Allah'ı zikredince ne olur?
Cennet Özmen
Zikrin fazileti olduğu gibi bir de adabı vardır. Bir insan hakiki zikir sahibi ise, o zikir o kişide bir netice meydana getirir. O netice şudur ki: Bir emr-i ilâhi geldiği zaman veya bir haramla karşılaştığı zaman Allah Tealâ'yı hatırlamak; karşılaştığı iş günah ise derhal terk etmek, emr-i ilâhi ise hemen yapmaktır. İşte zikir ve dervişlik anlayışı bundan ibarettir.
Demek ki zikreden kişi devamlı zikir sayesinde öyle bir mertebeye gelir ki, onun kalbinde oluşan hassasiyet, nerede bir emr-i ilâhiye gelirse derhal yapmasını, nerede haram bir iş, gaflet, isyan varsa derhal elini çekmesini gerektirir. İşte bunu yapan mümin derviştir, bunu yapan zat-ı muhterem gerçek zikir ehlidir. Bu yapılmıyorsa dervişlik hayaldir, o insana çektiği zikrin de faydası olmamış olur.
Bir kimse Allah'a itaat ederse, teslim olursa Allah'ı çok zikretmiş olur. Namaz kılması, oruç tutması, Kur'an okuması az da olsa durum değişmez. Bir kimse Allah'a isyan ederse Allah'ı unutmuş olur. Öyle birinin namazı, Kur'an okuması çok olsa da durum değişmez.
Şu halde Hz. Habib-i Hüda . Efendimiz'in mübarek beyanlarıyla zikirden murad şudur:
“Zikreden zâkirin kalbi mamur olur, saflaşıp arınır. Onun kalbinde ilâhi bir idrak ve anlayış meydana gelir.”
İşte nafile namazı-orucu az olsa da, eğer bir kimse Allah'a itaat ediyorsa, Allah'ı zikretmiş olur. Şu halde zikreden kişi helali gördüğünde koşmayı, haramdan kaçmayı, kalbinin arınması neticesinde kazanır. Onun için hadis-i şerifte Efendimiz .: “Kıyamet gününde benim şefaatimden en çok yararlanan kişi, içtenlikle lâ ilâhe illallah diye zikredendir.” buyurmuştur.
Yine Efendimiz . buyurdu ki:
- Kim içtenlikle Allah'ı zikrederse cennete girer.
- Bunu içtenlikle söylemek nasıl olur ya Rasulallah, diye sorulduğunda ise buyurdu ki:
- Bu kelimeyi söyleyen, Allah'ın bu zikrini yapan kimseyi o zikri günahlardan alıkoyuyorsa, o kimse içtenlikle Allah'ı zikretmiş olur.
“Bu zaman zikir zamanı değildir” diyenlerin kulakları çınlasın! Zikirden maksat günahtan kesilmek içindir. İnsan Allah'ı ya tanır veya unutur. Unutması gaflet, hatırlaması zikirdir.
O zâkir olan zikir sahibi günahtan kendini alıkoyuyorsa Allah'ın derviş kulu olur, mümin kulu olur. Adamın otuz bin, elli bin zikri var ama yalancıdır, ama gıybet eder, ama gözünü haramdan kaçırmaz, bu adam zikretmemiş, Allah'ı içtenlikle anmamış olur. Zikir haramdan alıkoymak içindir.
Şu halde zikir nuranî, rabbanî bir haldir ki, müminin kalbini vazifesine döndürür, nefsin dünyaya, nefsaniyete, şeytana, menfaate olan bağlarını koparır. Ne zaman şeytanın başı yarılır, ne zaman nefsin başı ezilirse günahın kapısı kapanmış olur.
İşte böylece zikirden esas maksat ortaya çıkmış olur. Bu hal ıslaha işarettir. Günahtan alıkoymak ıslaha işarettir. Allah kulunu ıslaha çağırıyor.
Hocalık, mollalık, müftülük ilimdir; ilim amelin rehberidir. Kimi kulda ilim vardır, amel yoktur, noksan kalır. Kimi kulun ilim ve ameli vardır, ihlâsı yoktur. İhlâssız amel sönmüş lamba gibidir. Amelden maksat ihlâs, ihlâstan maksat rızadır. Rıza-yı ilâhiyeyi tahsil edemeyen, nefsin bağını kopartamayan, şeytanın enaniyet ve benliğinde kendisini harap eden kişi alim olsa ne çıkar?
Halbuki zikir, lambaya gelen ışığı taşıyan kablolar gibi, Allah'ın nurunu kalbe taşır. Böylece kalp nurlanarak selim bir hâl alır. Kalb-i selim sahipleri de nefsin heva ve hevesine uymayıp, yalnızca Allah'a bağlanırlar.
Zikir böyle bir faydaya vesile olur. Ama zikrin fayda vermesi için de, dinimizin emir ve yasaklarına uygun bir hayat yaşamak gerekir. Mahşer günü, ‘zikrettin ama sıfatınla da Allah'ın hükmünü tekzip ettin' denilirse, halimiz ne olur? Zâkir samimi olmalı, sabırlı olmalı, dürüstlükten ayrılmamalıdır. Böylece biiznillah zikrin faydası hasıl olur, kalp temizlenip nurlanır ve bütün vücuda tesir eder.
Yorumlar