyet gösteren tekstil işletmeleri Denizli ve Uşak illerinde yoğunlaşmıştır. Bu işletmelerin çoğunda Atıksu Arıtma Tesisler (AAT) bulunmakla birlikte, pek çok işletme AAT’lerini çalıştırmamakta, atıksularını B.Menderes nehrine bırakmaktadır. Büyük Menderes Havzasına bırakılan endüstriyel atıksuların yüzde 63’nü Denizli, yüzde 23’nü Uşak, yüzde 11’ni Aydın, yüzde 1’ni Afyon illerindeki endüstriyel işletmeler bırakmaktadır. Bu dört il’e ait endüstriyel işletmeler bir yılda yaklaşık 180 milyon ton arıtılmamış atıksuyu B. Menderes nehrine bırakıyor. Havzaya gelen endüstriyel kirlilik yükünden kimyasal oksijen ihtiyacı (KOİ) parametre değerine baktığımızda en fazla Denizli İli’nde olduğu görülmektedir. Diğer endüstriyel kirlilik yükü parametrelerinden askıda katı madde (AKM) ve ağır metaller en fazla Uşak İli’nde olduğu belirlenmiştir. Havzaya gelen KOİ kirlilik yükünün yüzde 59’u evsel kaynaklardan, yüzde 41’i endüstriyel kaynaklardan gelmektedir.
Aydın Büyükşehir Belediyesi, Büyük Menderes Havzasında “Atıksu arıtma tesisi ile hizmet verilen belediye nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranı olan yüzde 75 değeri ile Büyük Menderes Havzasında yer alan dört il arasında en kötü değere sahiptir (TÜİK). Havzaya bırakılan belediye atıksularının yüzde 44’ni Aydın, yüzde 26’nı Denizli, yüzde 20’ni Afyon, yüzde 10’nu Uşak Belediyeleri bırakmaktadır. Bu dört İl belediyelerin bir yılda B.Menderes nehrine bıraktıkları arıtılmamış atıksu miktarı ise yaklaşık 125 milyon tondur. Aydın Büyükşehir Belediyesi havzada yer dört İl belediyesi arasında en az sayıda AAT ile hizmet verilen belediye nüfusuna sahip olması, en fazla belediye arıtılmamış atıksuyunu B. Menderes nehrine bırakması sebebleri nedeniyle B.Menderes Havzasını en fazla kirleten belediye durumundadır. Havza için diğer bir kirletici kaynak olan zeytin ve zeytinyağı üretimi, başta Ege Bölgesi olmak üzere ülkemizin önemli endüstriyel faaliyetlerinden birisi olup, sektörün en önemli sorunlarından birisi, karasu olarak adlandırılan ve arıtımı geleneksel yöntemlerle oldukça zor ve pahalı olan atıksulardır. Büyük Menderes Havzasında şu anda 39 tane jeotermal santral faaliyette olup, yılda 80 milyon tondan fazla akışkanı B.Menderes nehrine bırakmaktadır. Özellikle Aydın’da yoğun olarak üretimi yapılan zeytin, incir, çilek, narenciye bitkileri bor elementinden önemli ölçüde zarar görmekte ve bu bitkilerin kalitelerinde önemli düşüşler görülmektedir. Büyük Menderes Havzası’nda yayılı kaynaklı kirleticiler tarım, tarım ilaçları, foseptikler, düzensiz katı atık depolama sahalarından kaynaklanan sızıntı suları, madencilik faaliyetleridir. Büyük Menderes nehri geçtiği yol boyunca Büyük Menderes Ovası olarak adlandırılan verimli toprakları oluşturmuştur. Bu bölge tarım açısından oldukça önemli bir bölgedir. Tarımsal faaliyetler ile birlikte kullanılan suni gübreler ve pestisit kullanımı ciddi bir yayılı kaynak kirliliği oluşturup, hem yüzey sularını (dere, göl, baraj gölü) hem de yeraltı sularını tehdit etmektedir. Havzada yayılı kirlilik yükü toplam azot(N) ve toplam fosfor (P) en fazla sırasıyla Denizli, Aydın ve Uşak İlleri’nden gelmektedir. Yayılı kirlilik yükünün en fazla tarım alanlarından kaynaklandığı görülmüştür. Yapılan hesaplamalar sonucunda Havzada toplam N yükünün yüzde 81’nin yayılı kaynaklardan, yüzde 19’nun noktasal kaynaklardan geldiği bulunmuştur. Buradan da havzaya tarımsal girdinin yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Toplam P yükünün yüzde 64’nün noktasal kaynaklardan, yüzde 36’sının yayılı kaynaklardan geldiği hesaplanmıştır. Havza içerisinde kanalizasyon sistemi bulunmayan yerleşim yerlerinde foseptikler kullanılmakta olup, çoğunluğu sızdırmalıdır. Toprak yapısının da oldukça geçirimli olması sebebiyle atıksular kolaylıkla doğaya ve yeraltı sularına karışmaktadır. Foseptiklerin sızdırmalı olması sebebiyle vidanjörler çok sık kullanılmamaktadır. Foseptiklerden vidanjör ile çekilen atıksular ise genellikle bir AAT’ye götürülmemekte dere, tarla veya orman alanına boşaltılmaktadır. Bu durum havzaya gelen yayılı kirlilik yükünü arttırmakta ve havza için ciddi bir baskı oluşturmaktadır. Büyük Menderes Havzasında yer alan belediyeler arasında “Kanalizasyon şebekesi ile hizmet verilen belediye nüfusunun toplam belediye nüfusuna oranlarına” baktığımızda yüzde 75 oranı ile en kötü değere sahip belediyenin Aydın Büyükşehir Belediyesi olduğu görülmektedir (TÜİK). Havza genelinde sadece 3 adet (Aydın, Denizli, Didim) düzenli katı atık depolama sahası mevcut olup, diğer tüm yerleşim yerleri katı atıklarını düzensiz sahalarda depolama yolu ile biriktirmektedir. Genellikle dere ve çay kenarlarına, tarlalara, terk edilmiş maden ocaklarına ve orman vasfını yitirmiş arazilere kontrolsüz bir şekilde dökülmekte olan atıklar, sızıntı suları ile akarsu ve yeraltı suyunu kirletmektedir. Sızıntı suyunun kirlilik vasfının çok yüksek olduğu da göz önüne alındığında, bu durum havza için ciddi bir baskı oluşturmaktadır. Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 2010 yılında yaptığı Büyük Menderes Havzası’nda nehirler için risk analizi sonucunda havzadaki su kitlesinin yüzde 79’nun risk altında olduğu saptanmış. 2018 yılına gelince havzada risk altında olan toplam su kitlesi yüzde 85’e çıkmıştır. Bugün gelinen nokta itibarı ile Büyük Menderes Havzasındaki kirlilik durumu sürdürülebilir değildir. Acilen Büyük Menderes Havzası kirliliğini önleme programı hazırlanmalı ve uygulanmalıdır.
Alınacak önlemlerin çevresel hedefleri sağlayabilmesi için gereken, önlemler programının oluşturulmasından ziyade oluşturulmuş olan bu programın etkin bir şekilde hayata geçirilmesidir. Bu sebeple önlemler programı oluşturulurken programın dayanağı, uygulanabilirliği, uygulayıcılar tarafından kabul görmesi gibi hususlar göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle, bugüne kadar alınan önlemlerin hayata geçirilememe sebeplerin araştırılması ve çözüm getirilmesi çok önemlidir.

CEVAP VE DÜZELTME METNİ

Geçen hafta yayınlanan “Aydın’da atıksu arıtma kokusu insan sağlığını tehdit ediyor” yazım için Aydın Büyükşehir Belediyesi ASKİ Genel Müdürlüğünün gönderdiği açıklama; Aydın ili genelinde İdaremize ait arıtma tesislerimizde Sürekli Atıksu İzleme Sistemi (SAİS) istasyonları mevcut olup sürekli yapılan ölçüm ve analizlere ilişkin veriler eş zamanlı olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığına iletilmektedir. Bunların dışında yine arıtma tesislerimizde gerek Genel Müdürlüğümüzce gerekse Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce düzenli olarak numuneler alınmakta ve gerekli denetimler gerçekleştirilmektedir. Yapılan analizlerde ise mevzuatla belirlenen deşarj kriterlerine uygun sonuçlar alınmaktadır. Genel Müdürlüğümüz bugüne kadarki uygulamalarında çevre kirliliğini önlemeye yönelik her türlü tedbiri almış olup, bundan sonra da temiz ve yaşanabilir bir çevre için gerekli tüm hassasiyeti göstermeye devam edecektir.