Hayatınızdaki her şey toz pembe ve güllük gülistanlık giderken bir gün bi çılgınlık ettiniz ve yeni doğum yapmış ya da doğumunun üzerinden birkaç ay geçmiş bir anneye bu cümleyi kurma gafletinde bulundunuz! Savaş çanları çalınsın hanımlar beyler! Şimdi o annenin gözlerinden çıkan ateşe tanıklık ediyorsunuz ve birazdan olacaklardan sizi kimse kurtaramaz benden söylemesi. Ha bir de bu hadsiz cümlenin en yakın arkadaşı da var: “Çok saldın kendini!” Ne kadar zekisiniz oysa o anne bunun hiç farkında değildi.
Ben iyiliğimden söylüyorum ya da dost acı söyler cümlelerini bir kenara bırakın şimdi. Siz o kendine bakmadığını iddia ettiğiniz anneye ne kadar destek oluyorsunuz onu ne kadar anlıyorsunuz onu söyleyin. Mesela kendine bakması için ona zaman yaratıyor musunuz bundan haber verin. Ha bir de bu kendine bakma anlayışınız da fiziksel olarak iyi görünmek bundan da şüphem yok. İnsanların sizden beklentisi tamamen fiziksel olarak toplumun bize dayattığı bedende olmak. Yani onların istediği kiloda ve görünümde değilsen sen dünyanın en bakımsız kadınısın. Ne kadar üzücü ki bu kendine bak biraz laflarını genellikle hemcinslerimizden duyuyoruz. Öyle ki eşinizin sizi bu yüzden aldatabileceğini, aldatırsa da bunda çok haklı olduğunu söylerler. Önemli olan iç güzellik deyip olayı klişe bir hale getirmeyeceğim. Elbette iç güzellik çok önemli ama tek başına yeterli değil. Bu yeterlilik kıstası da bir başkası için değil tabi. Kendimiz için. Kendimize olan saygımız için kendimize iyi bakmalıyız. İnsan var olduğu sürece kendine saygı duymalıdır. Bunda hemfikiriz. Ama siz kalkıp da dokuz ay boyunca içinde bir canlı büyütmüş, her türlü fiziksel ve duygusal değişikliğe maruz kalmış bir kadına bu dayatmayı ya-pa-maz-sı-nız! Bitti!
Doğumundan itibaren anne bakımına muhtaç bir bebek. 7/24 annelik mesaisi, uykusuz geceler, gaz sancıları, emdi emmedi telaşesi içinde banyo yapabilmeyi ve günde bir öğün beslenebilmeyi lüks olarak gören bir anneye bazı şeyleri patavatsızca söylerken dikkat edeceksiniz. Şurada anlaşalım ben anneler bakımsızlıktan ölsün, pislik içinde yaşasın bundan size ne demiyorum. Hiçbir kadın saç baş dağınık, üstü başı mama/süt lekesi içinde , gözlerinin altı mosmor, çuval gibi eşofmanlarla bir evin içinde ruh gibi dolaşmaktan zevk almaz bunu anlayın önce. Kimse bunu bile isteye kendine yapmaz. Yeni doğmuş bir bebeğin bakımını üstlenmek öyle filmlerde gördüğünüz kadar kolay olmuyor maalesef. O anneye yapacağınız en büyük iyilik kendine iyi bakması için ona yardımcı olmak hepsi bu. Ha bunu yapamıyorsanız susacaksınız. Her bireyin bazı şeyleri toparlayabilmesi için ihtiyacı olan zaman farklı.
Ve sen güzel anne..
Evet senin dünyalar güzeli bir bebeğin var ve şükürler olsun ki sağlıklı. Sen ne şükretmeyi bilmeyen birisin ne de doyumsuzsun. Sadece normal bir insansın.. Bu bir süreç ve geçecek. İnan bana.. Şimdi günlerin bebeğinin etrafında geçiyor belki evine zaman ayıramıyorsun evet belki her daim dağınık.. Biliyorum bu durumdan nefret ediyorsun. Kendini dünyanın en yetersiz insanı olarak görüyorsun. Bir türlü istediğin düzeni oturtamıyorsun haklısın. Ama geçecek. Her şey birden olamazsın bunu unutma. Toplumun senden beklediği kusursuz kadın olmak zorunda değilsin. Her şeyden biraz olacaksın bazen. Tek gerçek sen muhteşem bir annesin. Elinden gelenin en iyisini yapıyorsun ve yapacaksın da her zaman. Şimdi sana dayatılan tüm zorbalıkları bir kenara bırak ve bu sürecin tadını çıkarmaya bak. Seni gerçekten seven insanlar hep yanında olacak bunu unutma. Hani söz verdiğiniz gibi iyi günde ve kötü günde. Birileri sırf sen bu dünyada biraz tökezledin diye elini bırakıyorsa bıraksın zaten.
Ama lütfen kendine iyi davran güzel anne. Ben saçını tara makyaj yap sıfır beden ol demiyorum sana. Çocuğunu seven kendine iyi bakar diye bir laf var. Seni zehirli cümleleriyle yoran insanlardan uzak dur mesela, sosyal medyadan uzak dur, duramıyorsan oradaki kusursuz gözükmeye çalışan anneleri takip etmeyi bırak, başkalarının toz pembe hayatına aldanıp kendini dibe çekme. Derin bir nefes al. Kendini dinle.
David Burns’un “İyi Hissetmek” kitabından bir alıntıyla cümlelerime son vermek istiyorum:
“Hayat çok seyrek olarak "ya öyle ya da böyle"dir. Örneğin, hiç kimse bütünüyle zeki ya da aptal değildir.
Aynı şekilde, hiç kimse her şeyiyle çekici ya da tamamıyla çirkin değildir.
Bu evrende "mutlak" yoktur.
Eğer yaşantınızı mutlaklık sınırına doğru zorlarsanız, sürekli bunalımda hissedersiniz.”
“İyi hissetmek kendinize olan borcunuzdur.”
Kendine iyi davran güzel anne..
Trend Haberler
Karacasu'da feci kaza: 2’si ağır 3 çocuk yaralı
Yarın başlıyor! ATM'ye kartını takan bu yazıyla karşılaşacak
Beyaz Eşya Firması İflas Etti! Çok Sayıda Müşteri Mağdur Oldu
Aydın'da o pazarın adresi değişti
Dualar Karacasu'da yaralanan çocuklar için
Didim'in o mahallesi 7/24 izlenecek