Okumayı merkeze almayan fertlerden teşekkül etmiş bir cemiyetin geleceğe yönelik bir iddiasının ne kadar “iddialı “ olduğu şüphe götürmez bir hakikattir. Doğru oturup doğru konuşalım: Müslüman-Türk milletinin bir ferdi olarak “Oku Emri”ne ne kadar sadığız? Kendimizi ne kadar sorguluyoruz? Boş vakitlerde okumak şeklindeki bir anlayışın bizleri ne kadar güçsüz, takatsiz bıraktığının farkında mıyız? Bizler Müslüman olmakla; düşünen ve kitaba, ilme, alime büyük değer veren bir millet olduk. Şimdi ise bu değerlere düşman bir millete dönüştük! Nizamü’l-Mülk, Fatih, Yavuz.. gibi devlet büyüklerinin en büyük özellikleri bazen günde 8 saat kitap okumalarıdır. Biz kaç dakika okuyoruz? İhtişamlı devirlerden sonra duraklama ve gerileme ile beraber kitap okumaz hale geldik. Çünkü bize bu ihtişamı sağlayan “Oku” Emri’ne yüz çevirdik! Matbaanın Türkiye’ye gelişinden (1727) 19. Asrın sonlarına kadar, basılan kitap sayısı 5 bin civarındadır. 20. Yüzyılın başlarında ancak basılan kitaplarla beraber tüm Osmanlı’nın kitap mirası 35-40 bin civarındadır. 1930-1932 yıllarında bir kitap 300 adet basıldığında sevinilirdi. 1940-1946 yılları arasında Türkiye’de gazete tirajı, İkinci dünya savaşı gibi toplumu ilgilendiren çok önemli bir hadise olmasına rağmen, 30 bin civarındadır. Bu tiraj ancak 1947 de 70 bine doğru çıkabilmiştir. Ülkemizde 81 milyon insan olmasına rağmen günümüzde günlük 4.5 milyon gazete satılabiliyor (Yay-Sat raporlarına göre). “Nasıl okumalıyız ? “ sorusunu cevaplamadan önce ,”niçin okumalıyız? sorusunun cevabını bulmalıyız. Kitaba uzak bir toplum fikirsiz toplumdur. Fikirsiz toplum ise toplum değil, sadece bir yığındır. Çilesiz, imliksiz ve başkaları tarafından kullanılagelen bir toplum. Bilgi çekirdektir. Çatlayıp bilgi vermesi için uygun bir toprağa atılması gerekir. Kitaba bir yılda kim ne kadar para vermiş bilmek istiyor musunuz? Kişi Başına Norveç’li 137 Dolar. Alman 122 Dolar Belçika’lı 100 Dolar Avusturya’lı 100 Dolar Güney Kore’li 39 Dolar İspanya’lı 39 Dolar Dünya Ortalaması 1,3 Dolar Türkiye’li 0.45 Dolar( 45Sent) Dünyayı yöneten “KALEM , MÜREKKEP VE KAĞITTIR” Kitap, ömrü uzatmanın en iyi ilacıdır. Kim ki kitap sever ve okur, onun yaşayışı dolu ve zengin olur. Zira insanın baş düşmanı boşluk ve tembelliktir ki bu da stresi doğurur . Stresler de insanın ölüm alarmlarıdır. Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir” “ Kitap okumakla insan zekası gelişir ” “Dünyayı yöneten KALEM , MÜREKKEP VE KAĞITTIR” Kitap,düşünce bahçelerinden devşirilmiş bir buket çiçek, DÜNLE YARIN ARASINDA çetin bir yolun yolcusu olan insanın önüne serpilmiş bir kucak ışıktır. İbn-i Rüşt: Sadece evlendiği gün ve babasını kaybettiği gün kitap okuyamamıştır. Ely Burn :İsmindeki bir demirci, boş vakitlerini değerlendirerek 8 dil ve 22 Avrupa Lehçesi öğrenmiştir. Churchill: Yurt dışı seyahatlerinde okuyacağı kitaplar kalacağı otele yerleştirilirmiş. Maison Good: Londra’da hastalarını ziyarete giderken araba içinde Lukretiyus adlı meşhur eseri tercüme etmiştir. Amerika’lı yazar Marjorie Holmes: Dört çocuk annesidir. Yüzlerce makale ve 17 kitap yazmıştır. “Disiplinliyim, planlıyım. Heveslerime karşı koymayı ve zamanımı tanzim etmeyi erkenden öğrendim” demiştir. ABD Başkanlarından Abraham Lincoln;Çocukluğunda bir çiftçinin yanında ırgat olarak çalışırken çift sürdüğü hayvanlara istirahat verdiğinde kitap okuyarak bazı okulları dışardan bitirmiştir. Bakkal çıraklığı yaparken de müşteri gelmediği zamanlarda kitap okuyarak liseyi ve üniversiteyi bitirmiştir. Kişi başına düşen kitap sayısı Almanya’da 1000 kişiye 2.700 Rusya’da 1000 kişiye 18.000 ABD’de 1000 kişiye 12.000 Japonya’da 1000 kişiye 1.100 Türkiye’de 1000 kişiye 7 kitap düşer. Basılan kitap sayısı ABD’de bir yılda 72.500 kitap basılıyor. Rusya’da 38.000 Almanya’da 49.000 Japonya’da 42.000 Türkiye’de 7.000 Türkiye kumarda dünyada ikinci İsrafta birinci Alkolde üçüncü Sigarada dördüncüdür.(2010 verileri) CEMİL MERİÇ... Odanın ortasında bir masa. Masanın üstünde bir sandalye . sandalyeninde üstünde elinde kitabını okumaya çalışan bir mütefekkir: CEMİL MERİÇ... Gözlerindeki rahatsızlığın okumasını zorlaştırdığı bu yıllarda, okuma açlığını bu şekilde gidermeye çalışıyor. Bunu yaparken tavandaki lambanın ışığından faydalanıyor. Çünkü lambayı kendisine yaklaştıracak bir iki metre kabloya vereceği paranın hesabını yapmak zorunda... “...Düşman bir çevrede ister istemez kitaplara kaçıyorum. Yani düşünce ve edebiyata hür düşünce sonunda yönelmiyo-rum. Yasamak için kendime bir dünya inşa etmek zorun-dayım! Kitap bir liman benim için, kitaplarda yaşadım ve kitaptaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim. Kitap benim has bahçemdi. Hayat yolculuğumun sınır taşları kitaplardı.’’ Bilgi, sadakatin varlığını öğretir İrfan,sadakatin bütün benliğe nüfuzuna sebep olur. Tefekkür ise, millet ve memleketi için: “Hizmet muvaffak olsunda varsın bizm yerimiz caminin pabuçluğu olsun” prensibini hayatının merkezine yerleştirir. Albert Einstein’ın dediği “ilimsiz din topal; dinsiz bilgi de kördür. Artık, nitelikli bilgi ile donatılan nesil, gücünün farkında olarak – büyük şair Necip Fazıl’ın ifadesiyle-: “Surda bir gedik açtık, Mukaddes mi mukaddes; Ey kahpe rüzgar ne yandan esersen es” rahatlığıyla gelecek vizyonunu çizecektir.