Dünya Şampiyonluğunun ardından Avrupa Şampiyonu da olan Kadın Voleybol Takımımız hepimizi sevince boğdu.
Hani son günlerde ülkemizin en büyük sorunlarından biri işini iyi yapmayan kişilerin makam sahibi olması ve LİYAKAT sahibi yöneticilerin azlığı deniyor ya,
Hafta sonunda tüm ülkeye, işini iyi yapmanın yani liyakatin dersini verdi bizim sultanlar.
Ülke olarak o kadar acıkmıştık ki kadınların başarısına ve baş üstü edilmesine, güvendik, onur duyduk, gururlandık.
Çoğumuz ağladık sevinçten, evlatlarımızın başarısından.
İyi ki varsınız.
İyi ki başarılısınız.
Her biriniz Atatürk'ün ışığında medeniyetin birer timsalisiniz.
Teşekkürler, yaşadıklarınız ve yaşattıklarınız için.
Zaman zaman yazılarımda da dile getirdiğim gibi eşimin ailesi Balıkesir Gönen'lidir.
Filenin sultanlarının başarısından sonra
Serap Yeşiltuna adlı yazarı araştırdım. Ne tesadüftür ki hanımefendi de Gönenliymiş.
Hemşehrimiz yani.
1980 yılında Balıkesir Gönen'de doğmuş Serap Hanım.
Gönen Ömer Seyfettin Lisesi'ni bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde okumuş ve
Kahraman Türk Kadınları adlı kitabın yazarıymış.
Kızlarımızın bu başarısından sonraki kaleme aldıkları sosyal medyada oldukça paylaşıldı.
"Güçlü kadınları sevmeyen erkeklerin ülkesinde; gülerek, koşarak, atlayarak, sıçrayarak, parmaklarınızın ucuyla sarstınız o küçük dünyalarını birilerinin!
Türk bayrağından hoşlanmayan, milli olan her şeye düşman bir kesimin canını sıktınız her yanda Türk bayrağını dalgalandırarak!
Çocuk doğurma eylemine “soğuk” tavır alan feministleri de çocuk doğurtup kadınları eve tıkmayı hedefleyen bağnazları da huzursuz ettiniz yeni doğmuş bebeklerinizle sahaya çıkarak!
Çocuklarıyla işlerini ayrı tutmayı öğütleyen, çocukları fanusta büyütme taraftarı pedagogları, çocuğu olduğu için kendini her şeyden soyutlayan, hayatını çocuğuna göre şekillendiren anneleri de kızdırdınız bence biraz!
Sporun futbolla, onun da erkeklerle sınırlı olduğunu düşünenleri tedirgin ettiniz!
Her maçtan sonra olduğu gibi dünya basınına en rahat haliyle İngilizce röportaj veren Eda Kaptan, tercümansız sokağa çıkamayan devlet büyüklerini ve pek çok erkek sporcuyu da rahatsız etti sanki!
Ama onlara bakmayın biz sizi çok sevdik, çok da onurlandık.
Giydiğiniz şort ve atletten rahatsız olmayan milyonlarca erkek ve kadın, bacaklarınızı değil yüreklerinizi seyretti dün akşam.
Ve gurur duydu.
Gözlerinizdeki ışığı, yüzünüzdeki gülümsemeyi, kollarınızdaki gücü iliklerimize kadar hissettik, eşlik ettik sevincinize.
Sporda dünya çapında bir başarı kazanıyoruz ve bunu kadınlarımızla yapıyoruz. Pek de sevinilesi değil kimileri için. Yok saymaya çalışmaları normal. Kadın dövülendir, öldürülendir en iyi ihtimalle görmezden gelinen, “sınırları aşmadığı sürece” sevilen ve beğenilendir.
Ama siz sınırı da aştınız be kızlar!
Sıradan ailelerin sıradan çocukları olarak, arkasında nüfuzlu birilerinin varlığı ile değil bilek gücüyle yükselen kadınlar olarak sınırı aştınız!
Beşik çağındaki bebeğiyle Gözde'yi de alıp geldiğiniz için sınırı aştınız!
Meşhur Uygur atasözünde olduğu gibi “bir elinizle beşiği, diğer elinizle dünyayı salladınız” dün gece de bugün de."
Yorum sizin.
Sağlıcakla...