Bir lokantaya giriyorum etrafa şöyle bir bakıyorum tüm çocukların önünde telefon tüm dikkatlerini ekrana vermişler. Bir yandan da ebeveynleri ağızlarına yemek tıkıştırıyor. O an çocuğun ağzına böcek soksanız fark etmeyecek zaten o derece ekrana kilitlenmiş. Çizgi film izlemeden aç karnını doyurabilen çocuk kalmamış yahu! Var mı ötesi!
Çocuklu arkadaşlarımı eve davet ediyorum yanında çocuklarınızı da getirin lütfen yesinler içsinler dağıtsınlar hiç önemli değil yeter ki oyun oynasınlar eğlensinler, benim ufaklıklar çok mutlu olur diyorum. Geliyorlar sağ olsunlar çocuklarını da getiriyorlar ama bilin bakalım her çocuğun elinde mutlaka ne oluyor evet bildiniz tablet! Ha tablet yoksa yeter ki sus pus otursunlar diye hemen telefon tutuşturuveriyorlar eline çocuğun.
Alışverişe çıkıyorum anne baba alışveriş yapıyor bilin bakalım çocuk bebek arabasında ne yapıyor! Tabi ki telefona bakıyor! O çocuk için AVM de olmanın ya da çöplükte olmanın hiçbir farkı yok çünkü o sanal bir dünyanın içinde bambaşka bir kafada o an. Pikniğe gidiyorlar aman çocuk üstünü başını batırmasın uslu uslu otursun şuracıkta ver eline telefonu!
Arabayla şuradan şuraya gidecekler aman çocuk huysuzluk yapmasın yolda ver hemen telefonu çocuğa! Misafir gelecek aman çocuk sohbeti bölmesin ver hemen telefonu! Anne temizlik yapacak ver telefonu! Baba işten gelmiş yorgun çocuk gürültüsü çekemez şimdi ver telefonu! Ver ver ver Allah’ım ver yani!
Çocuğu zıpzıpta zıplasın diye çocuğuna telefon tutan anneler gördü bu gözler. Çocuk içerde zıplıyor anne dışardan çocuğa video açmış! Görünce dehşete düşmüştüm.
İşin en garip tarafı dedeler babaanneler de teknolojinin bu müthiş kolaylığına(!) çok çabuk alışmış. Kendi çocuklukları sokaklarda oyun oynayarak geçmiş, kendi çocuklarını da sokaklarda oyun oynatarak büyütmüş bu nesil ne yazıktır ki torunlarını bir parka götürmeyi çok görüp veriyorlar ellerine telefonu keyiflerine bakıyorlar. Ha bir de mesela anne baba sıkı sıkı tembihler aman anne telefon vermeyin diye onlar da aşırı torun sevgisi(!) yüzünden kıyamazlar torunlarına hemen verirler telefonlarını. Yeter ki evi dağıtmasın yeter ki ağlamasın diye! Acaba çocuklar telefon verilmediği için mi bu kadar ağlak oldular? Yoksa asıl o ağlamaların sebebi telefon mu bunu sorgulamak gerek önce.
Yeni nesil çocuklardaki dil gelişimi geriliğinin farkında mısınız? Ya da dikkat eksikliğinin ne kadar arttığını gözlemliyor musunuz hiç? Bunun için çok fazla bilimsel makale yazı okumanıza ya da doktor doktor gezmenize de gerek şöyle bir etrafınıza bakmanız yeterli. Çocuklar 3-4 yaşına gelmiş hala net bir şekilde kendini ifade edemiyor ya da tam anlamıyla konuşamıyor bile. Ve çoğu ebeveyn bunu normal karşılıyor. Çocuğu ne zaman kreşe ana sınıfına başladı o zaman bir şeyler dank ediyor. Özellikle 2 yaş öncesi çocuğuna telefon veren ebeveynlere sesleniyorum lütfen basit bir deney yapın evde. Çocuğunuzu önce bi telefon vermediğiniz zaman gözlemleyin sonra bir de telefon verdiğiniz zaman gözlemleyin. Çok değil üstelik hani o masum sandığınız bir saat mesela! Telefondan/tabletten bir iki video izleyen çocuk bile resmen farklı bir karaktere bürünüyor. Video izlerken sorun yok gibi. Ama gözlemleyin lütfen: daha fazla öfke, daha yıkıcı davranışlar, dil gelişiminde azalma, uyku düzensizliği… Çocuğu 5 dakika tabletle baş başa bıraktığınızda algılaması ve dil gelişimi yarı yarıya azalıyor. Düzelmesi iki üç günü buluyor. Kimse o beş dakikanın çocuğa nasıl zararlar vereceğini düşünemiyor. Tek bahane şu: “Ama teknoloji çağındayız ne kadar sakınabiliriz ki çocuktan interneti.” Kimse size teknolojiden kaçın teknolojiyi lanetleyin demiyor. Yapmanız gereken teknolojiyi kontrollü bir şekilde kullanmayı öğretmek. Tabi önce kendimiz bunu öğrenmeliyiz. Elinden telefon düşmeyen tüm gün sosyal medyada vakit geçiren bir ebeveyn olursak çocuğa sana artık telefon yasak desek ne kadar ikna edici olabiliriz ki çocuğa karşı.
Maalesef ki bu teknolojinin önüne geçemeyiz bahanesini bazı kreşler de kullanıyor. Sen evde çocuğuna hiç video izletmemişsin bir de bakıyorsun çocuğa kreşte bir sürü saçma video izletilmiş. Neden peki? Durmuyormuş çocuk alışması için sevdiği bir şeyle oyalamak istemişler! Şaka mısınız? Ben çocukları internetten uzak tutalım demiyorum. Ama telefonu/tableti/interneti bakıcı olarak görmekten vazgeçelim diyorum. Olması gerektiği gibi kullanalım diyorum. Bilim için yeni şeyler öğrenmek için kullanalım. Sırf sizin rahatınız kaçmasın diye özellikle küçücük çocuklara telefonu bakıcı olarak tutmak korkunç bir şey. Emzirmeyi bırakma döneminde bebeğin memeyi güvenli ve travmasız bir şekilde bırakması için birkaç araştırma yapıyordum. Bir psikoloğun açıklamasına denk gelmiştim o esnada: diyordu ki memeyi unutması için ödül olarak bir saat tablet izletebilirsiniz. 2 yaşındaki bir bebeğe tablet mi? Travma yaşamaması için bazen böyle şeyler yapılabilirmiş. Bu mantıkla tablet telefonla yetişmemiş milyonlarca nesil bu süreci travmalarla atlatmış oluyor. Çok saçma. Tableti susturucu yatıştırıcı olarak kullanmayı sağlıklı bulmuyorum bir anne ve eğitimci olarak.
Elbette çocuklar tablet kullanmayı öğrenecek ama erken yaşta değil. Yani şimdi 5 yaşındaki çocuk tablet kullanmayı öğrenince kendisine faydalı ne yapabilir? Saatlerce oyun oynamaktan başka ne yapabilir? Süre sınırlaması şart. Çocuğa adını soruyorsun, 20 saniye sonra cevap veriyor. Beyin süngerleşme yolunda. Küçücük bir ekrana odaklanıp etrafındaki olaylara algılarını kapatan bir nesil yetişiyor maalesef.
Teknolojiye maruz kaldığımız bir gerçek. Çocuklarımız da bundan nasibini alıyor tabi, almalılar da; fakat bu tablet kullanabilme olayına şaşırmak, bunu yapan çocukların süper akıllı ve becerikli olduğunu düşünmek anlamsız. Siz tableti 25 yaşında gördüğünüz için size çocuk oyuncağı değilmiş gibi geliyor. Halbuki tabletler ve akıllı telefonlar kullanımı son derece basit olan aygıtlar. Bu yüzden de zaten bilgisayar kullanamayan 70-80 yaşındaki insanlar akıllı telefon ve tablet kullanabiliyorlar.
Bu kontrolsüz tablet telefon kullanımı yüzünden ilerde çocuklar kişilik problemleriyle karşılaştıklarında bugün her ağlayan çocuğun eline tablet sıkıştırmanın bedelini ödüyor olacağız. Çocukların sokakta parklarda olması lazım.
Çocuklarınıza çocukluğun kıymetini anlatın ve gösterin. Hayatın içinde olmalarını sağlayın. Bırakın o da temizlesin sizinle birlikte yerleri. Bırakın kırsın, dökülsün, üstü kirlensin. Çamurla oynasın, kumda yuvarlansın, eğlensin.
Bırakın keşfetsin. Bırakın kendi yolunu çizsin. Her "ne" ise, o yolda kendi doğallığıyla şekillensin.
Merak etmekten, denemekten, koşmaktan, ilerlemekten vazgeçmesin. Maceracı ruhunu, girişkenliğini örselemeyin.
Sağlıcakla ve sevgiyle kalın...