Su, tüm canlıların yaşamlarını sürdürebilmesi için gerekli olan yeri doldurulamaz bir kaynaktır. Bugün mevcut su kaynakları artan nüfus, küresel ısınma, tarım, sanayileşme ve kentleşme gibi unsurların tehdidi altındadır. Başta sanayileşme ve kentleşmenin yol açtığı kirlenmeler nedeniyle birçok su kaynağı kullanılamaz hale gelmiştir. İçme amaçlı kullanılan suların çeşitli nedenlerle fiziksel, kimyasal ve biyolojik kirliliğe maruz kalması suyun içilebilme kalitesine olduğu kadar halk sağlını da önemli derecede etkilemektedir. Yapılan araştırmalara göre dünyadaki bütün hastalıklarının yüzde 80’ni temizlik koşularının yetersizliği ve güvenilir su olmayışından kaynaklanmaktadır. Dünyada her yıl yarıdan fazlasını çocukların oluşturduğu 5 milyondan fazla kişi su kirliliğine bağlı olarak hayatını kaybetmektedir. Tatlı suyun yüzde 97 gibi büyük çoğunluğunu yer altı suları sağlamaktadır. Türkiye “su sıkıntısı çeken” ülke durumundadır. Nüfus artışı ve hızla büyüyen şehirleri ile Türkiye, “su fakiri” olma yolunda hızla ilerlemektedir. O nedenle Türkiye’de yer üstü sularının varlığı ve kalitesi ne kadar önemli ise yer altı sularının varlığı ve kalitesi de bir o kadar önemlidir. Günümüzde yer altı sularının başlıca kullanım alanları; tarım, evsel gereksinimler, sanayi ve endüstri alanlarını kapsamaktadır. Yer altı suları insan faaliyetleri ya da doğal kaynaklardan ötürü kirlenebilmektedir. Bu durumun ise halk sağlığı ve çevre kirliliği üzerinde büyük bir etkisi vardır. İnsanların sağlıklı bir yaşam sürebilmeleri ve hayatlarını devam ettirebilmeleri için elzem olan suyun içme ve kullanım standartlarına uygun olması gerekmektedir. Aydın ili toprak, su ve iklim özellikleri bakımından yüksek tarım potansiyeline sahiptir. Su, tarımsal üretim faaliyetini ve sürdürülebilirliğini etkileyen en önemli faktördür. Büyük Menderes Havzasında olması gerekenden fazla artezyen kuyuları mevcut. DSİ’nin 2010 yılında yaptığı çalışmaya göre Aydın’da 15 binin üzerinde sulama amaçlı kullanılan artezyen kuyusu var. Germencik ilçesi ve bu ilçeye bağlı Turanlar, Ömerbeyli, Reisköy, Mursallı ve Gümüş, yeniköy arazilerindeki bazı artezyen kuyu sularında standartların çok üstünde Bor, Nitrit, Nitrat ve Amonyak saptanmış (Arslan ve Şenol, 2010). Uçmaklilioğlu ve ark., 2011 yılında Aydın’da yaptıkları çalışmada bazı artezyen kuyularında yüksek düzeyde Nitrit ve Nitrat kirliliği saptadı. ADÜ’den C. Gökbulut’un 2011 yılında yaptığı çalışmada, Aydın’da toplanan artezyen sularının bir kısmında Nitrat ve Nitrit düzeyi insan ve hayvan sağlığı açısından risk oluşturabilecek düzeyde tespit edildi. Özdoğan ve ark., 2016 yılında Aydın’ın farklı bölgelerindeki kuyularda yaptıkları ölçümlerde Nitrat ve Nitrit değerlerini yüksek buldular. En yüksek Nitrat-Nitrit miktarı, jeotermal sular açısından zengin olan Alangüllü’de belirlenmiştir. ADÜ’den A. Bildik tarafından 2019 yılında yapılan çalışmada; Germencik, Çine, Kuşadası, Bozdoğan, Efeler, Köşk, Söke, Yeni Pazar, Koçarlı yerleşim yerlerine yakın bazı artezyen kuyuların su örneklerinde evsel, endüstriyel ve tarım ilaçlarına bağlı Nitrat-Nitrit-Organik madde kirliliği tespit edildi. Yeraltı suları, Aydın ilinin su güvenliği ve geleceğinin sigortasıdır. Kontrolsüz ve denetimsiz artezyen kuyuların giderek artması, Aydın’da yeraltı suların varlığını ve geleceğini tehlikeye düşürmektedir. Çok daha büyük tehlike ise Aydın’da yeraltı sularının endüstriyel ve kentsel atıksular/atıklar, jeotermal akışkanlar, tarım ilaçları, hayvansal atıklar nedeni ile biyolojik, kimyasal ve radyoaktif kirliliğe maruz kalması sonucu yeraltı sularının kullanılamaz hale gelmesidir.
Germencik Çevre ve Doğa Derneği olarak 2022 yılı Temmuz ayında Aydın’da jeotermal enerji santrallerinin (JES) yerüstü ve yeraltı sularda kirlilik yaptığı, artezyen kuyularından sıcak su gelmeye başladığı iddiası ile Aydın Valiliğine suç duyurusunda bulunduk. Aydın Vali Yardımcısı Hulusi Arat’ın emirleri ile DSİ 21. Bölge Müdürlüğü tarafından Germencik ilçesi Alangüllü’de GÜRİŞ JES’e 400 metre mesafe uzaklıkta bulunan 2, Hıdırbeyli’de Maren JES’e 200 metre mesafe uzaklıkta bulunan 2, toplam 4 artezyen kuyusundan su numunesi alınarak, ağır metal analiz çalışması yapıldı. Bu çalışma Eylül 2022 tarihinde bitirilmesine rağmen, analiz sonuçları tarafımıza ısrar etmemize rağmen verilmedi.
Bilgi edinme hakkımız gereğince dernek tarafından Bilgi Edinme Değerlendirme Kuruluna yaptığımız başvuru üzerine analiz sonuçları tarafımıza ancak Nisan 2023 yılında verilebildi. DSİ tarafından yapılan artezyen kuyusu su analiz çalışma sonuçlarının tarafımıza verilmeme gerekçesini sonuçlara bakınca anlamak zor olmadı. Sularda değerlendirme TSE 266 İçme Suyu Kalite Parametreleri Yönetmeliğine göre yapılmıştır.
1)Hıdırbeyli’de M.A.Kuru’ya ait 1’ci artezyen kuyusundan alınan su numunesinde ağır metal analiz sonuçları olması gereken normal değere göre; Kurşun 2900, Krom 189, Mangan 451, Demir 323, Alüminyum 115, Arsenik 5288, Molibden 4290, Baryum 90, Lityum 288 kat fazla yüksek saptanmıştır.
2)Hıdırbeyli’de M.A.Kuru’ya ait 2’ci artezyen kuyusundan alınan su numunesinde ağır metal analiz sonuçları olması gereken normal değere göre;
Kurşun 865, Krom 301, Mangan 4304, Demir 19865, Nikel 1891, Alüminyum 7453, Arsenik 3993, Molibden 600, Baryum 170, Lityum 476 kat fazla yüksek saptanmıştır. Demir’in yüksek oranda suda artması suyun rengini kırmızıya boyamaktadır. 2018 yılının Eylül ayında Germencik içinden geçen İl çayı Maren JES’e ait kuyulardan akışkanın direkt dereye bırakılması sonucu günlerce kan kırmızısı aktı. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü bu durumu tespit ettikten sonra firmaya taahhüde uymadığı için 24 bin lira ceza kesti.
3)Alangüllü’de M.Topal’a ait artezyen kuyusundan alınan su numunesinde ağır metal analiz sonuçları olması gereken normal değere göre; Kurşun 1901, Çinko 13, Krom 235, Mangan 192, Demir 2479, Nikel 1162, Alüminyum 51, Arsenik 283, Bor 5, Baryum 243, Lityum 3893 kat fazla yüksek saptanmıştır.
4)Alangüllü’de F.Aycen’e ait artezyen kuyusundan alınan su numunesinde ağır metal analiz sonuçları olması gereken normal değere göre; Kurşun 1571, Krom 397, Mangan 2243, Demir 16943, Nikel 597, Bakır 2, Kobalt 57, Alüminyum 3633, Arsenik 530, Selenyum 188, Bor 8, Baryum 250, Lityum 5028 kat fazla yüksek saptanmıştır. Alangüllü’de yer alan F.Aycen’e ait bu arazinin bir başka özelliği daha söz konusu. İncirliova Erbeyli İncir Araştırma Enstitüsünde çalışan Sunay Dağ 2015 yılında bu bahçede yaptığı “İncirde Verim Ve Kalite Üzerine Jeotermal Enerji Tesislerinin Olası Etkilerinin Belirlenmesi” adlı çalışmada, jeotermal santrallere yakın konumda bulunan incir ağaçlarında ve ürünlerinde olması gerekenden çok fazla ağır metal biriktiğini ve etkisi olduğunu saptadı.
Artezyen kuyusundan suyun sıcak akmaya başladığı, analiz çalışmasında içinde çok yüksek oranlarda ağır metal saptanan bu bahçede yer alan 500 kadar incir ve zeytin ağacı 2018 yılında kurudu. Ve halen bu bahçeden ürün almak mümkün değil. Alangüllü ve Hıdırbeyli’deki artezyen kuyularından alınan su numunelerini karşılaştırdığımızda, Alangüllü’deki artezyen kuyu sularında Bor ve Lityum, Hıdırbeyli’deki artezyen kuyu sularında ise Demir ve Arsenik miktarlarlarının daha yüksek saptandığı görülmektedir. Su içindeki Bor miktarı 6 mg/L ve üstüne çıkınca incir ve zeytin ağaçlarında adeta alevle yanmış gibi görüntü veren toksik etki yapmaktadır. Alangüllü’de F.Aycen’e ait bahçedeki incir ve zeytin ağaçlarının kurumasının tek nedeni işte bu sulama ve yeraltı sularındaki Bor seviyesinin diğer bölgelere göre daha yüksek olmasındandır.
Sonuç olarak Alangüllü ve Hıdırbeylide JES’lere yakın 4 artezyen kuyularından 2022 yılında DSİ tarafından alınan su numunelerinde yapılan analizlerde; Demir 20.000, Alüminyum 7.500, Arsenik 5.300, Lityum 5.000, Molibden 4.300, Mangan 4.300, Kurşun 2.900, Nikel 1.900, Krom 400, Baryum 250, Selenyum 200, Kobalt 60, Çinko 15, Bor 8, Bakır 2 kata varan oranlarda artmış olarak saptandı. Bu durum Alangüllü ve Hıdırbeyli’deki artezyen kuyuları ile bu bölgede bulunan JES kuyularından yeraltından çekilen veya geri reenjekte edilen akışkanlar arasında ilişki olduğunu, yeraltı suları ile akışkanların birbirine karıştığını göstermektedir. Alangüllü ve Hıdırbeyli’deki JES kuyuları, artezyen kuyularına çok yakın noktalarda bulunmaları dışında aynı zamanda yerleşim yerlerine, bu yerleşim yerlerinde yaşayan insanların içme sularını sağlayan İçme Suyu Depolarına da yakın noktalarda bulunmaktadır. Bu durum ise bölgede yaşayan halkın karşı karşıya bulunduğu tehlikenin korkunçluğunu göstermesi adına büyük önem taşımaktadır. Aydın’da Buharkent ve Söke arası bulunan bölgede 40 kadar JES ve bu JES’lere ait 1000 kadar JES kuyusu bulunmaktadır. Aydın’daki JES ve JES kuyuların çoğunluğu yerleşim yerlerine yakın, bazıları ise yerleşim yerlerinin içine kurulmuş, faaliyet göstermektedir. Alangüllü ve Hıdırbeyli’deki yeraltı sularında JES’lere bağlı meydana gelen büyük boyutlu ağır metal kirliliğin bir benzeri Aydın’da Buharkent ve Söke arası bulunan bölge içinde söz konusudur. Bu tablo ise Aydın halkının karşı karşıya kaldığı çok ciddi kronik ve akut sağlık problemlerinin, gıda güvenliğinin ne kadar büyük tehlikeye maruz kaldığını göstermesi adına büyük önem taşımaktadır.
Ağır metaller ile kirlenen yerüstü ve yeraltı suları, bu sularla sulanan topraklarda yetişen tarımsal ürünleri tüketen insanlar dahil tüm canlılarda ciddi sağlık problemleri yaratma potansiyelindedir. Aydın’da inek sütlerinde yapılan çalışmalarda, 2011 yılında Çardak ve arkadaşları tarafından Kurşun, 2015 yılında ADÜ’den A. İnci tarafından Demir, Çinko, Mangan, Kurşun, Kadmiyum saptandı. ADÜ’den S. Bakırcı tarafından 2019 yılında Aydın’da arı ürünlerinde yapılan çalışmada Kurşun, Çinko, Bakır, Kadmiyum, Bor saptandı. Eskişehir, Afyon ve Hacettepe Üniversitelerinden M. Cengiz/M.Dinleyici tarafından 2015 yılında yapılan çalışmalarda gıdalar içindeki Aflatoxin ve Okratoxin miktarları ile bunların anne sütü içindeki miktarları arasında pozitif ilişki saptandı.
ADÜ’den D. Karagülle tarafından 2018 yılında yapılan çalışmada Aydın’daki içme ve kullanma sularında, toprakta, tarımsal ürünlerde bulunan ağır metal miktarları ile insanlardaki kanserler arasında pozitif ilişki bulunmuş.
2020 yılında Avrupa Kalkınma Bankası, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ortaklaşa hazırladığı “Jeotermallerin Kümülatif Etki Değerlendirme Raporu” verilerine göre 2015-2019 yılları döneminde Aydın’da: Düşük Doğum Ağırlıklı Bebek Doğumu Türkiye ortalamasından 4 kat fazla; Anne-Bebek-Beş Yaş Altı Çocuk ölümleri Türkiye ortalamasından fazla; Kadınların Doğurganlığı Türkiye ortalamasından daha az; Akciğer-Nörolojik-Psikiyatrik-Allerjik-Metabolik-Dolaşım Sistemi Hastalıkları Türkiye ortalamasından fazla artmıştır. Bu dönemde Aydın’da kanserler 2, Germencik ilçesinde 4 kat artmıştır. Aydın ili Ölüm hızının 9 kat artışı ile bu süreçte Türkiye’de ölüm hızının en fazla arttığı il olmuştur. Dünyada ve Türkiye’de ölüme en fazla sebep olan hastalık Dolaşım Sistemi Hastalıklarıdır. TÜİK verilerine göre son beş yıllık süreçte Aydın ili her yıl Türkiye’de Dolaşım Sistemi Hastalıklarına bağlı ölümlerin en fazla olduğu ilk 3 il arasında yer almıştır. Sonuç olarak, Aydın’da yeraltı sularındaki büyük ölçekli ağır metal kirliliği Aydın ilindeki halk sağlığı, tarım ve tarımsal ürünlerin güvenliği, sürdürülebilirliği üzerinde artan boyutlarda tehlike oluşturmaktadır.
Trend Haberler
Nazilli’de okul yangını: Gece başlayıp sabaha kadar cayır cayır yandı
Genç mühendis kansere yenildi
Aydın'da feci kaza! 27 yaşında hayatını kaybetti
Aydın’da feci ölüm: Süt sağarken akıma kapılarak can verdi
Kuşadası'nda zamlara karşı çare sobalar oldu
Aydın'da acı ölüm: Hız tutkusu sonu oldu